KANSERE NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ
(PROF. DR. KENAN DEMİRKOL)
İstanbul Sultangazi’de “KANSERE NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması.
“YAĞ” VE “ŞEKER”
Eğer hayvan merada %100 yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın en iyi yağıdır.
İstanbul Sultangazi’de “KANSERE NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması.
“YAĞ” VE “ŞEKER”
Eğer hayvan merada %100 yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın en iyi yağıdır.
Zeytinyağından da iyidir. Ama marketten
satın aldığınız tereyağı ahırda beslenen, pancar küspesi, mısır silajı veya
başka tahıllarla beslenen hayvanların yağıdır…
Sizin sağlığınızı korumak için ne
yediğinize bakmanız lazım. İşte temel hatalardan biri yağ seçimi.
Biz ayçiçek yağı, mısırözü yağı, margarin
veya endüstriyel tereyağı yediğimiz sürece
hasta olmaya mahkumuz.
Elimizde iki tane yağ var şu anda.
Biz ayçiçek yağı, mısırözü yağı, margarin
veya endüstriyel tereyağı yediğimiz sürece
hasta olmaya mahkumuz.
Elimizde iki tane yağ var şu anda.
Bir, zeytinyağı;
iki,
%100 mera sütünden yapılmış tereyağı.
Peki fındık yağını nereye sokacağız? Bu liste içinde bakın fındık yağının yağ asit içeriği, yani
temel yağ bileşimi zeytinyağına çok yakındır.
Hasta edici bir yağ değildir.
Ama zeytini sıkıyorsun, yağını elde
ediyorsun.
Fındığı eziyorsun, püre haline
getiriyorsun, 80 dereceye ısıtıyorsun, eter katıyorsan, yağını öyle elde
ediyorsun.
Hangisi tercih edilir? Zeytinyağı tabii ki.
Yani fındık yağını eve sokmanın bir alemi yok. Ha zeytinyağının tadına hiç
tahammül edemiyorsan o zaman rafine zeytinyağı kullanabilirsin. O da işte fındık yağıyla aynı yöntemle elde
edilir.
RAFİNE ZEYTİNYAĞI :Yani piyasa değeri olmayan, çok koyu, kokulu zeytin yağlar
fabrikaya gönderilir. Onlar da 70-80 dereceye ısıtılır; sonra da eter katılır;
yağ elde edilir. İlk etapta rafine zeytin yağı elde edilir.
RİVİERA ZEYTİNYAĞI : Rafine zeytin yağının Hiç kokusu yoktur, hiç tadı yoktur.
Eğer bu rafine zeytin yağına, %5 oranında sızma zeytin yağı katarsanız, o zaman
RİVİERA TİPİ zeytinyağı elde etmiş olursunuz. Hani marketlerde görüyorsunuz
ya, o fabrika eseri bir yağdır;
ayçiçekle filan karışmış değildir. Saf zeytinyağıdır. Ama neden yoksundur biliyor
musunuz? Sızma Zeytinyağında var olan
antioksidanlardan yoksundur. Çünkü oksitlenme, yani paslanma bütün bizim
hastalıkların temelindeki ana unsurdur.
Nasıl açık havada bırakırsan demiri yağmurda paslanır,
ama biz ne yaparız, antipas diye bir boya süreriz paslanmasın diye.
Vücudumuzun da antipasları vardır.
Bunlara biz antioksidan diyoruz.
Antioksidanları ağırlıklı olarak sebze-meyvelerden elde ediyoruz. Zeytinyağı antioksidanlardan çok zengindir ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğu önemli oranda antioksidanlardan dolayı kaynaklanmaktadır.
Nasıl açık havada bırakırsan demiri yağmurda paslanır,
ama biz ne yaparız, antipas diye bir boya süreriz paslanmasın diye.
Vücudumuzun da antipasları vardır.
Bunlara biz antioksidan diyoruz.
Antioksidanları ağırlıklı olarak sebze-meyvelerden elde ediyoruz. Zeytinyağı antioksidanlardan çok zengindir ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğu önemli oranda antioksidanlardan dolayı kaynaklanmaktadır.
Ama biz
onu ısıttığımız zaman, rafine zeytinyağı elde ettiğimiz zaman, bu unsurları
geniş ölçüde kaybediyor. O yüzden mümkün mertebe sızma zeytinyağı kullanmalıyız ve çocuklarımıza da bu tadı
alıştırmamız lazım.
İkinci temel hatamıza geçmeden birincisi olan yağ seçimini özetlersek, daha Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinin Trabzon bölümünde, hamsinin zeytinyağı ile kızartıldığının tarifi vardır.
İkinci temel hatamıza geçmeden birincisi olan yağ seçimini özetlersek, daha Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinin Trabzon bölümünde, hamsinin zeytinyağı ile kızartıldığının tarifi vardır.
Sen
500 sene önce bu topraklarda bunu biliyordun. Ama biz, dış etkilerle doğruyu
unutturulduk ve yanlışlara sürüklendik. İşte o yanlışlıklar bizi hastalıklara
sürüklüyor. Zaten dünyada bir tek Akdeniz yöresinde yetişiyor. Şimdi
Arjantin’de, Çin’de zeytin ağacı yetiştirilmeye çalışılıyor. Biz toprağındayız.
5.000 yıldır bu topraklarda zeytinyağı
kullanılıyor. Ne olur biraz özümüze geri dönelim.
ŞEKER
İkinci büyük hata şeker. Hayatımızda şeker, insanlık tarihi itibarıyla bakarsanız çok yeni bir olgu.
Peki şeker bir besin maddesi midir?
Değildir.
Çünkü besin maddesini nasıl tanımlıyoruz? İnsanın bedensel ve ruhsal işlevlerini ve çoğalmak için, yani neslini sürdürmek için gerekli maddelere biz besin maddeleri diyoruz. Şeker, insanın herhangi bir işlevini yerine getirmek için gerekli mi?
Evet. Beyin glikozla çalışıyor.
Omurilik hücreleri glikozla çalışıyor.
Eritrosit dediğimiz alyuvarlar glikozla çalışıyor.
Enerji kaynağı olarak glikozu kullanıyor.
Peki dışarıdan şeker alıp da daha akıllı olan bir insan gördünüz mü?
Hani beyin glikozla çalışıyor ya, şeker yediği için daha akıllı olan bir insan gördünüz mü? Veya sperm, enerji kaynağı olarak früktozu kullanıyor. Meyve yiyip de daha müthiş erkek olanı gördünüz mü? Çünkü;
insanın gereksinimi olan glikozu da früktozu da
vücut kendisi üretiyor.
Dışarıdan asla alınmasına gerek yok.
Dolayısıyla biz şeker yediğimiz zaman
tamamen sadece damak zevkimiz için yiyoruz.
Asla hiçbir bedensel ihtiyacımız yok.
O yüzden şekere boş kalori denir. Yani gereksiz yere aldığımız kalori. E bugün bakın şimdi son bir hafta içinde yediklerinize, ne kadar boş kalori aldınız? Çok… Niye?… Hasta olmak için, Sadece hasta olmanıza katkıda bulundu.
İkinci büyük hata şeker. Hayatımızda şeker, insanlık tarihi itibarıyla bakarsanız çok yeni bir olgu.
Peki şeker bir besin maddesi midir?
Değildir.
Çünkü besin maddesini nasıl tanımlıyoruz? İnsanın bedensel ve ruhsal işlevlerini ve çoğalmak için, yani neslini sürdürmek için gerekli maddelere biz besin maddeleri diyoruz. Şeker, insanın herhangi bir işlevini yerine getirmek için gerekli mi?
Evet. Beyin glikozla çalışıyor.
Omurilik hücreleri glikozla çalışıyor.
Eritrosit dediğimiz alyuvarlar glikozla çalışıyor.
Enerji kaynağı olarak glikozu kullanıyor.
Peki dışarıdan şeker alıp da daha akıllı olan bir insan gördünüz mü?
Hani beyin glikozla çalışıyor ya, şeker yediği için daha akıllı olan bir insan gördünüz mü? Veya sperm, enerji kaynağı olarak früktozu kullanıyor. Meyve yiyip de daha müthiş erkek olanı gördünüz mü? Çünkü;
insanın gereksinimi olan glikozu da früktozu da
vücut kendisi üretiyor.
Dışarıdan asla alınmasına gerek yok.
Dolayısıyla biz şeker yediğimiz zaman
tamamen sadece damak zevkimiz için yiyoruz.
Asla hiçbir bedensel ihtiyacımız yok.
O yüzden şekere boş kalori denir. Yani gereksiz yere aldığımız kalori. E bugün bakın şimdi son bir hafta içinde yediklerinize, ne kadar boş kalori aldınız? Çok… Niye?… Hasta olmak için, Sadece hasta olmanıza katkıda bulundu.
Bir de son zamanlarda pancardan elde edilen
şeker de bir yana bırakıldı; daha ucuz olsun diye mısırdan elde edilen şeker
kullanılmaya başlandı.
Fruktozdan zengin mısır şurubu.
Ne yazık ki, bizim gıda tüzüğümüzde farklı
şekerlerin farklı adlandırılması zorunluluğu yok. Şeker şekerdir mantığıyla
ister nişasta bazlı şeker yani mısır nişastasından elde edilmiş şeker olsun
ister pancar şekeri ister … şekeri olsun hepsinin üstünde şeker yazılması
yeterli. Halbuki
mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu,
aynı miktar kaloride bile olsa normal şekere göre
% 46 daha şişmanlatıcı.
Özellikle karın bölgesi yağlanmasına yol açıyor. Bu bilimsel olarak kanıtlandı.
mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu,
aynı miktar kaloride bile olsa normal şekere göre
% 46 daha şişmanlatıcı.
Özellikle karın bölgesi yağlanmasına yol açıyor. Bu bilimsel olarak kanıtlandı.
Dünyanın en saygın üniversitelerinden biri, Amerika’da bir teknik üniversitenin bir öğretim üyesinin sözünü ödünç alarak size söylemek istiyorum
“Yaşadığımız çağ, akademik kapitalizm.”
Yani sermaye sahiplerinin akademisyenleri satın alması sonucu, toplumla
paylaşmak istediklerini akademisyenlere söylettirdikleri çağdayız.. Yani
satılmış insanların çağı. Satılmış bilim insanlarının çağındayız.
ÜÇÜNCÜSÜ İSE KARACİĞER YAĞLANMASI. Ama ne tür bir yağlanma?
ÜÇÜNCÜSÜ İSE KARACİĞER YAĞLANMASI. Ama ne tür bir yağlanma?
Alkolizm dışı bir yağlanma. O yüzden biz
buna alkol dışı karaciğer yağlanması deniyor.
Ve alkol dışı karaciğer yağlanması, özel tipli bir siroza neden
oluyor. Atatürk’ün öldüğü siroz hastalığı var ya.
Özel bir tipte siroz hastalığı, kriptojenik
siroz deniyor buna. Amerika’da son otuz yıl içinde üç kat artan karaciğer
kanserinin de kriptojenik siroz sonucu olduğu
belirtiliyor. Yani sonuçta Amerika’da son 30 yılda üç kattan fazla görülen
karaciğer kanserinin sebebi mısır şurubudur.
Bu,
bu kadar açıkken bizim bakanlığımız dün yaptığı açıklamada hiçbir bilimsel
kanıt sunulamamıştır diyor. Benim 110 tane bilimsel yayın kullanarak yazdığım,
on yedi sayfalık raporu da çiğneyerek bunu yapmış. 17 sayfalık rapor gönderdim
onlara. 110 tane de literatür ekledim. Ama neoliberalizmdeki iktidarlar
sermayenin iktidarıdır; vatandaşın iktidarı değildir.
Yurttaşın iktidarı değildir...
Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun.
Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek
dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap.
Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza.
Bugün gıda sanayisinde
sadece ve sadece
aksi belirtilmediği takdirde
mısır şurubu kullanılıyor.
Dondurmalarda o kullanılıyor,
hazır aldığınız baklavanın şerbeti
bile mısır şurubundan.
Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın. Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani;
insanın
zarar görmeden günde tüketebileceği
şeker miktarı 30 gram dolayındadır.
30 gram, 8 kesme şekeri yapar.
Ama bu şekerin içinde ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak değerlendirin.
Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun.
Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek
dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap.
Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza.
Bugün gıda sanayisinde
sadece ve sadece
aksi belirtilmediği takdirde
mısır şurubu kullanılıyor.
Dondurmalarda o kullanılıyor,
hazır aldığınız baklavanın şerbeti
bile mısır şurubundan.
Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın. Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani;
insanın
zarar görmeden günde tüketebileceği
şeker miktarı 30 gram dolayındadır.
30 gram, 8 kesme şekeri yapar.
Ama bu şekerin içinde ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak değerlendirin.
Eğer
bugün hiç şeker yememişseniz, bal dahi yememişseniz, çayınıza hiç şeker
koymamışsanız, başka hiçbir şeker kaynağı da yoksa, 8 kesme şekerin karşılığı
300 gram portakal veya 300 gram elma veya 400 gram kiraz veya vişne veya 100
gram kadar muz, incir veya üzüm yiyebilirsiniz.
Ama
sadece 100 gram. Yani mandalina zamanı koy hanım önüme bir kilo mandalinayı ben
bunu yiyeyim bu sağlıklı değil.
Siz sınırsızca sebze yiyebilirsiniz ama
meyve sınırlı yemeniz lazım. Meyvenin fazlası da şişmanlatır. Ve zararlıdır,
karaciğer yağlanması yapar….. Yani meyve tek başına bile hem karaciğer
yağlanması, hem karın tipi şişmanlık yapabilir. Karın tipi şişmanlığın çok özel
bir yeri vardır. Bağırsak çevresindeki iç organların çevresindeki yağlar
hormonal etkin yağlardır ve bu hormonal etkin yağlar ne yazık ki kanser
oluşumunda da, kalp-damar hastalığı oluşumunda da etkindir. O yüzdeneşit bir
şişmanlık, yani kollar bacaklar her taraf eşit ama karın büyümemiş. Bu
şişmanlığa çok itirazımyok.
karın tipi şişmanlık
eşittir şeker hastalığı,
eşittir kalp hastalığı,
eşittir kanser.
O yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok. Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı, dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak istiyorsak karnımız inecek.
karın tipi şişmanlık
eşittir şeker hastalığı,
eşittir kalp hastalığı,
eşittir kanser.
O yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok. Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı, dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak istiyorsak karnımız inecek.
- ESMER ŞEKER HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
- Bakın bütün şekerler esmerdir. Üretim aşamasında karamelize olur. O yüzden esmerdir ama yıkandıkça üzerindeki karamel atılır, rafine edildikçe beyazlaşır. Yani senin dediğin esmer şeker, yediğin beyaz şekerin üretimdeki bir önceki aşamasıdır. Sadece ticari bir tuzak. Daha yüksek fiyata satabilmek için ticari bir tuzak……
Şimdi karaciğer yağlanmasının önemli bir bölümü selim seyredebilir. Yani her hangi bir sorun yaratmadan da insan ömrünü bununla sürdürebilir. Ama bir bölümü yine hatalı beslenmenin devam etmesi koşuluyla, yağlı karaciğer iltihabına dönüşebilir.
Alkol dışı yağlı karaciğer iltihaplanmasıdır
bu hastalığın adı. Ciddi karaciğer yetersizliği, siroz karaciğer kanseri
aşamasıdır.
Bazen yağlı karaciğer iltihabı olmadan da
sadece yağlı karaciğer aşamasında da bazı hastalıklar çıkabilir ama yağlı
karaciğeriniz varsa iki yol var sizin önünüzde; biri nispeten hayatınızı idame
edeceğiniz bir yol öbürü de ölümdür. O yüzden ne yapıp yapıp karaciğer
yağlanmasını tedavi ettirmelisiniz. Bunun da temelinde şekeri tümüyle
sıfırlamanız geliyor. Ancak iki yıl gibi bir süre içinde toparlayabilirsiniz……
Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz zaman
karaciğer yağlanması açısından,
o zaman nişastayı da kesmemiz lazım.
Çünkü nişasta, daha ağzımızda çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir.
Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz zaman
karaciğer yağlanması açısından,
o zaman nişastayı da kesmemiz lazım.
Çünkü nişasta, daha ağzımızda çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir.
- KOLESTEROLÜN KARACİĞER YAĞLANMASIYLA BİR İLGİSİ VAR MI?
- Kolesterol olmazsa hayat olmaz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden zaten anne sütünde kolesterol çok yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır.
Kolesterol masum bir maddedir.
Ama oksitlenirse oksikolesterole dönüşür
ve damar sertliği yapar.
Peki oksitleyen ne?
Şeker.
Yedikten sonra şeker trigliseride dönüşür. Yağdır o ve o trigliseritten kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapar bir. İki;
ayçiçeği yağı,
mısır özü yağı
veya margarinden
elde edilen trans yağ asitleri
kolesterolü oksitler ve böylece
damar sertliği oluşur.
Üç, yapay yemle beslenen hayvanların sütünde de iç yağı vardır. Damar sertliği yapıcı doymuş yağ asitleri vardır, bunlar kolesterolü oksitler ve hasta eder bizleri. Şimdi hayvanın merada otlarsa ayçiçeği yağı mısırözü yağı margarin kullanmazsan şekeri de azaltırsan senin damar sertliği olma şansın kalmıyor.
Kolesterolün ne olursa olsun. Ama bu bilgi
kolesterol ilacı üreten Amerikan şirketlerinin işine gelmiyor.
yılda sadece kolesterol ilacı satımından
50 milyar dolar elde ediyorlar.
O yüzden de Amerikan tıbbı bize ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir değer, 200 mü kabul ediliyor normal,150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet almışlar.
- HOCAM KIZARTMALARDA NE TİP YAĞ KULLANMAK GEREKİR?
- Kesinlikle zeytinyağı, kesinlikle.
- Peki, zeytinyağının yanma derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir?
- 240 derece, ayçiçeği yağından çok daha yüksektir. Tava ısısı normal şartlarda 180 dereceyi çok az aşar. O yüzden rahatlıkla zeytinyağını kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su buharıdır. Su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240 dereceye kadar dayanan bir yağdır…
yılda sadece kolesterol ilacı satımından
50 milyar dolar elde ediyorlar.
O yüzden de Amerikan tıbbı bize ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir değer, 200 mü kabul ediliyor normal,150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet almışlar.
- HOCAM KIZARTMALARDA NE TİP YAĞ KULLANMAK GEREKİR?
- Kesinlikle zeytinyağı, kesinlikle.
- Peki, zeytinyağının yanma derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir?
- 240 derece, ayçiçeği yağından çok daha yüksektir. Tava ısısı normal şartlarda 180 dereceyi çok az aşar. O yüzden rahatlıkla zeytinyağını kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su buharıdır. Su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240 dereceye kadar dayanan bir yağdır…
…
- BİR DİNLEYİCİNİN ELİNDEKİ PET ŞİŞEDEN SU İÇTİĞİNİ GÖREN HOCA,
- Şimdi içtiğiniz su ile neler elde ettiğinizi de gözden geçirelim ve bu günkü toplantıyı kapatalım.
O polietilen tereftalat maddesinden üretilmiş
yani pet şişenin içindeki stalatlar
suyun içine karışmış bulunuyor.
Ayrıca o plastiği yumuşatmak için
antimon denen bir ağır metal kullanılmıştır
o da suyun içine karışıyor
dolayısıyla siz hem stalat,
hem de antimon içmiş oldunuz şu anda.
- BİR DİNLEYİCİNİN ELİNDEKİ PET ŞİŞEDEN SU İÇTİĞİNİ GÖREN HOCA,
- Şimdi içtiğiniz su ile neler elde ettiğinizi de gözden geçirelim ve bu günkü toplantıyı kapatalım.
O polietilen tereftalat maddesinden üretilmiş
yani pet şişenin içindeki stalatlar
suyun içine karışmış bulunuyor.
Ayrıca o plastiği yumuşatmak için
antimon denen bir ağır metal kullanılmıştır
o da suyun içine karışıyor
dolayısıyla siz hem stalat,
hem de antimon içmiş oldunuz şu anda.
Peki, ne yapar bunlar size? Bunlar hormon bozucular diye geçer. Sizin vücudunuzda bir takım hormonal bozukluklar yaratır.
Bu hormonal bozuklukların bir bölümü,
örnek, östrojen etkisini göstererek 5 yaşında çocukların adet görmesine sebep
olur.
İki
buçuk yaşında bir çocuk getirdiler Lüleburgaz’dan adet görüyor.
İki
buçuk yaşında. Hamile bir kadın östrojen etki gösteren bir hormonal bozucuyu
aldığı zaman, o madde özellikle bu 19 litrelik su bidonlarında onlar polikarbon denen bir plastiktir ve ham
madde olarak Bisfenol-A denen bir
maddeden üretilir.
Bisfenol-A’nın meme kanseri yaptığı 1930
yılından beri bilindiği halde ve 130 tane bilimsel yayın olduğu halde bunun
hakkında hala biz o bidonlardan su içmeye mahkum bırakılıyoruz. Bisfenol-A hamile bir kadının karnındaki
çocuğun beynindeki cinsiyet ayrım merkezine gittiğinde çocuğun homoseksüel olma olasılığı çok
yükseliyor. Meme kanseri riski çok yükseliyor erkekse
prostat kanseri riski normal bunla temas etmemiş insana göre 3 kat artıyor.
Yani musluk suyu için Allah aşkına.
- ARITICILAR HOCAM?
- Paranız varsa arıtıcı kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için.
Musluk suyu
İstanbul’da kullandığınız
plastik şişedeki su hangisi olursa olsun
100 kat iyidir.
İSKİ’nın her ay İstanbul’daki bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı. Hepsinde istisnasız.
Yani musluk suyu için Allah aşkına.
- ARITICILAR HOCAM?
- Paranız varsa arıtıcı kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için.
Musluk suyu
İstanbul’da kullandığınız
plastik şişedeki su hangisi olursa olsun
100 kat iyidir.
İSKİ’nın her ay İstanbul’daki bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı. Hepsinde istisnasız.
Yani siz sağlıklı olsun, temiz olsun
çocuğum mikropsuz su içsin diye mikroplu suyu paranızla içiyorsunuz.
Bıraktım vazgeçtim mikroptan, kanser
yapıyor. Almanya’da geçen sene ocak ayında Avrupa birliğinin gıda güvenliği
merkezi vardır EFSA ocak 2010a kadar Bisfenol_A’nın sağlık sakıncası olmadığını
iddia ediyordu. Ama toplum baskısıyla mayıs ayında biz bu işi araştıracağız
dediler ve ekim ayında biberonlarda
Bisfenol-A’nın kullanımını yasakladılar. Tamam, da biberonda yasakladın e
çocuğuna Bisfenol-A’lı su bidonundan su katmıyor musun mamasını hazırlarken?
Isı ve zaman etkisiyle plastiğin defalarca kullanılmasıyla Bisfenol-A’nın suya
geçiş oranı çok artıyor. Şimdi su ısınmaz ki diyeceksiniz. Arizona’da yapılan
bir çalışmaya göre şehirlerarası su nakli sırasında kamyon içerisindeki su 80
dereceye kadar ısındığı saptanmıştır. 80 dereceye ısınan su o plastikten ne
kadar madde çözüyor biliyor musunuz? Sizi de sülalenizi de kanser etmeye yeter.
Antalya’da yazın açık havada duran suyun derecesi kaç acaba? Banyo bile
yapamazsın o kadar sıcak suyla. Ne olur
musluk suyu kullanın. Bırakın şu plastikleri.
- HOCAM BAZI YİYECEKLERİ PLASTİK POŞETLERE KOYUP BUZLUĞA ATIYORUZ . BU DA SAKINCALI MI?
- Şimdi bakın naylon folyo polietilen denen bir maddedir ve polietilenin bu güne kadar bir sağlık sakıncası saptanmamıştır. Daha büyük sorun yoğurt kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor.
Şimdi plastik yoğurt kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen kullanmaya başladı.
- HOCAM BAZI YİYECEKLERİ PLASTİK POŞETLERE KOYUP BUZLUĞA ATIYORUZ . BU DA SAKINCALI MI?
- Şimdi bakın naylon folyo polietilen denen bir maddedir ve polietilenin bu güne kadar bir sağlık sakıncası saptanmamıştır. Daha büyük sorun yoğurt kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor.
Şimdi plastik yoğurt kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen kullanmaya başladı.
Kabın altına baktığımız zaman veya yanına baktınız zaman bir
üçgen göreceksiniz. Üç oktan oluşan bir üçgen. Bu geri dönüşüm işaretidir. O üçgenin içinde bir sayı yazar. 5 numara polipropilendir altında da zaten PP yazar.
Yoğurt alırken artık markaya göre değil
kullandığı plastiğe göre tercihinizi yapın. Ben her yoğurt almaya gittiğimde
maalesef aynı firma farklı marketlere farklı plastik gönderebiliyor. Daha ucuz
marketlere adi plastiklerde, lüks semtlerdeki marketlere daha kaliteli
plastikte gönderiyor. Ne acı. Yani ayırım yapıyor.
- YANİ HOCAM ÜÇGENİN İÇİNDE 5 Mİ YAZMASI LAZIM?
- Evet polipropilen
- 1,5 litrelik su şişelerinde 1 yazıyor.
- Evet, işte o PET polietilen tereftalat, kötü, 1 numara kötü.
- YANİ HOCAM ÜÇGENİN İÇİNDE 5 Mİ YAZMASI LAZIM?
- Evet polipropilen
- 1,5 litrelik su şişelerinde 1 yazıyor.
- Evet, işte o PET polietilen tereftalat, kötü, 1 numara kötü.
Evde 19 litrelik bidonların altına bakın. Onda da 7 yazar. 7 diğer plastikler anlamına gelir. Diğer plastiklerin içinde
6-7 farklı plastik vardır bunlardan bir tanesi de polikarbondur onun için
üçgenin altında PC kısaltması vardır.
Bu günlük de bu kadar…..
Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL
http://dogader.org/index.php/sagligimiz-icin/650-kansere-neden-olan-beslenme-aliskanliklarimiz
Bu günlük de bu kadar…..
Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL
http://dogader.org/index.php/sagligimiz-icin/650-kansere-neden-olan-beslenme-aliskanliklarimiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.