13 Kasım 2013 Çarşamba

HZ HÜSEYİNİN TÜRKLERE DUASI






HZ HÜSEYİNİN TÜRKLERE DUASI
Bundan 1331 sene evvel; iktidar hırsı yüzünden gözünü görmez, kulağını duymaz olan kalbi katranlaşmış Yezid, başlarında Peygamberin(SAV) Torunu Hz.Hüseyin’in bulunduğu topluluğu, bir yudum suya hasret bırakarak şehit etmiştir.

Asrı saadet döneminde bu günki  İranın doğusunda Göktürkler  devleti vardı ,ayrıca bağımsız türk beylikleri vardı .Türkler orta asyaya sığmayınca Arap Yarım adasına ortadoğuya seferler başlattılar bunada kızıl elma yürüyüşü dediler.

Elim Kerbela olayının vuku bulduğu 680 yılında, yeni yurtlar arama (Kızılelma) derdiyle Türkistan sahasından çıkarak Arap Yarımadasına inen ve İslam’la yeni yeni tanışan Türk Akıncıları, Arapların savaşacağı haberini alırlar ve muhkem bir mevkiden hadiseyi takip ederler. Binlerce kişilik ordusuyla Yezid, 70 kişilik Hz.Hüseyin ve kandaşlarını çepeçevre sarmıştır.

Türk Atlıları anlarlar ki; güçlüyle-zayıf, çoklukla-azlık, zalimle-mazlum karşı karşıyadır. Bir tarafta koskoca Emevi Ordusu diğer tarafta Peygamber torunu ve musayipleri, yol arkadaşları.

 Taraf olma gereği hissedeler ve saflarını belirlerler. Ne asabiyete ne mensubiyete bakarlar taraf olurken. Güç dengesine bakarlar ve Türk Olmanın gereğidir deyip, mazlumdan yana saf tutarlar.
Takvimler Muharrem ayının 9’unu gösterirken yedi Türk Akıncısı bu bela meydanından Hz.Hüseyin’i almak üzere binerler atlarına. Hz.Hüseyin susuzluktan tükenmek üzeredir Türk Yiğitlerini karşısında gördüğünde. "Sizi Azerbaycan’a götürelim" teklifini tereddütsöz reddeder. Çünkü bu yola dönmemek üzere çıkmıştır ve şahadeti kovalayacaktır.

Ancak gelen yiğitlerden bir isteği olur Peygamber Torununun. "Oğlum Zeynel Abidin" (ms 658-717)der "çok hasta, alın götürün onu buradan, size emanettir.

"Hz Hüseyin şehit olduktan sonra  bir rivayete göre Zeynel Abidin ve geride kalan çocuklar kadınlar esir olarak yezide teslim edilir.
 Türk beylikleri heyet oluşturarak Zeynel Abidin ve kalan çocuk ve kadınları istemek için yezide heyet gönderirler ve yezitle anlaşırlar .Hasta olan Zeynel Abidin ve ehlibeytin kadın ve çocukları önce Azerbaycana sonra Türkistana götürülür,Zeynel abidini tedavi ederler ve daha sonra Mekkeye geri götürürler Emevilerden sonra gelen Abbasilerinde zulmü ehlibeyte bitmez imam Musai Kazımın torunları Türkistana göc eder orada Türklerden saygı ve hürmet görürler.


TÜRKLERİN EHLİBEYT SOYU  İLE AKRABALIĞI
Malatyaya bağlı Arapkir’in Onar Köyü Şeyh Hasan Ocağına ev sahipliği yapar.Ocağa adını veren Şeyh Hasanın hayatı Türklerle Ehlibeyt soyu arasındaki ilişkiyi anlatır.
Hoca Ahmet Yesevi(1093-1166) ile amca çocukları olan Bahşi Han şeyh Hasanın dedesidir,Abbasilerin zulmünden kaçan İmam Musa Kazımın torunları Oğuzların bayat kolunun  on er oymağının beyi olan bahşi hana sığınırlar,Bahşi han oğlu Ahmedi  imam Musa Kazım’ın(MS.745-799) torunlarından biri ile evlendirerek  ehlibeyt soyu ile akrabalık kurar,Şeyh Hasan bu evlilikten doğar tasavvuf eğitimini ehlibeyt soyundan gelen seyitlerden alır.Şeyh Ahmet oğlu Şeyh Hasan ve diğer kardeşleri ile beraber Ahmet Yesevi ocağında yetişmesini sağlar.Ahmet Yesevinin öğrencisi olan şey hasan daha sonra  on er oymağının başına geçer  ve Ahmet Yeseviden aldığı icazetle Anadoluya gelir .Büyük Selçuklu devletinde uc beyi olarak  bu günki  Malatyanın Arapkir ilçesi onarlı köyüne yerleşir burada Merzifondaki piri babanın kızı ile evlenir.

ikinci bir rivayete göre : Yedi Türk akıncısı yanlarına Zeynel Abidin’i de alarak yıldırım gibi yol alırlar Emevi Ordusunun barikatını yararak. Hz.Peygamberin sevgili torunu, Allah’ın Aslan’ı Âlimler Şahı Hz.Ali’nin oğlu Hz.Hüseyin ellerini Arş-ı A'la’ya kaldırır ve  "Yarabbi bu yedi yiğide, yedi devlet nasip eyle."

Zaten bu olaydan sonraki gün Hz.Hüseyin ve yol arkadaşları şehit edilerek Rahmet-i Rahman’a kavuşmuşlardır.

Bu yiğitler, Türkistan sahasında gözleri gibi baktıkları Zeynel Abidin’i, kargaşa ortamının durulduğundan emin oldukları ve emanete halel gelmeyeceğini anladıklarında Mekke’ye geri götürmüşlerdir.

Türk Milleti’nin Hz. Ali’ye hissettiği sevgi Yezid’in Hz. Hüseyin’e yaptığı zulüm döneminde de devam etmiştir. Hz Hüseyin küfeye davet edilip küfeliler Hz Hüseyine kalleşlik edince   Hz. Hüseyin’e Türkistan’dan davet gelmiştir. Ancak, o dedesi Hz. Muhammed ve babası Hz. Ali’ye yakışır şekilde mücadele vereceğim cevabını vermiştir.

750’li yıllardan itibaren Türkler Müslümanlaşma sürecinde Arap kültürünün etkisinde kalmaksızın Kur’an ve Hz. Muhammed’in sözlerine bağlılığı Türk töresiyle bütünleştirerek sürdürdü.

 Bu yaşam tarzı bazı Türk boyları arasında Alevilik anlayışının doğmasını sağladı.
Bugün Türkistan sahasından Balkanlara uzanan coğrafyada hür ve bağımsız yedi Türk Devleti mevcuttur. Rivayet edilirki İşte bu yedi devletin yedi bayrağı, Hz.Hüseyin’in duasının kabulünün delili olarak semalarda dalgalanmaktadır.

Bağımsız Türk yurtlarını düşününce elbette Esir Türk illerini de düşünmeden edeilmez. Hz. Hüseyin’in duası, Bağımsız Türk Devletleri ve esir Türk Yurtlarını düşününce  Oğuz Kaan’ın Türklük duası geldi.

OĞUZ ATA’NIN DUASININ SON BÖLÜMÜ
"Ulu Tanrı! ,Güzel Tanrı! ,Gök Tanrı!
TÜRKÇE konuşulan, TÜRK'e yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar TÜRK'ün hükmü altında bırak!
Ehlibeyt’e ve Ehlibeyt’i sevenlere selam ile.
ALLAH TÜRK’E YAR OLSUN.
Yaralanılan kaynaklar:
Trt belgeseli alevi ocakları ve dervişler
Türklerin ata yurdu ve kızıl elma
Türklerin Müslüman oluşu ve ehlibeytle tanışması
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ
Gazete 32



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.