SÜMERLER TÜRK'TÜR VE TARİH TÜRKLERLE BAŞLAR
Günümüzde yaşayan en ünlü sümerolog olan Muazzez İlmiye ÇIĞ, "yapılan
son çalışmalar Sümerlerle Türklerin ilişkisini kesin olarak ortaya
koymuştur. Sümerler, Mezopotamya'ya Orta Asya'dan göç ederlerken
kültürlerini birlikte taşımışlardır. O nedenle, 'Tarih Sümerlerle değil,
tarih Türklerle başlar' dememiz gerekir" diyor.
33 yil 74 bin çivi yazılı tableti
deşifre eden ve 68 yıldır yazdığı her eseri Sumerolojinin kilometre
taşı sayılan Muazzez İlmiye ÇIĞ, "Sümerlilerde Tufan, Tufan'da Türkler"
adlı kitabında tarihin yeniden yazılmasını gerektiren açıklamar yapıyor.
92 yaşındaki dünyaca ünlü Sümerolog, her yaşta genç kalabilmenin sırlarını da anlattı.
Yaşayan en ünlü Sümerologlardan biri olan Muazzez İlmiye Çığ, son
kitabı "SUMERLERDE TUFAN, TUFAN'DA TÜRKLER"de, Sümerlerin Türk
olduklarına ilişkin yapılan son çalışmaları anlatıyor ve "Bugüne kadar
'Tarih Sümerle Başlar' deniyordu, fakat, Türklerle Sümerler arasında
çeşitli konularda ortaya çıkan bağlar dolayısıyla, bunda böyle 'Tarih
Türklerle Başlar' dememiz gerekir" diyor.
Dünyaca ünlü Sümerolog
Muazzez İlmiye çığ, Caddebostan Kültür Merkezi'nde düzenlenen imza
gününde verdiği konferans sonrasında yaptığımız söyleşide, çok ilginç
açıklamalarda bulundu. Sümerlerle Türkler arasındaki ilişkileri ortaya
koyan son çalışmaları anlatan Çığ, ayrıca, her yaşta genç kalabilmenin
sırlarını da verdi.
Muazzez İlmiye Çığ'ı bu güne kadar Sümerler
konusunda yazdığı kitaplardan tanıyoruz, yalnızca biz değil, bütün dünya
tanıyor ve saygı duyuyor. Çünkü o, dünyaca tanınan ve bu konudaki
otoritesine saygı duyulan üç ünlü Sümerologdan biri. Muazzez İlmiye Çığ
bu güne kadar yazdığı kitaplarda Sümerleri çeşitli yönleriyle
anlatmıştı. Muazzez İlmiye Çığ, son kitabında, bu güne kadarki
birikimlerini ve otoritesini ortaya koyarak, Sümerlerin kökeni konusunu
ve Sümerlerle Türkler arasındaki ilşkileri inceliyor. Dünya çapında
yankı bulacak bu çalışması konusunda aklımıza takılanları sorduk, bu
arada ( belki de Gılgamış'tan öğrendiği) her yaşta genç kalmanın
formülünü de rica ettik.
- Sayın Çığ, bu güne kadar."Tarih Sümerle
Başlar" deniyordu, son kitabınızda anlattıklarınızdan sonra bu söylemi
nasıl değiştirmemiz gerekecek?
- "Tarih Türklerle Başlar" diyeceğiz, artık öyle dememiz gerekiyor..
- Bu güne kadar 'Sümerler Türktür' diyemiyorduk, elimizde yeterli veri mi yoktu, yoksa inanmakta mı zorluk çekiyorduk?
- Efendim, son kitabımda ben bunun nedenlerini yazdım. Son kitabıma
kadar, bu konuda kesin birşey söylemek istemiyordum. Çünkü birşeye
kendim inanmadan katiyen yazmam. Sümerler ve Türkler belki baştan
biradaydılar, sonra ayrıldılar. Ama bazı birliktelikler var. Ben son
kitabımda bu ilişkinin jeolojik bulgularını, arkeolojik ve dilsel
kanıtlarını ortaya koydum. Mesela, Sümerler kendilerine Kengerler
diyorlar. Sumer, onların oturdukları bölgeye Akadlar tarafından verilen
bir ad. Kengerler halen yaşayan ve uzun zamandır yaşamakta olan bir Türk
boyu.. Onların en önemli şehirlerinden birinin Kiş olduğunu görüyoruz.
Sümerlerin Mezopotamya'da ilk kurdukları şehir de Kiş. Aynı adlı yerleri
Anadolu'da da buluyoruz. Örneğin, Bitlis'in Hizan ilçesinde Kiş köyü.
Malatya'nın Kablı ilçesinde Kişli Köyü, Urfa'nın Bozova İlçesinde Kişkan
Köyü, Sümerlerin Ur/Uri şehri çok önemli. Üç kez burada Sümer Sümer
krallığı kurulup dağılmıştır. "Ur" (etrafı surlarla çevrili şehir) ile
yapmış yer adlarını hem Asya'da hem Anadolu'da buluyoruz. Adıyaman'da
Urgöç, Hilvan'da Urgez, Ardahan'da Ur köyüönümüze çıkıyor. Ardahan'ın
Kura nehri yanındaki Ur köyünün Uygur Türklerinin Urtigin soyundan
gelenler tarafından kurulduğunu öğrendim. Bunlar çok önemli.. Uygur
beylerine 'ur' deniyormuş.
Türklerle Sümerlerin yer adları
bağlantısı çok önemli.. Türkler geldiklere yerlere, çıktıkları yerleri
adlarını da birlikte getiriyorlar. Sümerlilerde de bu gelenek var. İşin
ilginç yanı, Sümerler Asya'dan göç ederken bulundukları yerin adını
Mezopotamya'ya, Türkler de aynı adları Anadolu'ya taşımışlar. Anadolu'da
böyle birçok yer adları var. Şimdi bir bakıyorsunuz Sümerlere,
çıktıkları yer Ur, Uruk, Kiş. Türkiye'de Ur'lu Uruk'lu, Kiş'li birçok
yer adları var. Belki dağ adlarında, nehir adlarında da bulacağız bu
benzerlikleri... Mesela Moğolistan'da "Suber/Sumer" adlı bir dağ
bulunmaktadır. Moğol efsanesine göre, dünya yaratıldığında her tarafsu
imiş. Bu sudan iki dağ çıkıyor: "Sumerula". Moğolcada "ula" dağ anlamına
geliyor. "Sumerula=Sümer dağı" anlamına geliyor. Türkmenistan'da Madau
Tepesi, Madan Daağları var. Sümer dilinde mada= yurt, uygalık yurdu
anlamına geliyor. Mezopotamya'daki Lagaş yer adı, Asya'daki Balkaş
Gölü'nü anımsatıyor. Son kitabımı hazırlarken gördüm bu ilginç
benzerlikleri; çok heyecanlandım. Demek ki Sümerler geldiklere yerlere
kendi kültürlerini taşımışlar. Zaten düşünün, Sümerler, hiç madeni
olmayan bir yerde (Mezopotamya) madencilik yapıyorlar..Şaşırtıcı bir
durum. Sümerlerin anavatanı olduğu savunlan Türkmenistan'da 4 bin yıl
önce maden işçiliği ve tarım yapıldığı biliniyor. Sonra buğday cinsi,
koyun cinsi Anadolu'dan gitti Avrupa'ya.. Daha sonra da Amerika'ya..
Dil bakımından, efsaneler bakımından, destanlar bakımından, yer adları
bakımından ve tufan efsanesi bakımından son derece benzerlikler var.
Destanlardaki benzerlikler inanılmaz derecede.. Bunlar çok çok önemli
bulgular.. Beni ençok heyecanlandıran, Atatürk'ün söylediği çıkıyor.
Atatürk Türklerin tarihi konusunda araştırma yapılmasını istiyordu.
Atatürk Türklerin Anadolu'ya binlerce yıl önce geldiklerini söylüyordu.
Şimdi bu kanıtlanıyor. Arkeoloji bakımından, dil bakımından, efsaneler
bakımından,yer adları bakımından yapılan araştırmalar gösteriyorki,
Anaddolu binlerce yıldır Türk vatanı..
Avrupalılar yakın zamana
kadar Anadolu'da İndu- Avrupa dili hakimdi diyorlardı. Şimdilerde yeni
birşey buldular: Kurgan dili diyorlar. Ama Kurgan Türkçe.. Türkçe demeye
dilleri varmıyor.. Yapılan çalışmalar gösteriyorki, Anadolu Türkler
atrafından binlerce yıl önce keşfedilmiştir.
Geçenlerde bir profesör
televizyonda, "Türkler Anadolu'ya göçebe olarak geldiler, tarımı burada
öğrendiler" diyordu. Kanım beynime sıçradı.. Türkler tarihlerinin
hiçbir döneminde göçebe olmadılar ki.. Göçebe değil, göçeriz.. Görmüyor
musunuz, dünyanın hiçbir yerinde bizim kadar yazlık ev yokmuş. Bu,
genlerden gelen birşey..
Şimdiki Turan Ovasında muazzam yerleşim
yerleşim birimleri varmış. Turan Ovası deniz olmuş. Bugün oralarda, 15
metre derinliklerde yerleşim merkezleri buluyorlar. Bugün Orhun
Abidelerinin olduğu yerlerde şehir harabeleri bulmaya başladılar. Çok
önemli bu.. Daha neler bulunacak.. Şimdi bizim arkeologlarımız da
çalışmaya başladılar. 80 sene sonra biraraya geldik.
- Hocam son
zamanlarda Sümerlerle Türkler, Sümerce ile Türkçe arasındaki ilişkileri
ortaya koymaya çalışan kitaplar yayınlandı. Bunları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Sümerce ile Türkçe'yi karşılaştırmalarda
birçok zorluk var. Sümerce, kendisinden tamamen ayrı bir grubu olan
Akadça yoluyla çözülüyor. Akatçada, Türkçede olan ı,o,ö,ü sesli
harfleriyle ç,f,ğ, ng gibi sessiz harfler yok. Bir zorluk da, Sumercede
bir işaretin çeşitli okunuşları ve anlamları olmasıdır. Örneğin, göğü
işaret eden bir işaret hem an=gök, hem de dingir=tanrı olarak okunuyor.
Ayrıca bu dilleri çözenlerin kendi dilleri de bir başka dil grubundan.
Türkçe ile karşılaştırmak için, en eski Türkçeyi lehçelerinden hiç
olmazsa bir kısmını bilmek veya bir kelimenin en eski şeklinden bugüne
kadar bütün lehçelerdeki şeklini gösteren etimolojik bir sözlük gerek.
Ne yazık ki, Türkçe için şimdiye kadar böyle kapsamlı bir sözlük
yapılmadı. Diğer taraftan Sümerce de kuşkusuz, yazılmaya baçlandığı DÖ
3000 yıllarında konuşma dilinden çıktığı DÖ 1800 yıllarına kadar bir
hayli değişiklik geçirmiştir. Bu kadar süre içinde bir kelimenin nasıl
değişiklik geçirdiğini gösteren etimolojik bir sözlüğü yok. Ondan
vazgeçelim, Sumercenin henüz geniş bir sözlüğü bile yapılmadı.
Amerika'da hazırlanmakta olan sözlüğün 2019 yılında tamamlanacağı
söyleniyor. Diğer taraftan, Sumerce yazılı belgelerle Orhun Yazıtları
arasında 4000 yıllık bir zaman aralığı var..
- Bu konuda yazılmış kitaplardan söz eder misiniz?
- Bu kadar zorluklara karşın, son yıllarda Azerbaycan'da Prof Atakişi
Celiloğlu bir kısım Sumer işaretlerine yeni okunuşlar da vererek çok
eski Türk kelimeleriyle karşılaştırmalar yapmışve onları 'Sümerce Kesin
Olarak Türk Dilidir' adlı bir kitapta toplamıştır. Samuel Noah Kramer de
Sumercenin okunuşlarının ilerde değişeceğini söylemiştir.
Yüksek
Mühendis Selahi Diker, yaşamının kırk yılını gelmiş geçmiş dillerle Türk
dilini karşılaştırmaya adamış, sonunda bütün dillerin kaynağının Türkçe
olduğunu gösteren bir kitap yazmış. İran'dan Rohsan Kheyavi, yazmaya
başladığı ve bütün Ural-Altay dillerinin etimolojisini kapsayan sözlüğün
ilk cildini tamamlamış.
Prof. Nedim Tuna,165 Sumer kelimesini hem
anlam hem de fonetik bakımından uyan Türkçe kelimelerle eşleştirmiş. O,
bu tezini Amerika'da Türkolog ve sumerologların bulunduğu bir kongrede
sunmuş ve tezi hemen hiç tartışma olmadan kabul edilmiş. Nedim Tuna
Türklerle Sumerler arasında
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.