MENEMEN OLAYI
Henüz tarih bile olmayan meşhur Menemen Olayı, (23 Aralık 1930) resmi söyleme göre, “İstanbul/ Erenköy’de Şevki Paşa Köşkü’nde oturan 84 yaşındaki Nakşibendî şeyhi Erbilli Şeyh Esat Efendi ile oğlu Mehmed Ali Efendi tarafından planlanıp,
Manisa Askerî Hastanesi imamlığından emekli Laz İbrahim Hoca tarafından teşvik ve tahrik edilen
ve Derviş Mehmed’le adamları tarafından icra edilen menfur bir irtica hareketidir.” (Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Büyük Osm. Tarihi, 5. cilt)
Şeyh Esat ve tarikatının amacı,
Cumhuriyet Hükûmeti’ni yıkmak,
Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olarak saltanat ve şeriatı getirmek,
tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin kullanılmasını sağlamaktı.
Menemen olayında önemli etkinliği olan Laz İbrahim Hoca, olaydan önce Şeyh Esat Efendi tarafından Manisa’ya sözde “Baş Halife” olarak atanmıştı. Anılan şahıs, Manisa ve civarındaki ilçe ve köylerde Nakşibendi Tarikatı’nı yaymaya çalışmış; ayrıca, Cumhuriyet ve inkılâplar aleyhine konuşmalar yapmıştı…
Dolayısıyla irticaî hareketlerin oluşmasına ön ayak olmuştu. Laz İbrahim Hoca tarikatın bir toplantısında da Kubilay’ı şehit eden Giritli Derviş Mehmed’in Mehdîliğini ilân etmişti.
Mehdi mi, derviş mi?
Resmi söylemin “derviş” saydığı Mehmed’in kendini “mehdi” mi, yoksa “peygamber” mi ilan edeceğine bir türlü karar veremeyerek diyor ki:
“Mehdi Derviş Mehmed, ayrıca, “kendisinin peygamber olarak geldiğini,
şeriatı yerine getireceğini,
Menemen’in 70.000 Müslüman tarafından kuşatıldığını,
şeriat bayrağı altına girmelerini, girmeyenlerin kılıçtan geçileceğini,
askerin silâh atamayacağını,
kendilerine top ve merminin işlemeyeceğini…
ifade ederek halkı ayaklandırmıştır. (Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Osm. Tarihi, 5. cilt muhtelif sayfalar)
Menemen Jandarma Bölük Komutanı Yzb. Fahri Bey müdahale ederek dağılmalarını istemiş; ancak, grup dağılmamıştır. O sırada Derviş Mehmed, Yzb. Fahri’ye “Ben Mehdiyim. Şeriatı ilân ediyorum. Bana kimse mukavemet edemez. Karşımdan çekil!” demiştir… (de, en küçük kıpırtının ateşle bastırıldığı bir dönemin yüzbaşısı acaba neden ateş açmamıştır?)
Bu kez Menemen’de konuşlu 43’üncü Piyade Alayından Piyade Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay kargaşayı bastırmakla görevlendirilmiştir. Kubilay eratın (orduda onbaşı ve çavuşlara verilen ad) cephane almasını beklemeden 26 mevcutlu müfrezesi ile birlikte olayın cereyan ettiği Hükümet Konağı’na (Belediye Meydanına) doğru hareket etmiştir.
Mermisiz tüfeklerle isyan bastırma
Olay mahalline gelen Kubilay’ın müfrezesi irticaî gruba ateş açmış; ancak, silâhlarında manevra mermisi bulunduğundan dolayı etkili olamamıştır. Bunu fırsat bilen Derviş Mehmed ise, “Bakın bana mermi işlemiyor” diyerek daha da cür’etlenmiştir… Arbede arasında Kubilay, ağır bir şekilde yaralanmıştır…
Derviş Mehmed, Şamdan Mehmed’le birlikte Kubilay’ın sığındığı Kazez Camii bahçesine girmiş, bahçede bitkin bir vaziyette bulunan Kubilay’ın başını gövdesinden ayırmış; yeşil bir bayrağın tepesine takmıştır. Olayı duyan 43’ncü Piyade Alay Komutanlığı Yüzbaşı Ragıp Çaldıran ile Yüzbaşı Abdülbahri Bey’in komutalarında makineli tüfekle takviyeli iki bölük görevlendirilmiştir…
Açılan ateş sonucu Derviş Mehmed ile Sütçü Mehmed ve Şamdan Mehmed öldürülmüştür.
Aşırı sert tepkiler
Olaylardan bir hafta sonra 01 OCAK 1931 tarihinde TBMM’de konuşan Başbakan İsmet Paşa: “…Kubilay olayı yüzlerce seneden beri dini siyasete alet eden bütün hareketlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. Bu zavallılar lâikliğe karşı gelerek şeriat istemektedirler” demiştir.
Menemen olayına karışanların yargılanması ile görevlendirilen
Divan-ı Harp Başkanı General Mustafa Muğlalı, duruşmada bulunan sanıklara hitaben; “tarikatın münevver tabakalarından bu millet çok zarar görmüştür. Tarikatçılar, daima millet ve memlekete kötülük yapmışlardır.Son 400 senelik Türk tarihi tetkik edilirse Nakşibendiler din ve tarikat perdesi arkasında zavallı saf Müslümanları kalpte saklı olan o ‘sırla’ zehirlemiş ve bu millet sizin aletiniz olmuştur”
Olayların tertipleyicileri ise Nakşibendi tarikatı lider Erbilli Şeyh Esat, işgal dönemin Manisa Valisi Giritli Hüsnüyadis (1922’de Yunanistan’a yerleşti ve Hristiyan oldu) ve onun kardeş çocuğu Giritli Derviş Mehmet, Menemen Belediye Başkanı Şeyh Sükuti ve akın akın Manisa’dan Menemene gelen diğerleri…
Hüsnüyadis namlı Manisa Mutasarrıfı, Nakşibendi tarikatı mensubu Menemen isyanının tertipleyicisi,
Nakşibendi tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat ve Derviş Mehmet, işgal yıllarında yurdunu savunmak için çete kurmadı, işgal güçlerine karşı kurşun sıkmadı!… Fakat, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı çete kurarak, asker ve iki bekçisine kurşun sıkmakta ve kurşun sıktığı asteğmen Kubilay’ın başını bağ testeresi ile kesme konusunda hiç tereddüt etmedi.
“Menemen isyancısı Derviş Mehmet’in (Menemen-Sümbüller Köyü) ikinci eşinden torunu, babadan Girit Rum’u, anadan Mısırlı Arap olan zat şimdi Meclis başkanlığı yapan (Bülent ARINÇ) ın dedesidir…
28 KİŞİ İDAM EDİLİYOR
15 Ocak 1931 günü 105 kişinin yargılanmasına başlandı. Muğlalı Mustafa Paşa, 18, 19, 20, 21, 24 ve 25 Ocak oturumlarında bütün sanıkları sıkı sıkı sorguladı. 24 Ocak 1931’de savcı A. Fuat Bey, iddianamesini sundu. 25 Ocak’ta karar açıklandı. 37 kişiye idam, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verildi. (Evini açmak, silah bulmak, tütün satmak, ip satmak, direk dikmek, el çırpmak bile idamla cezalandırılmıştı. Olayın başında gruptan ayrılıp Manisa’ya dönen Çakıroğlu Ramazan bile idama mahkûm edilmişti.) İdamlıklardan üçünün yaşı 21’den küçük, üçünün ise 65 yaşından büyük olduğu için, cezaları 15 ve 24 sene hapse çevrildi. Cezası 24 yıl hapse çevrilenlerden 84 yaşındaki Erbilli Şeyh Esat Efendi, üremi rahatsızlığı dolayısıyla yattığı Askeri Hastahane’de öldü. Kendisiyle birlikte hastanede yatan bir başka idam hükümlüsü ölünce ve iki kişinin cezası da TBMM’ce (nedense) 2’şer yıl hapse çevrilince idam edileceklerin sayısı 28’e düştü.
İdamlar 4 Şubat 1931’de, sabaha karşı 02.30’da, Menemen’in değişik bölgelerinde (Hükümet Meydanı, İstasyon Meydanı, Kubilay Okulu, Tuz Pazarı, Bedesten ve Sinema önünde) gerçekleştirildi. Üzerlerinde idam yaftaları asılı ölü bedenlerin bir bölümü 09.30’a kadar, bir bölümü 12.00’ye kadar darağaçlarında tutuldular. (İdamlıklardan biri idama götürülürken karanlıktan yararlanarak kaçmıştı. Kaçak 17 Şubat’ta sığındı köylüler tarafından jandarmaya teslim edildi ertesi gün sabaha karşı o da asıldı.) Mustafa Kemal 31 Ocak-4 Şubat 1931 arasında İzmir, Aydın ve Denizli’yi kapsayan bir geziye çıkmıştı. Dolayısıyla idamlar olurken bölgedeydi.
Resmi söylemi özetleyecek olursak: “Menemen Olayı” rejimi yıkmaya yönelik gerici bir olaydır. Her yıl 23 Aralık’ta gerçekleştirilen anma törenlerinden de yalnızca “mürteciler” rahatsızlık duymaktadır!
Devlet Kubilay’ı her daim hatırlamıştı ama 18 aylık yetimi Vedat Aktuğ’u daha o zaman unutmuştu. Yıllar sonra annesi evlendiği için anneannesinin büyüttüğü Vedat Aktuğ, ortaokuldan sonrasını okuyamamış, bir süre ‘Alamancı’ olmuş, ardından Nazilli’ye dönüp belediyede zabıta memuru olarak çalışmaya başlamıştı. Nazilli’de yaşıyordu. Vedat Aktuğ Kubilay, 1984’te hayata veda ettiğinde de kimse farkına varmamıştı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.