6 Eylül 2015 Pazar

ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ-HER AÇIDAN






HER AÇIDAN ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ .,*?VE ZAVİYESİ

 

1-ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ TARİHÇESİ :

Çöreği Büyük deyince üç isim mutlaka hatırlanmalıdır : bunlardan biri Çöreği Büyük Köyü,diğeri köye adını veren Çöreği Büyük tekkesi ,bir diğeri ise muhtemelen bu tekkenin bağlı olduğu Niksar’daki Çöreği Büyük Dergahı bunlar birbirine bağlı konulardır.

 

KÖYÜN ADI:Köyün adının köyün yakınındaki Çöreği Büyük tekkesinden gelmektedir bu tekke 1451 yılında Selçuklu’ların son  zamanında yapılmıştır ,işlevini ise daha çok Osmanlılar zamanında yerine getirmiştir..tekke içinde Zübeyir oğullarından Pir Mehmet(Muhammet) zübeyir ve ailesinin kabirleri vardır.

 

PİR MEHMET ZÜBEYR KİMDİR: Hakkında yazılı bir kaynağa ulaşılamamıştır yalnız Çöreğibüyük zaviyesinde sorumlu olduğu bilinmektedir yani zaviye görevlisi zavişendir.Halk arasında çeşitli rivayetler vardır bu rivetlerden en çok konuşulanıda şöyledir : Bir çoban olan Pir Mehmet Zübeyr  bir gün koyunlarını kaybeder ve aramaya başlar,bu günki çöreğibüyük zaviyesinin yerine gelince dinlenmek için oturur  bir dilek tutar eğer koyunlarımı bulabilirsem buraya bir zaviye yaptıracağım der  ve uykuya dalar ,uyandığında birde ne görsün tüm koyunları yanıbaşındadır bunun üzerine tüm sürüsünü satarak Tokat kadısına baş vurur ve zaviyesini buraya kurar Tokat kadılığı buraya araziler vakf ederek  faliyetine izin verir .Rivayetler her zaman gerçeği yansıtmadığı için pek itibar edilmez .Tekke ve zaviyeler Osmanlılarda ve Selçuklularda yarı resmi devlet kurumları gibidir. Zaviler en alt birimlerdir  zaviye tekke dergah hankah asitane şeklinde bir birine zincirleme bağlıdırlar o bölgede tekke yoksa zaviye doğrudan dergaha bağlı çalışır,bu zaviyede Niksar’daki Çöreğibüyük Dergahına bağlı görev yapmıştır. Bazı yanlış bilgilendirmeleri düzeltmek için köyün ismi hiç bir zaman değişmemiştir köy kurulunca direk çöreğibüyük köyü olarak kurulmuştur BAĞ DERESİ ismini çevre köyler vermiştir bağların çok olasından dolayı.KÖYLERDE İSİM DEĞİŞİKLİĞİ İSİMLERİN TÜRKÇE OLMAMASINDAN DOLAYIDIR Çöreğibüyük kelimesi öztürkçe isimdir hiçbir zaman köy ismi değişmemiştir bunu Tokat’ın özel idare kaynaklarındanda kontrol edebilirsiniz.İsim konusundaki bilgide ordan alınmıştır zaten .

 

 Çöreği Büyük denmesinin nedeni bir rivayete göre bu zatın lakabıdır bir rivayete görede kubbenin tam ortasında karşılıklı ön ayakları üzerine çömelmiş iki ceylan resminin yuvarlak rölyef içinde olup çöreğe benzetilmesidir.zamanla bakımsızlıktan define arayıcılar yüzünden mezarların ve kubbedeki resimlerin hepsi yok olmuştur.köyün yazılı tarihi olmamakla beraber eski tapu kayıtlarından yola çıkarak  1680 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir o zamanlar zulümlerden korunmak için dere içine kurulmuş olup bol üzüm bağlarının bulunması nedeniyle çevre köyler’cede Bağ Deresi denmektedir.

Köyün ilk yerleşimcileri coşkun oğulları veya uysallar olduğu tahmin ediliyor sonra söylencelere göre Erzurum’un Horasan ilçesinden Niksar’ın bir köyüne yerleşen ordanda bu günki yere gelerek yerleşen  Polat oğulları Almus görümlü(Varzıl) köyünden gelen şahin oğulları(bir kısmı uçar soy adlıdır, Dursunlar(sarhoş oğulları) Sivas Koyulhisar ilçesi bahçe köyünden, yine Niksar’ın bir köyünden gelen Dündarlar en son olarak ta yılmazlar(kara veli)gelmiştir. Diğer soylarda gelip yerleşmişlerdir.Çöreği Büyük tekkesi aslında bir zaviyedir(zaviye tekkeden kücük bir tarikat evidir).Selçuklular zamanında sefere gidenler için yoksullar için yol üstlerinde zaviyeler tekkeler bulunur zaviye görevlilerine Zaviye’şin tekke görevlilerine tekkeşin denirdi bunlar genelde gönüllü çalışan din adamları idi. şikayet olursa ordan alınırdı tarikat canları burda buluşur memleket haberlerini gelenden gidenden alır Orta Asya’ya ve yönetime bildirirdi.

Çöreği Büyük Köyü Tokat İli'nin Merkez İlçesi'ne bağlı bir köydür. Köyün bulunduğu ilçe 40.416664 enlemi ve 36.583332 boylamı koordinatlarında yer alır.

 

2-KÖYÜN BU GÜNKİ HALİ İLE KÖYDE OTURAN AİLELER  :

  1-polat (polat oğulları)2-Engin(köseler) 3-uçar(yakub gil ler)4-güler(havalar)5-saka 6-şahin(şahin oğulları)7-dündar(sarılar)8-yılmaz(kara veliler)9-gün doğdu(Musalar)10-coşkun(coşkun oğulları)11-yıldız(topçular)12-doğan(çakırlar)13-atar(onbaşılar)14-dursun(sarhoşlar)15-uysal(tatar oğulları)16-yıldırım( dat çılar) 17-şimşek(civcovlar)18-uğurlu(göcenler)19-çoban(dırga o ğulları)20-arlan (ellezler)21-öz bek (com aliler)22-açık el(kidikler)köyümüz adını yakınındaki çöreğibüyük tekkesinden almaktadır çoğu insanın merak ettiği gibi Çöreği Büyük değildir bizim köyün çörekleride normal çörek büyüklüğündedir.tekke Selçuklu eseridir.

Köy tek bir aşirete bağlı olmayıp toplama bir köydür

Erzurumdan gelen Polatlar

Tokat Almus Çat köyünden gelen ugurlu (göcen aşurgil)

Tokat Reşadiye Sazak köyünden gelen Karaveliler

Sivas dan gelen Sarhoşlar

Niksardan gelen Sarılar

Gevrek köyünden gelen Köseler

Rus tatar sürgünüile Osmanlıya gelen ve köye yerleşen Tataroğlları

Tokat Görümlü köyünden gelen ŞahiN,Saka,Gündoğdu,,Güler,Özbek ve başka ailelerden oluşur

 

 

KÖYÜMÜZDE İNANÇ YERLERİ

Çöreğibüyük köyü tarihle iç içe bir köydür bu durum her köye nasip olmamıştır inançsal bazda bir çok tekke vardır bunlar  başta çöreğibüyük tekkesi,dede kayası tekkesi ,garip tekkedir .Çöreğibüyük tekkesi ile ilgili geniş bilgi daha önce verilmiştir .
garip tekke ve dede kayası tekkesi ile bilgiler şöyledir : Selçuklularda ve Osmanlılarda ordu sefere çıktığında  çeşitli nedenlerle ölen askerler  yol güzargahındaki o yerede bir mezar yapılarak gömülürdü  daha sonraki seferlerde aynı güzergahlar takip edildiği için o mezarlar ziyaret edilirdi onun içindirki Anadolunun her tarafında bu tip meçhul asker mezarları vardır bu mezarların bazıları tahrip olmuş tamemen kaybolmuş bazılarıda yöresel halklar tarafından sahiplenerek korunarak günümüze kadar gelebilmiştir,işte garip tekke ve dede kayasıda bu meçhul asker mezarlarıdır.

Tarihi yerler :

Günümüzdeki adı tekke önü denen mevkide ve o yörede eski uygarlık kalıntıları çok sayıda mevcuttur bu günki gümeneğin bulunduğu o yörede Dedeli köyü yöresinde Romalılar ve Helenistik  döneminde  komana şehri bulunuyordu komana şehri döneminde köyümüz mevki içindeki tekke önü önemli bir yerleşim bölgesidir Şimdiki adı yeşil ırmak o zamanki adı iris nehri boyunca çok sayıda yerleşim yeri oluşmuş tur komana şehri Anadoluda Romalılar  merkezi bu günki Nevşehir olan pontikaya bağlı idi daha sonra komana merkez olmuş ve komana pontika adını almıştır. Günümüzde antik Komana kazıları halen devam etmektedir.

Ölüleri gömme şekli değişik bölgelere ve inanışlara göredir özellikle Türklerde ölü gömme şekli iki türlüdür

 

OSMANLIDA ÖLÜ GÖMME ŞEKLİ

Cenaze kabre konacağında, kabre inen bir kaç kişi cenazeyi alarak yüzü kıbleye karşı, başı batıya gelmek üzere sağ yanına yatırırlar. Bu esnada: "Bismillahi ve ala milleti Rasûlillahi" (Allah'ın adı ile ve Rasûlullah'ın milleti -dini- üzere) derler. Kefenin bürgüsünün baş ve ayak tarafındaki bağları çözerler. Bu ölü gömme sistemi halen devam etmektedir.

 

SELÇUKLULARIN ÇOĞU OYMAKLARINDA ÖLÜ GÖMME SİSTEMİ

Selçukluların çoğu beylik ve oymaklarında  şu inanç vardır güneşin doğuşu ve batışı esas alınarak doğudan geldik batıya gidiyoruz diyerek

Cenaze sol yanı üzerine yatırılır yüzü kıbleye gelecek şekilde  ayaklar batıda kafa tarafı doğuda olacak şekilde gömülür ,bu gün bu gömme sistemi  bazı bölgelerde halen uygulanmaktadır, bu gerçekleri bilmeyen bazı kişiler bunlara ters mezar demektedirler.

 

3-KURTULUŞ SAVAŞINDA ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ

Kurtuluş savaşında Çöreği Büyük Köyü’de büyük acılar çekmiştir erkeklerin çoğu askere alındığından köyde kalan az sayıdaki kişiler köyü korumaya çalışmışlardır Yaylacık dağına yerleşen ermeni ve rum çeteciler sık sık Türk köylerini basıp insanları katletmişlerdir bundan dolayı çok köyler kendi güvenliğini sağlamak için silahlanmıştır

 Çöreği büyük Köyü’nde Polat ali(Polat oğullarının dedesi),sarı kahya(Dündarların dedesi)Yakup ağa(uçarların dedesi) köy savunmasında büyük çaba sart etmişlerdir 
özellikle Koca Anastas çetesi ve kara yorgi çetesi köyün başına bela kesilmişler köyden çok sayıda canlı hayvanı zorla alıp kaçmışlardır.Rumlar yakaladıkları  Türkleri kazığa  vurmuş, ırmakta boğmuş (Yeşilırmak),    çam  ağaçlarına bağlayıp  yakmışlardır. Yaktıkları kadınların göz yaşartan kokuları etrafı sardıkça keyiften bağıra bağıra gülmüşler; “bu kadında amma da yağlıymış ha, ne güzelde yandı bee” diye iğrenç naralar attıkları kulaklara adeta çivilenmiştir. köy o dönemde çok maddi kayıp yaşamış fakat can kaybı yaşamamıştır 
Yaylacık Dağı Karanlık dere mevkiine yuvalanan ermeni ve rum çeteler şunlardır

1- Kalaycı Oğullarından Lefteroğlu Yorgi Çetesi (Karayorgi lakaplı )2-Deli Girek’in oğlu   Dimitri Çetesi,3-Kara Lazarı Çetesi,4-Koca Anastas Çetesi (En azılı çete gurubu bunlardı. Çok can yaktılar.),5-Kara Yorgi Çetesi.6-Deli Hacı Çeteleri,7-Arapoğlu Çetesi.8-İstil Çetesi.9-Mihail Çetesi.

 

4-KÖYDE YAŞANAN FELAKET YILLARI

1939 yılında yaşanan büyük depremde çok sayıda ev yıkılmış fakat can kaybı az olmuştur can kaybının az olmasının nedeni ise köyün dere yakasına kurulması ve zeminin sağlam olmasıdır

Zaman zaman köyün içinden geçen derenin taşması ile köy ikiye bölünmüş çok sayıda hayvan dere taşması sonucu telef olmuştur öyle zamanlar olmuşki iki yakayı birleştirmek için tahta köprüler kullanılmıştır 1970 lerden sonra derenin islahı ile bundan kurtulmuşlardır 1960-1968 yılları arasında köyde büyük çapta kızamık,sıtma,boğmaca,hastalıkları salgınları yaşanmış özellikle kızamık salgınlarında köyde çok sayıda erkek çocuk ölmüştür  kız çocuklarda ölüm oranı daha azdır daha sonraki yıllarda aşılamanın önemi anlaşılarak bu hastalıklar bir daha görülmemiştir

 

5-ÇÖREĞİBÜYÜK ZAVİYESİ(tekkesi)  :

XIV. yüzyılda Anadolu, Anadolu Beylikleri adıyla, bölge bölge kurulan Türk Beyliklerinin idaresi altındadır.Selçuklu Devletinin çöküşünden sonra türeyen, her biri kendi başına buyruk, her biri bağımsız, büyüklü küçüklü bu beylikler, tek bir devlet gücüne bağlanıncaya kadar, birbirleriyle sürekli olarak çatışmışlardır. Aralarında birlik olmayınca, Anadolu'da dirlik de olmamış, halk sürekli bir huzurun özlemini çekmiştir.
Hele iki beylik vardı ki, bunlar ötekilerinden daha büyük, daha güçlüydüler. Biri Karamanoğulları, öteki Osmanlılardır Kayseri,Sivas Tokat yöresini ele geçiren kadı Burhanettin buralarda egemenlik kurmuş bu yörelerde tekkeler zaviyeler hanlar hamamlar yaptırmıştır . her ne kadar Tokat 1400 lü yılların başında Osmanlılara katılsa’da Osmanlı beyliği burda tam otorite sağlayamadı diğer Türk beylikleri arasında Tokat birkaç defa el değiştirdi . Anadolu’da Türk birliğini sağlama çalışmaları Yıldırım Beyazıt’la başlamış Yavuz Selim’le tamamlanmıştır.Bu dağınık durumda Anadolu’da yüzlerce beylik oluşmuş beyliklerin bir kısmı Anadolu Selçuklu devletine bağlı bir kısmı bağımsız bir kısmı Osmanlıya bağlı bir kısmı Karaman Oğul’larına bağlı kalmışlardır Osmanlıların  Anadoluya tam hakimiyetleri epey zaman almıştır Çöreği Büyük Zaviye’side işte bu dönem aralığında yapılmıştır. Kitabesini Tokatlı araştırmacı tarihçi merhum Halis Turgut Cinlioğlu 1901-1982)okumuş kitabesinde 1451 yapılış tarihi yazdığını yaptıranın Pir Mehmet(Muhammet) Zübeyr olduğunu söylemiştir ,

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tokat için halkının tamamı doğuştan zekidir  soylu ve olgundur yedi adet tekkesi vardır en meşhurları ÇÖREĞİBÜYÜK ve İlyas dede tekkeleridir der,  Kitabesi giriş kapısının hemen üstündedir kitabe yazısı Selçuklu Sülüs yazısı şeklinde olup okunup çözülmesini çok az kişi yapabilmektedir.Çöreğibüyük zaviyesi Anadolu Selçuklu devletinin dağıldığı bir dönemde yapılmış fakat işlevini daha çok Osmanlı’lar zamanında yerine getirmiştir.

 

Selçuklu eserleri Tokat listesinde bu tekke zaviye olarak geçer zaviye tekkeden küçük tarikat evidir.Buranın yapılış amacı şöyledir:Selçuklular zamanında verimli topraklar başlarına bu tip yerler yapılırdı,buraların genel ismi menzil hanedir.Menzil hanelerin bazıları tekke,bazıları zaviye (zaviyeler tekkelere bağlıdır)bazıları kervansaray, bazıları han  şeklindeydi ulaşım buralardan sağlanırdı.O zamanlarda devlet sistemi dine dayandığı için tekke ve zaviyelerin önemi büyüktü tekke ve zaviyelere görevli devlet tarafından atanır bu görevli dürüst çalıştığı zaman ölene kadar kalırdı.o yerlerden biride Çöreği Büyük’tür.Tekke ve zaviyelere araziler vakfedilir işletilerek ordu sefere çıktığında ihtiyaçlar buralardan karşılanırdı. Çöreği Büyük ismi bazı olasılıklara dayanmaktadır:kubbenin tam ortasında karşılıklı düz üstü çömelmiş iki ceylan resmi büyük yuvarlak rölyef şeklindedir bu rölyef çöreğe benzetilir bundan kaynaklanmış olabilir bu rölyef zamanla bakımsızlıktan ,definecilerden dolayı kaybolmuştur.diğer bir olasılıkta burayı işletenlerin lakabıdır yani zavişenin lakabıdır(tekke görevlisine tekke şin zaviye görevlisine zavişin yada zaviyadar denirdi) isim konusunda net bir durum yoktur.Aynı adla Tokat-Niksar ilçesinde Çöreği Büyük cami vardır,burası önceleri dergah olarak yapılmış sonradan camiye çevrilmiştir ,bazı kaynaklar buranın  İlhanlılar döneminde yapıldığını yazmaktadır kesin tarihi belli değildir. ilhanlılar o zaman  Selçuklulara bağlı beyliktir , Çöreği Büyük tekkesi ile Çöreği Büyük dergahı (camisi) aynı mimariye sahip aynı dönemin eseridirler,kesin bir yazılı kaynak yok ama buralar menzil hane görevi sağladığı için aynı kişiye bağlı olabilir.ilk yapılış amacı dergah olarak zaviye niteliğindedir sonradan cami yapılmıştır. Gelir kaynakları olarak vakfedilen araziler, halktan toplanan vergilerin bir kısmıdır.

 

Sakızlık Ağaçları:birde burası yapıldıktan sonra  sakızlık ağaçları dikilmiştir bu sakızlık ağaçlarından elde edilen yağlar ordunun koşumlarında Tokattaki Gök medresenin (şimdiki müze binası) Dar-ül şifa (üniversite hastanesi)da ilaç olarak kullanılırdı. Bu sistem Selçuklular yıkıldıktan sonra Osmanlılar zamanındada devam etmiş Osmanlının zayıflaması ile buraların arazilerine beyler ve ağalar el koymuş tur.şu andaki Çöreği Büyük tekkesi yıkılmak üzere köylüler birkaç kez onardılar ama buda tarihi özelliğine uygun olmadığından esasen Kültür Bakanlığı restore etmelidir halk tarafından yapılan restorasyon aslına uygun olmamaktadır.Tekkenin içersinde  kabirler vardır .Çöreği Büyük zaviyesini halk tekke olarak bilir tekke olarak söyler ,Tokat' a 20 km mesafede Çöreği Büyük köyü sınırları içinde ve Çöreği Büyük Mezarlığı içindedir

 

6- ZAVİYELERİN GÖREVLERİ :

ZAVİYE : Kelime anlamı ile Köşe, bucak, evin bir odası. Tarikat faaliyetlerinin yürütüldüğü küçük yapıdır. Zaviyelerde görev yapan şeyhlere zaviyedâr, buralarda oturan dervişlere de zaviyenişîn denirdi. Tarikatların yayılmasına paralel olarak, tarikat üyelerinin toplandığı ve görevlerini yerine getirdiği merkezî yapılar da yayıldı: Bu yapılar tekke, dergâh, asitane, hankâh, zaviye gibi çeşitli isimlerle anıldı. Tarikatların merkez tekkelerine genellikle asitane ya da hankâh deniyordu. Tekkelere göre daha küçük olan tarikat yapılarına zaviye adı verildi. Zaviyeler, büyük yerleşim alanları dışında, küçük köy ve kasabalarla yollar üzerinde açılıyordu.

Selçuklu ve Osmanlının taşrada dini ve SOSYOLOJİK HİZMET VEREN  kuruluşları en küçüğünden büyüğüne şunlardır

Türbe

 zaviye türbenin büyüğü

tekke  zaviyenin büyüğü

dergâh,tekkenin büyüğü

 hangâh, dergahin büyüğü

ribat, hangahın büyüğü

âsitane  ribatın büyüğüdür  bu günki sisteme göre en üst yönetim.

 

Çevredeki dervişlerin toplanma yeri olmasının da ötesinde kimi görevleri vardı. Özellikle Türk dünyasının çeşitli yerlerinden gelen derviş ve tâcirlerin yolculuklarını rahat biçimde yapmalarını sağlamak, bu görevlerin başında geliyordu. Zaviyelere gelen derviş ve yolcular, buralarda konaklıyor, dinlendikten sonra yoluna devam ediyordu.
Anadolu'da açılan ilk zaviyelerden itibaren bu sosyal görev zaviye vakfiyelerinde açıkça belirtiliyordu. Buna göre Türk dünyasından gelen misafirlerin yeme, içme ve barınma gibi zaruri ihtiyaçları karşılıksız olarak üç gün boyunca karşılanıyordu. Ayrıca, misafirlerin kimlikleri tesbit edilerek ilgili makamlara bildirilecek, misafirler geldikleri yerler hakkında bilgi vererek, onlar aracılığı ile de Anadolu'nun durumu Orta Asya'ya iletiliyordu. Misafirlere gerektiği gibi hizmet etmeyen zaviye görevlileri, kadı'ya haber verilerek görevlerinden alınıyordu. Yüzyıllar boyunca sosyal bir kurum olarak önemli hizmetlerde bulunan zaviyeler de, 30 Kasım 1925 tarih ve 877 sayılı kanunla tekkelerle birlikte kapatılarak tarihe karıştı.

İster Selçuklu ister Osmanlı döneminde olsun, Anadolu’da zaviyelerin kuruluşları incelendiği zaman şu manzara göze çarpmaktadır:
Her hangi bir tarikata bağlı bir şeyh, yanında belli sayıdaki müridiyle ya bir şehir, kasaba ve köyde veya yol üzerinde uygun bir mevkide zaviyesini açmaktadır. Bunun için gerekli yerler şeyh tarafından ya bizzat temin edilmekte, yahutta o yerin hükümdarı, devlet adamı, zenginleri tarafından bağışlanmaktadır. Ayrıca kurulan zaviyeye eğer şehirde ise masraflarını karşılamak üzere belli bir miktarda arsa ve emlâkın geliri vakfedilmekte veya devlet hazinesinden tahsisat ayrılmaktadır. Köylerde ve yol üzerinde olan zaviyelerde ise durum daha başkadır. Buralarda kurulan zaviyeler masraflarını kendi üretim güçleriyle karşılıyorlardı. Bu zaviyelerin etrafında târlalar, bahçeler, bağlar ve değirmenler meydana geliyor, hayvan sürüleri besleniyordu. Dervişler hem kendi ihtiyaçlarını, hem de gelip geçen yolcuların masraflarını bizzat kendi emekleriyle karşılıyorlardı. Anadolu topraklarında zaviyeler konusu Anadolu’nun iskânı Türkleşmesi ve Müslümanlaşması konusu ile paraleldir. Bu ülkede zaviyeler ilk devirlerde bir iskan unsuru olmuşlar ve İslâmiyetin yayılmasında en önemli rolü oynamışlardır. Anadolu’da ilk zaviyenin veya zaviyelerin nerede ve ne zaman kurulduğu konusunda kesin bir şey söylemek mümkün görünmemekle beraber bunların askeri fetihlerle birlikte batıya doğru bir yayılış çizgisi tâkip ettikleri kolayca tahmin olunabilir.
Bu derviş ve şeyhlerin Anadolu’yu tercih etmelerinin sebepleri arasında, bu ülkenin cihad ve gazaya elverişli olması kadar, Anadolu Selçuklu hükümdarlarının müsait olmalarıdır Başlangıçta tekke ve zaviyeler, tarikat şeyhleri tarafından seçilen yerlere inşa edilirken, Osmanlılar bir amaç doğrultusunda tercihi değiştirdiler  Amaç  : emniyet ve âsayişi temindi ,Bu yüzden yolculuk için tehlikeli olan yerlere tekke kurmaya başladılar. Bu anlamda tekke ve zaviyeler, bir bakıma “karakol” işlevini de üstlenmiş oldu. Bu süreçte ıssız dağ başları, tehlikeli boğaz ve geçitler tekke ve zaviyelerle doldu. Bunlar hem yol emniyetini sağlamakta jandarma karakolu işlevi görüyor, hem yolcuları ağırlıyor, hem ticareti kolaylaştırıyordu; bir yandan da askeri sevk ve idarenin sağlanmasına katkıda bulunuyorlardı.
Tekkede kalan farklı inançlara ve milliyetlere mensup yolcuların getirdiği haberler, Osmanlı Devleti’nin haber alma örgütüne mensup elemanları tarafından derlenip rapor haline getirildikten sonra Başkente gönderiliyor, bu sayede Başkent, fazla emek harcamadan çevrede olup bitenler konusunda bilgi sahibi olabiliyordu.

 

7-ÇÖREĞİBÜYÜK DERGAHI :

Tokat ili Niksar ilçe merkezinin doğusunda bulunan bu yapının kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemekle beraber  İlhanlı’ lardan kalan en önemli eserdir.Ebu Sait Bahadır Han zamanında Tekke ve Zaviye olarak yapılmıştır

Giriş portaline dayanılarak bu yapının XIV. yüzyılda yapıldığı ileri sürülmüştür. Günümüzde cami olarak kullanılan bu dergâh 1857 yılında portal dışında tamamen yenilenmiştir. Niksar’daki planı bilinen ilk zaviye olmasıyla da önem kazanan bu yapı ortada bir avlu olmak üzere üç eyvan ve köşe odalarından meydana gelmiştir. Bu plan şekli Gazneli Karahanlı ve Büyük Selçuklu devirlerinden beri uygulanan bir yapı tipidir. Giriş portalı beden duvarı boyunca yükselmektedir. Portalın üç yanını kuşatan dört bordürlü palmet motifli bir kuşak çevirmektedir. Bundan sonraki giriş geçmeli taşlarla örülmüş basık kemerlidir. Kemerlerin köşelerine birer tane altı köşeli yıldızlar yerleştirilmiştir. Günümüze gelemeyen kitabenin yerinde ön ayaklarını kıvırarak oturmuş, başını geriye çevirmiş bir geyik figürü işlenmiştir.Geyik ve ceylan figürleri Çöreğibüyük tekkesindede mevcut idi.Yapımından sonra uzun süre dergâh olarak kullanılmıştırhttps://www.blogger.com/img/img-grey-rectangle.png 1939 ve 1942 depremlerinde tamamen yıkılmış yalnızca portal kısmı ayakta kalabilmiştirhttps://www.blogger.com/img/img-grey-rectangle.png Yıkılan bölümler 1957 yılında restore edilmiştir

 

KÜLTÜR : 

Köyün gelenek ve görenekleri şunlardır: köydeki ailelerde kadın ve erkek eşitliği vardır. Evliliklerde zorlama yoktur. İki tarafın rızasına dayanır akraba evlilikleri çoktur. Nüfus planlamasına uyulur. Yemekleri: baklalı dolma(sarma, tarhana çorbası, fırın keşkeği, katmer, sarı burma, gömbe, tatar böreği, kurban pilav, üzüm pekmezi gibi birçok yemek. köyde eğitime 1980 yıllardan sonra önem verilmeye başlanmıştır. Dışarıya göç son yıllarda artmıştır.

 

8-ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ ADET VE GELENEKLERİ

1-kadın erkeğin uğrunu keserse (önünden geçerse )günah sayılır,kadının kısmetinin kesileceğine inanınılır

2-gece karanlıkta önüne kara kedi çıkarsa cin çarpacağına ,işlerin ters gideceğine inanılır.

3-bıçak elden ele verilmez ,bıçağı başkası yere bırakır diğeri yerden alır

4-cuma ve salı günü eskiden işe gidilmezdi özellikle salı günü işe gidenlerin işi sallanır derler.

5-hamile kadının uğru kesilmez

6-dilek amaçlı çalılara çaput, bez bağlarlar

7-cuma akşamları tekkelere gömbe ,çörek dağıtırlar mum yakarlar

8-cenaze gömülüp gelince cenaze sahibi kurban keser yemek verir buna kazma kürek ekmeği denir

9-cenazenin gömüldüğü akşamı köylü her evden cenaze evine sofra hazırlar getirir ve orda topluca yenir

10-cumalığı (mevlidi) yapılır kurban kesilir yemek verilir kuran okutulur

11-ölümün kırkıncı gününde kurban kesilir yemek verilir kırk gün okunmuş su mezara dökülür buna kırk suyu denir

12-ölümün elli ikinci günü yemek verilir kuran okutulur elli iki gün okunmuş su mezara dökülür buna 52 si denir

13-ölü gömüldükten ancak kırk gün sonra mezara gidilir daha önce gidilmesi günah sayılır

14-ölen kişi müsahipli ise darı çekilir

(günahlarının affı için dua edilir)

15-gelin attan indikten sonra gerdeğe kadar damadın gelini görmesi uğursuzluk sayılır

16-gelin damat evine gelince selavat getirilerek damat gelinin başına elma atar

17-evin evli erkek ve kızları babalarının yanında çocuklarını sevemezler

18-tarlada son buğday hasadında kurban kesilir kuran okutulur buna bereket duası denir

Not :bu inançların çoğu Türklerin İslamiyet’ten önceki din inancı olan Şamanizm den gelmektedir daha sonraları inanç adı altında ve gelenek haline  gelmiştir .

 

EĞİTİM :

 Köyde İlkÖğretim Okulu bulunmaktadır. Taşımalı eğitim verilmektedir.Köy eğitime önem vermekte kız erkek ayrımı kesinlikle köyümüzde yapılmaz beş parmağın beşide bir ilkesi hakimdir köyde çok sayıda emekli memur ve işçi vardır ,çok sayıda ünüversite mezunu ve ünüversite öğrencisi vardır emekli olanların bazıları köye dönüp yerleşmekte iklim uygunluğu bağı koparmaya engeldir .Kuşak çatışmasından dolayı bazı anlaşamazlık olmasına rağmen köyde önemli bir problem yoktur ,köy genellikle kendi yağı ile kavrulan bir yapıdadır.

 

COĞRAFYA :

 Tokat merkezine 16 km uzaklıktadır.Yeşilırmak köyün kenarından geçmektedir.Yarı düzlük yarı dağlık yapıya sahiptir . Pınarlı köyü ,Kızıl köy,Korucak köyü,Döllük köyü,Kara kaya köyü,Almus ilçesine bağlı Mamu  köyleri ile komşudur

 

İKLİM :

 Köyün iklimi,Karadeniz iklimi  etki alanı içerisindedir ama yarı bir karadeniz iklimi görülür.

 

NÜFUS :

200 0 yılı nüfus sayımına göre 500 dür

 

EKONOMİ : 

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. tarım ve hayvancılığın gelişmesine önemli katkısı olan köyümüzün yetiştirdiği ziraat teknikeri Gazi POLAT'tır. Meyvecilik konusunda verimsiz topraklaravişne dikimini teşvik etmiş köyde budama ve aşılama kursları açtırarak teknik meyvecilik öğretilmiştir. Traktör ehliyet kursları açtırmış ,hayvancılığı teşvik için silaj yapımı öğretilmiş,hiç ziraatı yapılmayan şeftali ziraatı geliştirilmiş,çeşitli gece eğitimleri düzenlenerek teknik tarım metodları öğretilmiştir. Köy şartlarında konserve yapım kursları açılmıştır, arıcılık kursları düzenlenmiştir. üretimde çeşitlilik sağlanarak verimsiz topraklar köy ekonomisine kazandırılmıştır. Köyün halkı çalışkan ve hatırşinasdır. Köyde çoğunlukla sulu tarım yapılmakta olup en çok üretimi yapılan sebzelerden :salatalık,soğan,domates,fasülye son zamanlarda patlıcan,kabak meyvelerden :elma,armut,şeftali, kiraz,vişne üretimi yapılmaktadır vişne üretimi daha çok sulak olmayan kıraç yerlerde yapılmaktadır.Köy yeşil ırmak kenarında olması nedeni ile DSİ nin sulama kanalı vardır kanallardan biri pompalama sistemi ile çalışmakta köyün içine kadar sulama gelmektedir

 

ALT YAPI :

 Köyde İlk öğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi  hem şebekesi vardır.Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur.sağlık ocağı  ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon ve internet vardır.

 

9- SEÇİLDİKLERİ YILLARA GÖRE ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ MUHTARLARI VE YAPTIKLARI HİZMETLER :

 

2009 - Kazım ENGİN : Himmet Sakadan cem evini inşaat halinde devir aldı halen muhtarlığı devam ediyor.

 

2004 - Himmet SAKA : Muhtarlığı döneminde cem evi inşaatına başlandı inşaat devam ediyor ,çeşitli hizmetleri oldu.

 

1999 - Ahmet DURSUN(Rahmetli)

1994 - Ahmet DURSUN : Muhtarlığı döneminde köy terör kıskacında idi terörün bitirilmesi için büyük gayret gösterdi çeşitli hizmetleri oldu Allah rahmet eylesin.

 

1989 - Durmuş GÜLER : muhtarlığı döneminde köy yollarının yapımı köy korusunun korunması gibi çeşitli hizmetleri olmuştur.köy kanalizasyonları yapıldı

 

1984 - Tahsin YILMAZ :muhtarlığı  döneminde evlere su getirme işlemine devam edildi telefon çekilme işlemi devam etti .

 

1980 - Selim POLAT : muhtarlığı döneminde köye su getirildi evlere su dağıtıldı,çeşitli hizmetleri oldu ,yine evlere telefon çekildi.

 

Ali DOĞAN : muhtarlığı döneminde köye PTT acenteliği açıldı telefon etmek isteyenler kontür karşılığı telefonla görüşebiliyordu yol yapımı çalışması yapıldı

 

Şükrü POLAT : muhtarlığı döneminde köye ilk defa ilk okul açılması için büyük çaba gösterildi köyden Mahmut Dündar ve İsmail Dündar yer temini konusunda fedakarlık yaptı ,okul konusunda Mehmet Güler,Veli Yılmaz,Mahmut Dündar ,İsmail Dündar Muhtar Şükrü Polat’a büyük destek sağladılar tüm köy halkı fedakarlığını esirgemedi  1962-1963 yılı öğretim döneminde açıldı  ilk öğretime okul musa gündoğdunun eski bir dam evinde başladı (şimdi yerinde oğlu Ahmet Gündoğdu oturuyor) daha sonra Durmuş Polatın dam evine (şimdi Dursun polatın evi var)  taşındı  en sonundada yeni okul yapıldı oraya taşındı ,bende köyümüze açılan okulun 1968 yılı  ilk mezunlarındanım sebep olanların hepsi rahmetli oldu ruhları şad olsun .

 

Mehmet POLAT : köye okul yaptırmak için ilk girişimleri yapanlardandır,köyün dereden gelen suya köyün başına köy çeşmesini yaptıran kişidir hatta dikkat edilirse o çeşmede yaptıran mehmet polat diye yakın zamana kadar yazıyordu bilmem şimdi duruyormu.?

 

Musa GÜNDOĞDU : Bir bilgiye ulaşılamadı

 

Veli YILMAZ           : Bir bilgiye ulaşılamadı

 

Yakubun MEHMET(uçar.ların dedeleri) Muhtarlığı döneminde genç cumhuriyetin bir köyü olarak devletle irtibatı sağlamış çete baskınlarına karşı köylüyü devamlı uyanık tutmuştur.

 

Sarı kahya(Dündar.ların dedeleri .cumhuriyet rejiminin ilk köyümüz muhtarı) : cumhuriyetin ilk yıllarında köy sık sık ermeni ve daha çok rum çetecilerin baskınlarına uğramış bu konuda köyü korumak için edinilen bilgilere göre sarı kahya(dündarların dedeleri) ,yakubun mehmet(uçarların dedeleri) ,polat Ali(polatların dedeleri) büyük çaba göstermişlerdir ruhları şad olsun.

 

NOT: Muhtarların görevleri döneminde yaptıkları işlerle ilgili bilgiler anlatıma dayalıdır belki yapılan işlerle yapan kişiler karıştırılmış olabilir noksanlıklar olabilir böyle bir durum olması durumunda bize bilgi verilirse düzeltme yoluna gidilir .saygılarımla

 

KAYNAKLAR

Vikipedia,Evliya Çelebi seyahatnamesi,Selçuklular döneminde Tokat,Osmanlıda ve Selcuklularda mezar şekilleri,Osmanlıda ve Selçuklularda tekke,zaviye hankah asitane işlevleri,kişisel anlatımlar ,kurtuluş savaşında Tokatta’ki Ermeni ve Rum çeteler,Türk Tarih kurumu kütüphanesi,TBMM kütüphanesi

 

ÇÖREĞİ BÜYÜK KÖYÜ İÇİN ŞİİR : KÖYÜMÜZDE BÖYLE CANLAR VAR İDİ

 

KÖY İÇİN YAZILMIŞ DÖNEMİNİN İNSANLARINI ANLATAN GÜZEL BİR ŞİİR 
ŞİİRDE İSİMLERİ  GEÇİP ÖLENLERİ  RAHMETLE ANIYORUM.

 UMARIM  SONRADAN GELEN NESİLLER KÖY HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLURLAR


Köyümüz dede kayası eteği
Adelİde giyerdi sarı eteği
Gurtloğun bozda gohulunun otağı
Köyümüzde böyle canlar var idi

Köyümüzün önünde kanal yolları
Esma ana dokur idi ala çulları
Gönül ananın tatlı dilleri
Köyümüzde böyle canlar var idi

Sivrilide gezer idi Havza köyünü
Ziyaret ederdi talibini soyunu
Çokda severdi dıngılının uzun boyunu
Köyümüzde böyle canlar varidi

Sarhoşun cumuya tarih yazardı
Katıkçi sali at üstünde gezerdi
Eminde gamsüzü bazen üzerdi
Köyümüzde böyle canlar varidi

Ali kösenin uzundur boyu
Havanın memetde kul himmet soyu
Ederdi sohbet ,severdi köyü
Köyümüzde böyle canlar varidi

Köyümüzde ekilir mısır darısı
Üflükçüde sarıların yarısı
Karasudanda akardı suyun durusu
Köyümüzde böyle canlar varidi

Köyümüzden geçer sel deresi
Çokda içerdi dırga çetesi
Erken ayrıldı aramızdan Hamza ile ali rızası
Köyümüzde böyle canlar varidi

Topçunun aşurda biner idi sarı atına
Sürer giderdi kaşın ardına
Derdi duranım derman derdime
Köyümüzde böyle canlar varidi




Ali baba yüksekde yatardı
Albay anada mekik atardı
Yar yarda koyun alıp keçi satardı
Köyümüzde böyle canlar varidi

Yemenin evi yakın idi setene
Kösenin Halil çift koşardı kötene
Civcovun alide görevini yaptı vatana
Köyümüzde böyle canlar var idi

Çakırın alinin şerif sanki bir hacı
Halil dedeside ona hep duacı
Oğulları bacanak gelinleri bacı
Köyümüzde böyle canlr varidi

Kel sali gezerdi dağı taşı
Hep yanında idi ekmeği aşı
Onunda var idi iki gardaşı
Köyümüzde böyle canlar var idi

KAYNAK:Aşık Sabri Yılmaz 1978

Araştırma :Gazi Polat