27 Ağustos 2017 Pazar

HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜNÜN ORİJİNALI VE ŞİMDİKİ HALİ


HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜNÜN ORİJİNALI VE  ŞİMDİKİ  HALİ
Genel kabul görmüş görüşlere göre; özelinde Çanakkale Savaşı olmak üzere, Seferberlik için silah altına alınan on beşlilerin (eski takvime göre 1315'liler) arkasından yakılmışdır. Ağıt olarak yakılan türkü, daha sonraları oyun havasına dönüşmüşdür. Türkünün yöresine ilişkin olarak da, Tokat, Adana, Sivas, Çorum hatta Tokat içinde bile Tokat Merkez, Zile ve Niksar'a ait olduğuna ilişkin tartışmalar devam etmektedir.


ORİJİNALI DIŞINDA 28.06 1943 YILINDA DERLENEN  BU GÜNKİ HALİ İLE HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜ
Necdet Kurt'un bildirdiğine göre; türkünün, Muzaffer Sarısözen tarafından 28.06.1943 tarihinde Tokat Niksar ilçesinden “Onbeşli” adıyla Mustafa Yolcu’dan derlenmişdir.
1977 yılında repertuara kaydedilen türkünün kayıt bilgileri ve sözleri şu şekilde.
Yöre : Tokat
Kimden Alındığı : Hamdi Tüfekçi (Nida Tüfekçi'nin babası)
Derleyen : Nida Tüfekçi
Derleme Tarihi : Belirtilmemiş
Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı
Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel gediye
Fistan aldım endazesi on yediye
Giderim elinizden
Kurtulam dilinizden
Yeşil baş ördek olsam
Su içmem gölünüzden
Gidiyom gidemiyom
Sevdim terkedemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom
TRT repertuarında ki sözleri dışında, yörede, radyo ve televizyonlarda şu kıtalar da okunmaktadır.
Tokat yolu kaldırım
Düştüm beni kaldırın
Hediyemin uğruna
Vurun beni öldürün
Gidiyom bende bende
Bir arzum kaldı sende
Ayva gibi sarardım soldum
Din iman yok mu sende
Ayrıca bağlantı bölümününün ikinci mısra sonunu bazı yorumcular "gel beriye" ve üçüncü kıtayı da şu şekilde okumaktadır.
Gidiyom gidemiyom
Az doldur içemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Koyup da gidemiyom

Türkünün genel kabul görmüş hikayesini de kısaca özetleyecek olursak;
Tokat’ta oturan Hediye’nin Tahtoba köyünden Hüseyin ile birbirlerini sevdikleri, söz kesildiği, ayvalar toplanırken Seferberlik için asker toplandığı haberinin çıktığı, onbeşlileri askere uğurlarken, yavukluların ağlayarak bu türküyü yaktıkları, bir bir şehit haberlerinin geldiği, dört kış geçtiği halde Hüseyin’den haber çıkmadığı, yaşlı, zengin Yazmacı Emin Usta’nın talip olması üzerine ona verildiği, kısa süre sonra Emin Efendi’nin öldüğü, dağlarda kol gezen eşkıya ve asker kaçaklarının konakta yalnız yaşayan Hediye’yi dağa kaldırdıkları, daha sonra Tokat’a bıraktıkları, Hediye’nin adının kötü kadına çıktığı, Hüseyin’in sekiz yıl sonra bir bahar günü çıkageldiği, Tahtoba köyünden yirmi delikanlıdan bir onun sağ kaldığı, Annesine Hediye’yi sorduğunda onun kötü yola düştüğünü söylediği, Hüseyin’in başını alıp gittiği şeklindedir. (Hikayede adı geçen Hüseyin ve Yazmacı Emin Usta isimleri, aslı ile ilgisi olmayan sonradan eklenen isimlerdir).

Turkunun Yoresi ve Sahibi Hakkinda şu bilgilerde var. ismi : Avedis Arslanyan, (ASIK TOKATLI) Olarakta Biliniyor, Tokat Merkezde Yasamis, Babasi Degirmenci Oldugu icin, Yilin Belirli Zamanlarinda, Tokatin Dodurga Koyunde igamet Etmisler (Degirmen) icin, Daha Sonra istanbula Tasinmislar, Omrunun Sonuna Kadar Orada Yasamiş,
Söz Yazari Ermeni Asilli ,  ismi Avedis Aslanyan, Olan Biri, Kendisi Yasamiyor, Yegeni Agop Aslanyan Kanadada yaşıyor.
Dinlediğimiz türkünün kayıt tarihi 1928'dir. Anlayabildiğimiz kadarı ile sözleri şu şekildedir.

 FERYADİ HAFIZ HAKKI'NIN SÖYLEDİĞİ   HEY ONBEŞLİ TÜRKÜSÜNÜN 1928 TARİHLİ ORİJİNAL KAYDI
Damdan attım kendimi
Bulamadım rengimi
Hovardalık pek kolay
Öğrenmeli fendini
Aslında güzelim kız senin ismin Hediye
Fındık fıstık aldım güzel yemiye
Manto aldım güzel sana gey diye
Hey onbeşli onbeşli
Bağdat yolları taşli
Onbeşliler giderse
Kızların gözü yaşlı
Aslında güzelim kız senin ismin Hediye
Sar efendim saat geldi yediye
Fındık fıstık aldım gülüm yemiye
Irmağı geçti gelin
Gençliğin aştı gelin
Eğil bi yol öpeyim
Yüreğim geçti gelin
Aslında güzelim kız senin ismin Hediye
Ben dolaştım sende dolaş Gediğe
Manto aldım güzel güzel geymeye
Fındık fıstık aldım gülüp yemeye
Penceresi beş camdan
Konyak içtim fincandan
Al martini vur beni
Ben de bıktım bu candan
Aslında güzelim kız senin ismin Hediye
Sar efendim saat de geldi yediye
Fındık fıstık aldım gülüp yemiye
(Sözlerde "Sar efendim" şeklinde başlayan mısra, başka bir varyant da "Sarılalım" şeklinde olduğu için; burada da tam anlaşılmamakla birlikte "Sar efendim" şeklinde belirtilmiştir).
Türkünün hangi yöreye ait olduğu üzerinde durmaksızın bu konu da şu söylenebilir. Sevgili dostumuz Necdet Kurt; Feryadi Hafız Hakkı'nın ömrünün önemli bölümünü Sivas ve Turhal’da geçirdiğini; Tokat, Turhal ve Zile’de önemli dostlukları olduğunu bildirmektedir. Feryadi Hafız Hakkı'nın kaynak kişi olarak gösterildiği toplam 6 türküden üçünün yöresi Erzurum, birisi Amasya, diğeri Azarbeycan bir diğeri de Sivas'dır. Tokat ve Sivas'ın komşu il olmaları da, türkünün Tokat türküsü olma olasılığı dahilindedir. Ayrıca dinlediğimiz türkünün nakarat bölümün de, okuyan net bir şekilde "Gediğe" demektedir. Tokat Reşadiye Çamlıkaya köyünde Gedik Yaylası bulunmaktadır. Türküyü yakan, Gedik Yaylası'nı kasdederek ve kafiyeye uygun olarak da "Ben dolaştım sende dolaş Gediğe" demek istemiş olabilir. Türkünün yöresinin Adana, kaynak kişisinin de Adanalı İboş Ali olduğu görüşü ile ilgili olarak da; Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Kültür Portalı'nda, Adanalı İboş Ali Ağa'nın doğum tarihi 1880 olarak belirtilmektedir. 1315'liler tertibi ile askere gitiği bildirilen İboş Ali Ağa'nın, onbeşlilerle birlikte askere gitme yaşı 35-36 yaş olmalıdır ki bu da olası görülmemektedir. Diğer yandan türkünün yöresi ile ilgili tartışmaları belirtmek adına bu konuya değinilmişdir. Türkü tüm yurt da benzer acıların ortak sesidir ve hepimizindir.
Feryadi Hafız Hakkı'nın, Sivaslı önemli bir kaynak kişi olarak 6 adet türküsü bulunmaktadır. Bunlardan 3 adedinin repertuara kaydedildiği bilinmektedir. Dinlediğimiz kaydın varlığından haberi olup olmadığını bilemediğimiz Muzaffer Sarısözen'in kendisi de Sivas'lıdır. Necdet Kurt'un bildirdiğine göre; türkünün, Muzaffer Sarısözen tarafından 28.06.1943 tarihinde Tokat Niksar ilçesinden “Onbeşli” adıyla Mustafa Yolcu’dan derlediğini, fakat her nedense bu derlemenin, mevcut TRT kayıtlarında bulunmadığı bilinmektedir. Diğer yandan türkünün 1977 yılında, Nida Tüfekçi'nin babasından alındığı belirtilerek repertuara kaydedilmesi ve Muzaffer Sarısözen'in Sivaslı olması yanında, çok önceleri Tokat ve yöresinde 1943 yılında derleme çalışmaları yapmışken, yörede çok popüler olan bu türkünün kendisi tarafından repertuara kayıt edilmemesi, 1977 yılında kayda girmesi, tartışmalar da dikkati çeker bir husus olarak ortaya çıkmaktadır.
Türküye konu olan onbeşliler ile ilgili olarak; Çanakkale Savaşı sırasında, İtilaf Devletlerinin Nisan 1915’ten itibaren kara çıkartmasına başlamalarıyla birlikte, cephede takviye kuvvetlere ihtiyaç doğmuş; Sultan V. Mehmed Reşad'ın 14 Mayıs 1331’de (27 Mayıs 1915) yayınladığı emire istinaden, Mükellefiyet Kanunu'nda değişiklik yapılarak, 18 yaşında ki 1315 doğumluların (1897) yurdun birçok yerinden kıtalara teslim olması istenmiştir. Dinlediğimiz türkü de bahsi geçen Bağdat ile ilgili olarak, Irak Cephesi'nde savaş devam etmekte; Mart 1917'de Bağdat'ın kaybedilmesi ve geri alınması için yapılan teşebüs tarihleri ile onbeşlilerin bu cephe de görev alma olasılıkları örtüşmektedir. Bir diğer olasılık da; çok bilinen tarihi Bağdat yolu ile o tarihlerde çalışmaları bitmekte olan Bağdat tren yolundan da esinlenilerek "Bağdat yolları" türkü de kullanılmış olabilir.

Türkünün hikayesi ve yakıldığı tarih ile ilgili olarak, dinlediğimiz türkü de bazı ip uçları bulunmaktadır. En önemlisi de bilinegelen "Arslan yarim kız senin adın Hediye" mısrası yerine, dinlediğimiz türkü de "Aslında güzelim kız senin ismin Hediye" denilmektedir. Genel olarak dişil bir karaktere "Arslan" şeklinde hitap pek karşılaşılmış durum değildir. Aslan hitabı, genel olarak, boylu, poslu, güçlü, yakışıklı anlamında kullanılır. Dinlediğimiz türkünün onbeşliler haricinde ki diğer kıtaları incelendiğinde de; yukarıda türkünün anlatılan hikayesin de Hediye'nin akibeti ile ilgili paralellik görülmektedir. Türküde, hovardalıkdan, fındık, fıstık yemekten, hediye manto almaktan bahsedilmekte; Hediye'nin kötü yola düştüğü ve başkaca bir isim kullandığı düşünülen Hediye'ye, "Aslında güzelim kız senin ismin Hediye" denilmektedir. (Bağlantı bölümünde bilinen "Fistan aldım endazesi onyediye" mısrası bulunmamaktadır. Dinlediğimiz türkü de ise çağrışım yapan "Sar efendim saat geldi yediye" şeklinde bir mısra bulunmaktadır).

Bilinen sözlerde, türkünün diğer kıtaları incelendiğinde; onbeşlileri ifade eden kıtanın dışında, onbeşlilerin askere alınması ve türkünün hikayesi ile bağlantısını pek göremiyoruz. Dinlediğimiz türkü de ise; türkünün hikayesinde ki gibi, onbeşlilerin askere alınması, sonrasında Hediye'nin başına gelenler ve sonucunda hikaye kahramanlarının karşılaşmaları tasvirlenerek, tüm hikayenin anlatıldığı düşünülmektedir. Anlatım büyük bir olasılıkla karşılıklı dialog şeklinde sürmekte; birinci kıta, ikinci kıta ve son kıta Hediye'nin; bağlantılar ve üçüncü kıta erkek kahramanın ağzından sürmektedir. Bu anlatılanlar ışığında, türkünün onbeşlilerin uğurlanması sırasında değil, hikayenin sonunda, tüm hikayeyi kapsar şekilde yakılmış olabileceği düşünülmektedir.
Genel kabul görmüş diğer bir görüş de; türkünün ağıt olarak yakıldığı ve zaman içinde oyun havasına dönüştüğü şeklindedir. Türkü, 1977 yılında repertuara alınmadan çok önceleri de oyun havası tarzında çalınıp, söylenmektedir. Dinlediğimiz türkünün kayıt tarihi 1928'dir. Metronom süresi biraz düşük olmasına karşın yine de türkünün hareketli söylendiği anlaşılmaktadır. Türkünün, onbeşliler gönderildiği tarihte yakıldığı düşünülürse, üzerinden henüz yaklaşık 11-12 yıl; onbeşlinin askerden dönüp, karşılaşmaları tasviri ile yakıldığı düşünülürse de 4-5 yıl geçtikten sonra yapılan bu kayıdın, türkünün özgün halini yansıttığı düşünülmektedir.
Çok tartışılan türkü ile ilgili olarak; dinlediğiniz kayıtdan ve derlenen bilgilerden yola çıkılarak, doğru bilgiye ulaşılması adına, farklı bir bakış açısı geliştirilmeye çalışılmışdır. Bir iddia ileri sürülmemiş, bir olasılıkdan bahsedilmişdir. Yapılacak tartışmalarda da bu olasılığın dikkate alınması amaçlanmışdır