13 Kasım 2013 Çarşamba

ESKİ TÜRKLERDA KADINININ HAKLARI

ESKİ TÜRK KADINININ HAKLARI

İslam öncesi Türk toplumunda kadının yeri çok önemli idi. Hatta bugünkü Avrupa'da dahi kadına verilmeyen haklar o günün Türk toplumunda vardı. Bugün Avrupa toplumlarında bile kadın eşeysel (cinsel) bir nesne olarak görülmekte ve toplumsal anlamda erkeklerle tamamen eşit olamamaktadır.

Örneğin; bugün hangi Avrupa ülkesinde bir kadın ordu komutanı vardır? Oysa ki eski Türk toplumunda kadınlar
savaşçı,
 kale komutanı,
 vali, ordu komutanı olabiliyordu.
 Hatta Kağan savaşa gittiğinde Hatun başkentte kalırsa, ülkeyi o yönetiyordu.
 Zaten verilen buyruklar, "Kağan ve Hatun buyurdu ki..." diye başlıyordu.
Hatun'un adının geçmediği, damgasının (mührünün) olmadığı buyruklar geçersizdi.
 Kadınlar, Hanım adını alıp oba yönetiyor, yeri geldiğinde ordunun başına geçip savaş yönetiyordu.
Ordunun başına geçip Pers İmparatoru Darius'un (Dara) kellesini mızrağının ucuna takıp ülkesine getiren İskit Hatun'u Büyük Tomris değil miydi?
 Ya da Attilla'nın karşısına çıkan Roma elçileri önce Attila'nın eşi Arıkan Hatun ile görüşmek zorunda kaldıklarında şaşırmamışlar mıydı?diyebilirsiniz ki, "bunlar soylu kadınlardı,
HALK NASILDI?"
 Halkta da durum aynı idi. Çünkü Türklerde soylu-halk (avam) ayrımı yoktu.
 Onlara göre tüm Türkler soylu idi.
Kız çocukları erkekler gibi at biner, kılıç kuşanır, savaşa giderdi.
Bir kadının birden fazla isteyeni olduğunda, kadın erkeğini kendi seçerdi.
 Evlenirken de bir kadın ve bir erkek çadırlarını birlikte kurardı.
 Evlilik çağı gelen erkek ve kadın, ailelerinden yaşarken kalıt (miras) payını ister, aldıkları paylar onların çeyizi olurdu.
 Bu payları birleştirir ve kendi yuvalarını kurarlardı. Herşey tamamen eşitti.

PEKİ NE OLDU DA KADININ SOSYAL KONUMU BU KADAR DEĞİŞTİ? Cevap basit:
 İslam sonrası din gibi gösterdikleri Arap kültürünü bize dayatan Emeviler, kendilerinin anlayışını bize aktardılar.
Oysa İslam'ı ilk kabul ettiğimiz sırada,
Selçuklularda yüzünü örtmeyen,
ata binip kılıç kuşanan,
savaşan, erkeklerle birlikte oturup lafını sakınmayan kadınlardan şaşkınlıkla bahseder Arap gezginlerin kayıtları.
 Hatta Osmanlı'nın ilk dönemlerinde şehir içi güvenlik (o zamanın polis teşkilatı) kadınlardan kurulu "Bacılar" adında atlı birlik tarafından sağlanırdı.
 Ancak zamanla dili gibi yaşayışında da Araplaşan toplum, kadının toplumsal konumunu aşağılara çekti.

PEKİ NE YAPMALI?
Kadınlara yeniden eski Türk toplumundaki haklarını kazandırmak için eski Türk kültürünü canlandırmalıdır,Atatürk eski Türklerde kadının yerini bildiği için ilk işi kadınları eski Türklerdeki statüsüne kavuşturmak  dinin içine sokulan arap geleneklerini dinden arındırmak için çok uğraşmış kadın haklarını çok ülkeden önce vermiştir,İslam da Emeviler döneminde din çok yara almış emeviler bir çok arap inanış ve geleneklerini din gibi gösterip dinin içine sokmuşlardır bu gün çekilen İslam ülkelerindeki sancılar emevilerin eseridir .Dinin içine siyasetin sokulması ilk Avrupada yaşanmış  bu nedenledirki  yüz yıl savaşları yaşanmış kilise her şeye egemen olmaya çalışmış Fransız ihtilali ile din ve devlet işleri ayrılmış ve Avrupada din savaşları sona ermiştir. Bu gün İslam ülkelerindede aynı sorun yaşanmaktadır İslamiyet hoş görü dini olmasına rağmen dinin içine siyasetin ve arap geleneklerinin sokulması ile illede benim gibi yaşayacaksın benim gibi düşüneceksin mantığı bu gün İslam ülkelerini fakir sefil ve başka milletlerin uşağı haline getirmiştir
 İslam'a yapışarak kültürümüze bulaşan Arap geleneklerinden yüce dinimizi arındırmalıyız...
Sözümüzü Bilge kaanın şu sözü ile bitirelim "EY TÜRK! TİTRE VE ÖZÜNE DÖN"
İşte ulu önder Atatürk bütün bunları bildiği için ilk iş olarak kadın haklarını ele almış arap emperylizmini din diye dayatanlardan kadınarı kurtarmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.