SIK RASTLANAN
DOLANDIRICILIK YÖNTEMLERİ
Aşağıda sık rastlanan, diğer il ve ilçelerde olduğu gibi
ilçemizde de meydana gelen bazı dolandırıcılık yöntemleri, gerçek olaylardan
alınarak aktarılmıştır. Halkımızın bunları dikkatle okuması ve bu oyunlara
gelmemesi önemle rica olunur.
SAAT VEYA BAŞKA BİR EŞYA
KULLANILARAK YAPILAN DOLANDIRICILIK OLAYINA ÖRNEK.
Caddede yürürken yanınıza bir şahıs yaklaşır ve kolundaki saati göstererek saatin çok değerli, som altından, ünlü bir marka ve fiyatının ise 20.000 YTL civarında olduğunu, kendisinin acilen paraya ihtiyacı olduğundan bu saati çok acil paraya çevirmek istediğini, saati 10.000 YTL' ye size satabileceğini söyler. Bu teklif sizin dikkatinizi çeker, çünkü 10.000 YTL gibi bir kârınız olacak.
Kafanızda hemen bir soru belirir. Acaba bu saat gerçekten
bu kadar para yaparmı?
Birlikte yürürken, az ilerideki kuyumcunun önünde duran
bir şahsın yanına geldiğinizde, size saati satmak isteyen şahıs bu şahsı
göstererek “bak bu şahıs kuyumcu, bu saatin kaç para yapacağını bilir” der ve
saati kuyumcunun önünde duran şahsa gösterir. Kuyumcu önünde duran şahıs bu
saatin en az 20.000 YTL değerinde olduğunu söyler.
Bunları duyduktan sonra birlikte yürümeye devam edersiniz.
Biraz daha fiyat kırarak size son olarak 8.000 YTL paraya bu saati
satabileceğini söyler ve bu saati alıp-almayacağınızı sorar. Siz de bu saati
alacağınızı ve üzerinizde bu kadar para bulunmadığından bankadan para
çekeceğinizi söyler ve bir süre sonra 8.000 YTL parayı tamamlayıp bu şahsa
vererek saati alıp oradan ayrılırsınız.
Kıymetli saatinizi kolunuza takar ve yürürken başka bir
kuyumcuya girersiniz. Saatinizi göstererek bu saatin kaç para değerinde
olduğunu sorarsınız. Kuyumcu ise bu saatin sıradan bir saat olduğunu söyler,
değerinin ise 10 ile 20 YTL (veya biraz daha fazla) olduğunu öğrenirsiniz
Saati alıp hemen (saati alırken) fiyatını ilk sorduğunuz
kuyumcuya koşarsınız. Gözleriniz bir süre önce kuyumcu önünde duran (kuyumcu
diye fiyat sorduğunuz) şahsı arar. Şahsı burada göremezsiniz. Kuyumcu
dükkânına girersiniz, şahıs burada da yoktur. İçeride gerçek kuyumcu ile
karşılaşırsınız. Saatin fiyatını bir defa da buraya sorarsınız ama aldığınız
yanıt aynıdır.
O zaman dolandırıldığınızı, kuyumcu önünde duran şahsın
kuyumcu değil, size sıradan bir saati çok pahalı gibi göstererek satan
dolandırıcı şahsın işbirlikçisi olduğunu anlarsınız.
LÜTFEN BUNUN GİBİ DURUMLARLA KARŞILAŞTIĞINIZDA HEMEN 155
POLİS İMDAT TELEFONUNU ARAYINIZ.
BANKAMATİK
DOLANDIRICILIĞI
Bu tür dolandırıcılık yapmak isteyen kişiler bankamatik cihazlarının kart yuvasına hazırladıkları karton, film gibi (müşterilerin kartını sıkıştıracak) düzenekler yerleştirirler ve biraz uzaktan kurbanlarını beklerler. Bankamatikten işlem yapmak için geldiğinizde kartınızı bankamatiğe takarsınız. Yerleştirilen düzenekten dolayı kart içeri girer fakat yerine tam oturmaz. Şifrenizi yazıp işlem de yapamazsınız.
O sırada bankamatikten işlem yapacakmış gibi gelerek
sıraya geçen dolandırıcı şahıslar (genelde 2 veya 3 kişi) size “Ne
oldu? Bankamatik arızalımı? Kartınızı mı yuttu? Benim kartımı da yuttu? Şifreni
yaz iptal butonuna bas, kartını verir” gibi sözler ile sizinle diyaloğa
girmek isterler. Asıl amaçları sizin kartınızın şifresini öğrenmektir.
Siz bu şahısların dediğini yapar, şifrenizi girer ve iptal
butonuna basarsınız, fakat bankamatik kartınızı vermez. Ama şahıslar
şifrenizi görmüş olur. Oradan ayrıldığınızda ise bu şahıslar ince cımbız veya
ucu kancalı tığ gibi aletlerle kartınızı sıkışan yerden çekerek alır.
Düzeneği de aldıktan sonra kartınızı kullanarak bu bankamatik veya diğer
bankamatik cihazlarından (öğrendikleri şifreniz ile) hesabınızdaki
paralarınızı boşaltırlar. Eğer kartınız kredi kartı ise bu kart ile alış
veriş de yaparlar.
Bu gibi durumlar ile karşılaştığınızda sizden şifrenizi
girip iptal butonuna basmanızı isteyen şahısların söylediklerini kesinlikle
yapmayınız. Sizden böyle bir şey istenmese bile yanınızda birileri var ise
şifrenizi kesinlikle göstermeyiniz. Böyle bir durum ile karşılaştığınızda, bu
şahısların duyamayacağı uzaklıktan lütfen hemen 155 POLİS İMDAT TELEFONUNU
ARAYINIZ.
PARA BULUNMUŞ GİBİ
GÖSTERİLEREK YAPILAN DOLANDIRICILIK
Yolda yürür iken hemen önünüzde yürüyen birisi (siz farkına varmadan) bir mendil içerisinde sarılı bir deste parayı siz görmeden yere atar. Siz yere atılan bu paraya doğru yürürken yanınızda yürüyen başka bir kişi önünüze geçer ve (siz bu parayı fark etmeseniz bile) size bakarak “bak bir şey buldum, bak sen de gördün, gel bakalım, para olabilir” gibi sözler söyleyerek yerden bunu alır. Ya orada mendili (bu poşet de olabilir) biraz açıp üstünden parayı biraz gösterir veya gel şurada bakalım diyerek biraz tenha bir sokağa veya köşeye sizi götürür.
O sırada biraz önce parayı yere atan şahıs yanınıza gelir
ve “biraz önce babam buralarda mendile sarılı 30.000 Dolar para kaybetti, (bu
rakam 50.000 Dolar veya YTL de olabilir) acaba gördünüz mü?” şeklinde
sorar. Mendili tutan şahıs elindekileri göstermez ve “görmedik” diye yanıt
verir. İkinci şahıs bu cevap üzerine oradan ayrılır.
Yanınızdaki şahıs mendili açar, içerisindeki deste
halindeki parayı size gösterir ve burada 30.000 Dolar para var der. Parayı
hemen geri sarar ve size bu paralar sizde kalsın, ben sonra sizi arar, parayı
paylaşırız der ve telefon numaranızı alır. Aynı zamanda paraların sizde
kalması karşılığında garanti olarak sizin üzerinizdeki paraları, saatinizi,
altın yüzük (bayan iseniz gerdanlık, bilezik, kolye) gibi değerli
eşyalarınızı ister. Parayı paylaşmak için geldiğinde bunları geri
getireceğini söyler ve sizden bunları alarak oradan ayrılır.
Siz hemen evinize gidersiniz. Mendile sarılı paraları
çıkarırsınız. Desteyi incelediğinizde destenin üstünde ve altında birer adet
gerçek dolar, içerisindekilerin ise para büyüklüğünde kesilmiş kâğıt olduğunu
görürsünüz ama iş işten geçmiş olur.
Bu gibi oyunlar tezgâhlayarak dolandırılabileceğinizi
hiçbir zaman unutmayınız ve böyle bir durum ile karşılaştığınızda bu
şahısların teklifini kabul etmeden (hatta hiç ilgilenmeden) bu şahıslardan
uzaklaşır uzaklaşmaz hemen 155 POLİS İMDAT TELEFONUNU ARAYARAK BU DURUMU BİZE
BİLDİRİNİZ.
|
ÜFÜRÜKÇÜLÜK DOLANDIRICILIĞI
Konya’nın
Beyşehir ilçesinde pazar alışverişine çıkan bir kadın, kolundaki altın
bilezikleri hocaya okutup geri getireceklerini söyleyen dolandırıcılara
kaptırdı.
Edinilen bilgiye göre, Müftü Mahallesi’nde bulunan Hal içinde kurulan pazar yerine kardeşi Zehra K. ile birlikte alışveriş için çıkan Meryem G. (44) evine dönerken tanımadığı bir kişi gelerek annesinin öldüğünü ve hayrına para dağıttığını söyledi. Şahsın çevresinde dul ya da çocuk okutan gariban kişilerin olup olmadığını sorması üzerine Zehra K., yanındaki kardeşini göstererek, “Eşinden ayrıldı, çocuk da okutuyor” dedi. Bunun üzerine Meryem G.’nin yanına yaklaşan şahıs, çocuğuna burs olarak eğitim yardımında bulunabileceğini belirterek, ikna ettiği kadını parayı vermek üzere bir lisenin yanındaki 4 katlı bir apartmana götürdü. Kendilerini bekleyen ikinci bir kişiyle buluşan şüpheli, Meryem G.’ye önce cebinden çıkardığı 3 bin lirayı verdi, ardından da kadına üzerinde değerli bir eşya olup olmadığını sordu. Kadının kolundaki bilezikleri göstermesi üzerine verdiği 3 bin lirayı ve kolundaki bilezikleri isteyen şüpheliler, “2 bin lira daha vereceğiz ama hoca efendimize bir okutalım öyle verelim. Hem böylesi daha hayırlı olur” dedi. Kadının kolundaki bilezikleri vermesi üzerine şüpheliler, kardeşleri asansöre bindirip 3-4 kat çıkmalarını istedi. Şahısların dediğini yapan kardeşler, asansör zemin kata indiğinde şahısları karşılarında tekrar göremeyince dolandırıldıklarını anladı. Beyşehir İlçe Emniyet Müdürlüğüne giden kardeşler, eşkal bilgisini verdikleri 2 erkek şüpheliden şikayetçi oldu.
Polis olayla ilgili soruşturma başlatırken, dolandırıcılık olaylarına karşı hoparlör anonsuyla vatandaşlar dikkatli olmaları yönünde uyarıldı.
Edinilen bilgiye göre, Müftü Mahallesi’nde bulunan Hal içinde kurulan pazar yerine kardeşi Zehra K. ile birlikte alışveriş için çıkan Meryem G. (44) evine dönerken tanımadığı bir kişi gelerek annesinin öldüğünü ve hayrına para dağıttığını söyledi. Şahsın çevresinde dul ya da çocuk okutan gariban kişilerin olup olmadığını sorması üzerine Zehra K., yanındaki kardeşini göstererek, “Eşinden ayrıldı, çocuk da okutuyor” dedi. Bunun üzerine Meryem G.’nin yanına yaklaşan şahıs, çocuğuna burs olarak eğitim yardımında bulunabileceğini belirterek, ikna ettiği kadını parayı vermek üzere bir lisenin yanındaki 4 katlı bir apartmana götürdü. Kendilerini bekleyen ikinci bir kişiyle buluşan şüpheli, Meryem G.’ye önce cebinden çıkardığı 3 bin lirayı verdi, ardından da kadına üzerinde değerli bir eşya olup olmadığını sordu. Kadının kolundaki bilezikleri göstermesi üzerine verdiği 3 bin lirayı ve kolundaki bilezikleri isteyen şüpheliler, “2 bin lira daha vereceğiz ama hoca efendimize bir okutalım öyle verelim. Hem böylesi daha hayırlı olur” dedi. Kadının kolundaki bilezikleri vermesi üzerine şüpheliler, kardeşleri asansöre bindirip 3-4 kat çıkmalarını istedi. Şahısların dediğini yapan kardeşler, asansör zemin kata indiğinde şahısları karşılarında tekrar göremeyince dolandırıldıklarını anladı. Beyşehir İlçe Emniyet Müdürlüğüne giden kardeşler, eşkal bilgisini verdikleri 2 erkek şüpheliden şikayetçi oldu.
Polis olayla ilgili soruşturma başlatırken, dolandırıcılık olaylarına karşı hoparlör anonsuyla vatandaşlar dikkatli olmaları yönünde uyarıldı.
(İHA)
DOLANDIRICILIK YÖNTEMLERİ
Güvenlik
güçlerinin uyarılarına rağmen vatandaşlar, dolandırıcılık olaylarında mağdur
olmaya devam ediyor. Her geçen gün kendilerini yenileyen zanlıların,
dolandırıcılık yöntemleri duyanları şaşırtıyor.
Adana Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, tüm yurtta mala karşı işlenen asayiş suçlarının arasında en zekice ve planlı olanlarının hep dolandırıcılık olayları olduğunu vurguladı.
Dolandırıcıların yakalanıp cezaevine girdiklerinde bile yöntemlerini geliştirmeye, tatbik etmeye devam ettiğini belirten yetkililer, zanlıların kullandıkları yöntemlerin zaman zaman binlerce olayla karşılaşmalarına rağmen kendilerini bile hayrete düşürdüğünü vurguladı.
Dolandırıcıların kullandığı yöntemlerin başında ''falcı/büyücülük'', ''evlilik'', ''tanıma/tavlama'', ''tırnakçılık'', ''pislikçilik'', ''zarfçılık'', ''para üstü'', ''sahte altın'' ve ''mevlit okuma'' gibi tuzakların bulunduğu bildirildi.
http://www.mynet.com/haber/foto-analiz/ilginc-dolandiricilik-yontemleri-530432-1
Adana Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, tüm yurtta mala karşı işlenen asayiş suçlarının arasında en zekice ve planlı olanlarının hep dolandırıcılık olayları olduğunu vurguladı.
Dolandırıcıların yakalanıp cezaevine girdiklerinde bile yöntemlerini geliştirmeye, tatbik etmeye devam ettiğini belirten yetkililer, zanlıların kullandıkları yöntemlerin zaman zaman binlerce olayla karşılaşmalarına rağmen kendilerini bile hayrete düşürdüğünü vurguladı.
Dolandırıcıların kullandığı yöntemlerin başında ''falcı/büyücülük'', ''evlilik'', ''tanıma/tavlama'', ''tırnakçılık'', ''pislikçilik'', ''zarfçılık'', ''para üstü'', ''sahte altın'' ve ''mevlit okuma'' gibi tuzakların bulunduğu bildirildi.
http://www.mynet.com/haber/foto-analiz/ilginc-dolandiricilik-yontemleri-530432-1
’DOMATESTEN
MUSKA, YUMURTADAN KIL’’
Zanlıların sıklıkla kullandığı ’’falcılık/büyücülük’’ yönteminde dolandırıcılar genelde MOBESE kameralarının olmadığı, göçle oluşan, yoğunlukla müstakil evlerin bulunduğu mahalleleri seçiyor.
Özellikle yaz günleri balkonda veya kapı önünde sohbet eden kadınları gören dolandırıcılar, çeşitli bahanelerle yanlarına gidip, sohbet kurarak evlerine girmeyi başarıyor.
Kentte son olarak, iki kadın zanlı, kapısının önünde duran N.S’nin evine su içme bahanesiyle girip, kendini titreterek, ’’Sizin üzerinizde büyü var. Çok ağırlaştım’’ dedi.
’’Evde domatesin varsa getir, ona dualar okurum. Eğer büyü varsa ortaya çıkar’’ diyen zanlı, N.S’nin mutfaktan getirdiği domatesi bir mendile sarıp, el çabukluğuyla cebindeki başka domatesle değiştirdi. Zanlının daha önceden içine yerleştirdiği muskayı domatesin içinden çıkarttığını gören N.S, zanlının büyünün bozulması için bir bez parçasının içine evdeki tüm ziynet eşyalarını konulmasını ve kendisine getirilmesi isteğini hemen yerine getirdi.
Daha sonra zanlıların isteğiyle odanın kapısını kilitleyerek büyünün bozulması için sokaktan küçük taşlar toplamaya çıkan N.S, eve döndüğünde büyü bozduğunu iddia eden kadının altınlarla ortadan kaybolduğunu görünce dolandırıldığını anladı.
Bir diğer olayda ise zanlılar, başka bir ev sahibi kadını değişik yöntemlerle kandırıp evine girdikten sonra ’’size bir muska yapmışlar’’ diyerek kadından yumurta getirmesini istiyor.
Dolaptan çıkardığı yumurtayı veren kadın olanları izlerken bir sihirbaz gibi hızlı davranan zanlılar, içinde kıl yumağı bulunan mendile sardıkları yumurtayı kırıp, ’’Bak içinden çıkan sarılmış haldeki kıllar senin kısmetinin sarılması anlamına geliyor’’ diyerek ev sahibini korkutmayı başardı.
Bu sorunu çözmek için evde bulunan tüm altınların getirilmesini isteyen zanlılar, daha sonra altınları sardıkları mendili ve eşarbı, el çabukluğuyla kendi cebindekilerle değiştirip ev sahibi kadına teslim ederek dolandırdı.
Zanlıların sıklıkla kullandığı ’’falcılık/büyücülük’’ yönteminde dolandırıcılar genelde MOBESE kameralarının olmadığı, göçle oluşan, yoğunlukla müstakil evlerin bulunduğu mahalleleri seçiyor.
Özellikle yaz günleri balkonda veya kapı önünde sohbet eden kadınları gören dolandırıcılar, çeşitli bahanelerle yanlarına gidip, sohbet kurarak evlerine girmeyi başarıyor.
Kentte son olarak, iki kadın zanlı, kapısının önünde duran N.S’nin evine su içme bahanesiyle girip, kendini titreterek, ’’Sizin üzerinizde büyü var. Çok ağırlaştım’’ dedi.
’’Evde domatesin varsa getir, ona dualar okurum. Eğer büyü varsa ortaya çıkar’’ diyen zanlı, N.S’nin mutfaktan getirdiği domatesi bir mendile sarıp, el çabukluğuyla cebindeki başka domatesle değiştirdi. Zanlının daha önceden içine yerleştirdiği muskayı domatesin içinden çıkarttığını gören N.S, zanlının büyünün bozulması için bir bez parçasının içine evdeki tüm ziynet eşyalarını konulmasını ve kendisine getirilmesi isteğini hemen yerine getirdi.
Daha sonra zanlıların isteğiyle odanın kapısını kilitleyerek büyünün bozulması için sokaktan küçük taşlar toplamaya çıkan N.S, eve döndüğünde büyü bozduğunu iddia eden kadının altınlarla ortadan kaybolduğunu görünce dolandırıldığını anladı.
Bir diğer olayda ise zanlılar, başka bir ev sahibi kadını değişik yöntemlerle kandırıp evine girdikten sonra ’’size bir muska yapmışlar’’ diyerek kadından yumurta getirmesini istiyor.
Dolaptan çıkardığı yumurtayı veren kadın olanları izlerken bir sihirbaz gibi hızlı davranan zanlılar, içinde kıl yumağı bulunan mendile sardıkları yumurtayı kırıp, ’’Bak içinden çıkan sarılmış haldeki kıllar senin kısmetinin sarılması anlamına geliyor’’ diyerek ev sahibini korkutmayı başardı.
Bu sorunu çözmek için evde bulunan tüm altınların getirilmesini isteyen zanlılar, daha sonra altınları sardıkları mendili ve eşarbı, el çabukluğuyla kendi cebindekilerle değiştirip ev sahibi kadına teslim ederek dolandırdı.
’’BULGARİSTAN’DAN
EVLİLİK TEKLİFİ’’
Son bir yılda gelişen yeni ’’evlilik’’ yöntemli dolandırıcılıkta, zanlılar rastgele telefon numarası çevirerek orta yaşın üzerinde, kendilerine inanabilecek kişileri belirliyor.
Kadın zanlılar, çoğunlukla ’’Bulgaristan’a göçmen olarak geldiğini, burada evlendiğini mutsuz olduğunu, kocasından sürekli dayak yediğini, ayrılmak istediğini, kendisiyle evlenebileceğini’’ belirterek ’’kurbanları’’ ile sohbet kuruyor.
Zanlılar, mağdurlardan pasaport, gümrük vergisi, rüşvet vermek için paralar istiyor. Bir süre sonra ise başka bir kadın arayarak, Türkiye’ye gelecek arkadaşının gümrükte yaşanan sıkıntı nedeniyle cezaevine girdiğini, bir kaç bin Avro daha göndermesi gerektiğini söylüyor.
Son olarak, eşinden boşanmış A.D. (50), Bulgaristan’da ’’evleneceği kadına’’ 17 bin 500 Avro gönderdiğini ancak, aylardır kendisine ulaşamadığını belirterek, dolandırılmış olabileceği şüphesiyle polise başvurdu.
Adana’da yaşanan farklı bir ’’evlendirme vaadiyle dolandırıcılık’’ olayında ise 65 yaşındaki N.K, cami ve gittiği vakıf evlerinde, kendini 2 kez hacca gitmiş biri gibi tanıtıp, eşi ölmüş veya ayrılmış yaşıtlarına ’’kuzeni ile evlendirebileceğini’’ söyleyerek, nişan hazırlığı için para talep etti. N.K’nın bu şekilde 15’in üzerinde kişiyi dolandırdığı tespit edildi.
Son bir yılda gelişen yeni ’’evlilik’’ yöntemli dolandırıcılıkta, zanlılar rastgele telefon numarası çevirerek orta yaşın üzerinde, kendilerine inanabilecek kişileri belirliyor.
Kadın zanlılar, çoğunlukla ’’Bulgaristan’a göçmen olarak geldiğini, burada evlendiğini mutsuz olduğunu, kocasından sürekli dayak yediğini, ayrılmak istediğini, kendisiyle evlenebileceğini’’ belirterek ’’kurbanları’’ ile sohbet kuruyor.
Zanlılar, mağdurlardan pasaport, gümrük vergisi, rüşvet vermek için paralar istiyor. Bir süre sonra ise başka bir kadın arayarak, Türkiye’ye gelecek arkadaşının gümrükte yaşanan sıkıntı nedeniyle cezaevine girdiğini, bir kaç bin Avro daha göndermesi gerektiğini söylüyor.
Son olarak, eşinden boşanmış A.D. (50), Bulgaristan’da ’’evleneceği kadına’’ 17 bin 500 Avro gönderdiğini ancak, aylardır kendisine ulaşamadığını belirterek, dolandırılmış olabileceği şüphesiyle polise başvurdu.
Adana’da yaşanan farklı bir ’’evlendirme vaadiyle dolandırıcılık’’ olayında ise 65 yaşındaki N.K, cami ve gittiği vakıf evlerinde, kendini 2 kez hacca gitmiş biri gibi tanıtıp, eşi ölmüş veya ayrılmış yaşıtlarına ’’kuzeni ile evlendirebileceğini’’ söyleyerek, nişan hazırlığı için para talep etti. N.K’nın bu şekilde 15’in üzerinde kişiyi dolandırdığı tespit edildi.
SAHTE
ALTIN
Altın çakmak veya takısını ’’acil ihtiyaçtan satmak istediğini’’ belirten zanlılar, vatandaşları bu yöntemle kandırıp paralarını alıyor.
Özellikle kuyumcuların kapalı olduğu saati seçen zanlılar, caddede kendilerine seçtikleri mağduru durdurarak, adres sorma bahanesiyle sohbet kuruyor.
Çoğunlukla başka ülkeden geldiklerini anlatan zanlılar, ceplerinden çıkardıkları altın görünümündeki çakmak ve saati, gerçek bedelin neredeyse 10 katı aşağısında satmak istediklerini belirtiyor.
Vatandaşlar ise ucuza altın çakmak veya takı alacağı düşüncesiyle kabul ederek, kandırılıyor.
Altın çakmak veya takısını ’’acil ihtiyaçtan satmak istediğini’’ belirten zanlılar, vatandaşları bu yöntemle kandırıp paralarını alıyor.
Özellikle kuyumcuların kapalı olduğu saati seçen zanlılar, caddede kendilerine seçtikleri mağduru durdurarak, adres sorma bahanesiyle sohbet kuruyor.
Çoğunlukla başka ülkeden geldiklerini anlatan zanlılar, ceplerinden çıkardıkları altın görünümündeki çakmak ve saati, gerçek bedelin neredeyse 10 katı aşağısında satmak istediklerini belirtiyor.
Vatandaşlar ise ucuza altın çakmak veya takı alacağı düşüncesiyle kabul ederek, kandırılıyor.
PERU
PARASINA DİKKAT
Son dönemde artan dolandırıcılık yöntemlerinden birinin de Peru parasıyla
vatandaşların kandırılması olduğu biliniyor.
Dolandırıcılar, kimi zaman ev kiralama bahanesiyle ev sahibini, kimi zaman hayvan alacağını belirterek besicileri, kimi zaman ise hizmet alımında anlaştığı kişileri, düşük değerdeki Peru parasını yüksek değerdeymiş gibi anlatarak kandırıyor.
Üzerinde Türk parası bulunmadığını belirten zanlılar, örneğin bin 700 liralık borcu için bin Peru parası vererek, karşılığının 2 bin TL olduğunu söyleyip paranın üstünü Türk lirası olarak vatandaşlardan alıyor.
Bazı zanlılar, benzerliğinden ötürü Peru parasını Avro gibi tanıtarak vatandaşı dolandırıyor.
Dolandırıcılar, kimi zaman ev kiralama bahanesiyle ev sahibini, kimi zaman hayvan alacağını belirterek besicileri, kimi zaman ise hizmet alımında anlaştığı kişileri, düşük değerdeki Peru parasını yüksek değerdeymiş gibi anlatarak kandırıyor.
Üzerinde Türk parası bulunmadığını belirten zanlılar, örneğin bin 700 liralık borcu için bin Peru parası vererek, karşılığının 2 bin TL olduğunu söyleyip paranın üstünü Türk lirası olarak vatandaşlardan alıyor.
Bazı zanlılar, benzerliğinden ötürü Peru parasını Avro gibi tanıtarak vatandaşı dolandırıyor.
ZARFÇILIK
Dolandırıcıların gözdeleri arasında yer alan ’’zarfçılık’’ yönteminde zanlılar
genellikle bankadan çıkarken takip ettikleri yaşlı ve saf kişileri tercih
ediyor.
Mağdurun yanına yaklaşan zanlı, başka biri tarafından yere atılan zarfı alarak ’’para buldum’’ deyip, kendisinin olup olmadığını soruyor, ardından paylaşmayı teklif ediyor.
Daha sonra vatandaşı bir köşeye çeken zanlı paraları pay etmeye çalışırken, yanına işbirlikçisi gelerek ’’Param buralarda düştü siz gördünüz mü?’’ diye sorması üzerine birinci zanlı yanındaki vatandaştan da onay alarak görmediğini söylüyor. İkinci zanlının ısrar etmesi karşısında ise birinci zanlı vatandaşın cebindeki paraları alarak başka bir zarfa koyuyor, gerekirse üstünü arayabileceğini bunun haricinde para olmadığını belirtiyor.
Bu arada zanlı vatandaşın paralarını koyduğu zarfı el çabukluğuyla içi kağıt dolu başka bir zarfla değiştiriyor. İşbirlikçi, sözde para dolu zarfını bulamayıp geri dönerken, zanlı vatandaşa ’’bu senin zarfın cebine koy, yerden bulduğumuz zarf da sende kalsın sonra buluşur, paylaşırız’’ diyerek uzaklaşırken, vatandaş da ’’para bulmanın sevinciyle’’ evine gidiyor ancak kendisine ait olduğunu sandığı zarftan kağıt deste, yerden bulunan zarfta ise bir birkaç banknota sarılı kağıtlar olduğunu görünce dolandırıldığını anlıyor.
Mağdurun yanına yaklaşan zanlı, başka biri tarafından yere atılan zarfı alarak ’’para buldum’’ deyip, kendisinin olup olmadığını soruyor, ardından paylaşmayı teklif ediyor.
Daha sonra vatandaşı bir köşeye çeken zanlı paraları pay etmeye çalışırken, yanına işbirlikçisi gelerek ’’Param buralarda düştü siz gördünüz mü?’’ diye sorması üzerine birinci zanlı yanındaki vatandaştan da onay alarak görmediğini söylüyor. İkinci zanlının ısrar etmesi karşısında ise birinci zanlı vatandaşın cebindeki paraları alarak başka bir zarfa koyuyor, gerekirse üstünü arayabileceğini bunun haricinde para olmadığını belirtiyor.
Bu arada zanlı vatandaşın paralarını koyduğu zarfı el çabukluğuyla içi kağıt dolu başka bir zarfla değiştiriyor. İşbirlikçi, sözde para dolu zarfını bulamayıp geri dönerken, zanlı vatandaşa ’’bu senin zarfın cebine koy, yerden bulduğumuz zarf da sende kalsın sonra buluşur, paylaşırız’’ diyerek uzaklaşırken, vatandaş da ’’para bulmanın sevinciyle’’ evine gidiyor ancak kendisine ait olduğunu sandığı zarftan kağıt deste, yerden bulunan zarfta ise bir birkaç banknota sarılı kağıtlar olduğunu görünce dolandırıldığını anlıyor.
ASKER
ARKADAŞIYIM’’
Oğlu askerde bulunan aileleri tespit eden zanlı, asker ailesine ziyarette
bulunarak ’’Ben askerdeki oğlunuzun arkadaşıyım, yanından geliyorum sizlere
selamı var’’ dedikten sonra kendisini acındırarak, annesinin öldüğünü,
memleketine gideceğini, parasının olmadığını söyleyip vatandaşları
dolandırıyor.
’’Tavlama’’ olarak da adlandırılan bu yöntemin bir türü olarak, zanlı yolda durdurduğu yaşlı şahısı ’’köyden tanıdığı’’ olduğuna inandırarak, oğluna borcu olduğunu, bunu ödemek istediğini ancak, üzerinde bozuk para bulunmadığını söylüyor. Vatandaştan para üstünü peşin alan zanlı, önlerinde durdukları binanın ikinci katındaki ofisine çıkacağını söyleyerek, oradan uzaklaşıyor. Vatandaş ise bazen bir kaç saat bekledikten sonra dolandırıldığını anlıyor.
’’Tavlama’’ olarak da adlandırılan bu yöntemin bir türü olarak, zanlı yolda durdurduğu yaşlı şahısı ’’köyden tanıdığı’’ olduğuna inandırarak, oğluna borcu olduğunu, bunu ödemek istediğini ancak, üzerinde bozuk para bulunmadığını söylüyor. Vatandaştan para üstünü peşin alan zanlı, önlerinde durdukları binanın ikinci katındaki ofisine çıkacağını söyleyerek, oradan uzaklaşıyor. Vatandaş ise bazen bir kaç saat bekledikten sonra dolandırıldığını anlıyor.
’’PİSLİKÇİLİK’’
VE ’’MEVLİT OKUTMA BAHANESİ’’
Dolandırıcılar, gözlerine kestirdikleri kişilerin, üzerlerinde pislik olduğunu söyleyerek temizleme bahanesiyle para veya değerli eşyalarını çalıyor.
Vatandaşın üzerine tutkal, çiğnenmiş sakız veya mercimek atarak, temizlemek için yaklaşan zanlı, şahsın pantolonunu temizlerken cüzdanını veya cebindeki parasını el çabukluğuyla alıyor.
’’Mevlit Okutma’’ yönteminde ise zanlı, tanışarak güvenini kazandığı vatandaşa babasının öldüğünü mevlit okutacağını ayrıca, para vereceğini söylüyor. Vatandaşı kandırmayı başaran zanlı, şahsın üzerindeki para ve altını da kendisinin vereceği parayla birlikte bir hocaya götürterek okutacağını söyleyerek alıyor. Zanlı bir binaya giriyor ve kaçıyor.
Dolandırıcılar, gözlerine kestirdikleri kişilerin, üzerlerinde pislik olduğunu söyleyerek temizleme bahanesiyle para veya değerli eşyalarını çalıyor.
Vatandaşın üzerine tutkal, çiğnenmiş sakız veya mercimek atarak, temizlemek için yaklaşan zanlı, şahsın pantolonunu temizlerken cüzdanını veya cebindeki parasını el çabukluğuyla alıyor.
’’Mevlit Okutma’’ yönteminde ise zanlı, tanışarak güvenini kazandığı vatandaşa babasının öldüğünü mevlit okutacağını ayrıca, para vereceğini söylüyor. Vatandaşı kandırmayı başaran zanlı, şahsın üzerindeki para ve altını da kendisinin vereceği parayla birlikte bir hocaya götürterek okutacağını söyleyerek alıyor. Zanlı bir binaya giriyor ve kaçıyor.
PARA
ÜSTÜ’’ VE ’’TIRNAKÇILIK’’
’’Para üstü’’ yönteminde genelde market veya iş yerlerine birden fazla zanlı giderek, birisi kasada alışveriş yaparken diğerleri kasiyerin dikkatini dağıtmaya çalışıyor.
Elinde 100 veya 200 TL gibi banknot tutan zanlı, bir yandan da kasiyerle sohbet ederek, kafasını karıştırmayı başarıyor. Kasiyer, zanlının uzattığı paraya göre üzerini hazırlayıp verirken, zanlı parayı verdiğini iddia ederek hızlıca oradan uzaklaşıyor.
’’Tırnakçılık’’ yöntemi ise son aylarda özellikle İran ve Suriye uyruklu kişiler tarafından sıklıkla yapılıyor.
Yabancı uyruklu zanlılar, üzerinde yüklü miktarda para olduğunu bildikleri, takip ettikleri bir kişiyi durdurup Türk parasını tanımadıklarını kendilerine üzerinde varsa göstermelerini istiyor.
Genelde zanlının yanında bulunan kadın vatandaşın dikkatini dağıtırken, parayı alan zanlı sayarken, el çabukluğuyla desteden iki parmağını kullanarak paraları çekip avucunun içinde saklıyor.
’’Para üstü’’ yönteminde genelde market veya iş yerlerine birden fazla zanlı giderek, birisi kasada alışveriş yaparken diğerleri kasiyerin dikkatini dağıtmaya çalışıyor.
Elinde 100 veya 200 TL gibi banknot tutan zanlı, bir yandan da kasiyerle sohbet ederek, kafasını karıştırmayı başarıyor. Kasiyer, zanlının uzattığı paraya göre üzerini hazırlayıp verirken, zanlı parayı verdiğini iddia ederek hızlıca oradan uzaklaşıyor.
’’Tırnakçılık’’ yöntemi ise son aylarda özellikle İran ve Suriye uyruklu kişiler tarafından sıklıkla yapılıyor.
Yabancı uyruklu zanlılar, üzerinde yüklü miktarda para olduğunu bildikleri, takip ettikleri bir kişiyi durdurup Türk parasını tanımadıklarını kendilerine üzerinde varsa göstermelerini istiyor.
Genelde zanlının yanında bulunan kadın vatandaşın dikkatini dağıtırken, parayı alan zanlı sayarken, el çabukluğuyla desteden iki parmağını kullanarak paraları çekip avucunun içinde saklıyor.
İCRA
İFLAS DOLANDIRICILIĞI
Ellerindeki
kimlik bilgilerinle İcra Dairesine gidiyorlar..18.40 TL başvuru harc...ı
yatırıyorlar..Sizin hakkınızda … İLAMSIZ İCRA TAKİBİ başlatıyorlar…Borç
hanesine…vicdansız vicdanlarına göre akıllarına ne gelirse yazıyorlar..Bu 250
TL de oluyor….2500 TL de oluyor…ya da daha fazlası…Bir zaman sonra kapınıza
postacı geliyor..ve size ÖDEME TEBLİGATINI imza karşılığı veriyor..Açıyorsunuz
okuyorsunuz… şaşırıyorsunuz… Gönderen kişiyi tanımadığınız için…’’ Kim ki bu ‘’
diyorsunuz..Arkadaşlarınıza gösteriyorsunuz ve maalesef size yanlış bilgi
veriyorlar..‘’ Boş ver abi…yanlışlık yapmışlardır..madem ki tanımıyorsun yırt
at ‘’ diyorlar…Yırtıp atıyorsunuz kağıdı…İş bitti zannediyorsunuz ama…. İŞ DAHA
YENİ BAŞLIYOR..!İtiraz süreniz 1 hafta….O zaman zarfında hiçbir şey yapmazsanız…Borcu
kabul etmiş oluyorsunuz..!!Ensenize biniyorlar…Ödemezseniz o suratsız haciz
memuru kapıda..Alır almaz,akıllılık yapıp itiraz edip elinize resmi bir belge
alırsanız…İŞLEM HEMEN DURUYOR..Karşı taraf..Yani sahtekarlar…size karşı ‘’
İTİRAZ İPTAL DAVASI ‘’ açmıyorlar..çünkü foyaları meydana çıkmasını
,tanınmalarını istemiyorlar Başka yeni bir kurbanın peşine düşüyorlar…resmi
işlem sıfırlana kadar takip etmekte yarar var..Yani bir nevi temiz kağıdı alana
kadar..Kimlik bilgilerimiz… Yanlış kişilerin eline geçtiği zaman başımıza
gelebilecek felaketlerden birisi de bu…
POST MAKİNASI DOLANDIRICILIĞI
Yumurta ticareti yapan toptancı, toptancının müşterisi,
bakkal dükkanı işleten bir esnaf ve arkadaşını Metris Cezaevi koğuşunda
buluşturan olayın hikayesi ilginç.
Yumurta üretim ve toptan satışını yapan Adem Menga, bakkal ve marketlere yumurta satan Musa Arif Kaya, Fulya’da bakkal dükkânı işleten Bülent Sarıboğa ve Sarıboğa’nın arkadaşı İhsan Sarmaca’ya aynı sonu yaşatan olayın başında POS makenisinde çekilen bin 400 liralık bir ödeme yer alıyor.
Aslında onların hepsi günlük hayatta kendi işleri ile uğraşan ve ailelerinin geçimini sağlamaya çalışan 4 isim. Kimisi toptancı kimisi perakendeci kimisi de bakkal. Ancak bir POS makinası yüzünden şu anda hepsi hapiste...
Geçtiğimiz 13 Ocak’ta polisin yaptığı tahkikat sonrası tek-tek gözaltına alınan ve en fazla iki kişinin birbirini tanıdığı şüpheliler 14 Ocak’ta kendilerini Mahkeme huzurunda buldu, aynı günün gecesi ise Metris Cezaevi’ne konuldular. Tutuklu sanıkların tahliyelerine yönelik talepte bulunan avukatların itirazlarına ise Mahkeme aynı yanıtı verdi: “Tutukluluk hallerinin devamına…”
HER ŞEY BİR POS MAKİNASI İLE BAŞLADI
Jet hızı ile yürütülen soruşturma süreci sonrası tutuklanan kişilerin aynı sonu yaşamalarına yol açan sürecin başında bir adet POS makinesi yer alıyor.
Gostivar (Makedonya) doğumlu Adem Menga (43) yumurta üretim çiftliği yanı sıra toptan yumurta ticareti yapıyor. İstanbul doğumlu Musa Arif Kaya (39) ise Menga’nın onlarca müşterisinden biri. Menga’nın şirketinden satın aldığı yumurtaları bakkal ve marketlere satıyor. Erzincan doğumlu Bülent Sarıboğa (42) ise Fulya’da bakkal dükkânı işletiyor. Zincirin son halkasında yer alan Şanlıurfalı İhsan Sarmaca (31) ise bakkal dükkanı işleten Sarıboğa’nın arkadaşı.
BİRBİRİNİ TANIMAYAN 'ÇETE ÜYELERİ'
Aynı suç kapsamında tutuklanan kişiler arasındaki bağı kuran tek delil bir adet POS makinesi. Aynı sonu yaşayan 4 kişiden en fazla 2 kişi birbirini tanıyor. Zira, Adem Menga, müşterisi Musa Arif Kaya dışındaki kişileri tanımazken, Kaya ise Bülent Sarıboğa’yı tanıyor ancak arkadaşı Sarmaca’yı tanımıyor. Sarıboğa’nın arkadaşı Sarmaca ise, ne Adem Menga’yı ne de Musa Arif Kaya’yı tanıdığı yönünde ifade veriyor.Söz konusu 4 kişi arasında bir tekinin bile sabıkası yok.
NE OLDUYSA O GECE OLDU
Bu bulmaca gibi olayda 4 kişinin tutuklanmasına yol açan olay ise şöyle gelişti:
3 Ocak gecesi saat 01.00 dolayında Bülent Sarıboğa’nın bakkalına getirilen Alman turist Michael Sigmund’un kartından alınan içki ve sigaraların ödemesine karşılık 570 euroluk (1.400 lira) bir çekim yapıldı. Alman turist olaydan 4 gün sonra hesabını kontrol ettiğinde 25 lira yerine 570 euronun çekildiğini fark ettiğinde soluğu karakolda aldı. Turistin şikâyeti sonrası süreç polisin tahkikatı ile hız kazandı.
ÖRGÜT ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ ÇÖZÜLDÜ!
Beyoğlu İlçe Emniyet’i 13 Ocak’ta bir ekibi konu ile ilgili görevlendirdi. 15.30 gibi tahkikata başlayan ekip öncelikle POS cihazının kime ait olduğunu belirledi.
Adresi ilk tespit edilen isim Adem Menga’ydı. Zira POS cihazı Menga’nın şirketi üzerine kayıtlıydı. Söz konusu POS cihazını, müşterisi Musa Arif Kaya’ya, kendilerine olan borcun tahsilâtı için verdiklerini söyleyen Menga’nın anlatımları sonrası olay çorap söküğü gibi çözüldü. Zira her gidilen isim bir diğer ismi ve adresi tarif edip yola devam ediliyordu.
Adem Menga, Musa Arif Kaya ve Bülent Sarıboğa’yı aynı adreste toplayan Polis en son İhsan Sarmaca’yı telefonla aradı ve Sarıboğa’nın, bakkal dükkanına gelmesini istedi. 23.55 gibi taksi ile söylenen adrese gelen Sarmaca gördüğü manzaraya ilk başta anlam veremedi. Zira bakkal dükkânın önünde bir polis ekibi aracı ve ekip arabasında arkadaşı Sarıboğa’nın yanı sıra tanımadığı iki kişi daha olduğunu gördü.
JET HIZI İLE MAHKEME
Dört kişinin karakoldaki işlemleri tamamlandı ve konu nöbetçi savcıya iletildi. Savcının talimatı, İhsan Sarmaca’nın gözaltına alınması diğer kişilerin serbest bırakılması; tüm şüphelilerin ertesi gün Adliye’ye getirilmesi yönündeydi. 14 Ocak günü saat 15.00 dolayında Savcı huzuruna çıkarılan kişilerin 4’ü için de tutuklama istemi çıktı. Nöbetçi 34. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gece yarısı çıkarılan şüphelilerin tamamı için tutuklama kararı çıktı.
İTİRAZLARA MAHKEMEDEN RET
Mahkeme tutuklama gerekçesinde, “Şüpheliler hakkında isnat edilen dolandırıcılık başkasına ait kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama fiillerine ilişkin kuvvetli olgunun bulunması, suçun işleniş şekli, şüphelilerin 3. kişileri etkileme olasılıkları, delillerin toplanmamış olması dikkate alınarak ayrı ayrı CMK 100 maddesi gereğince tutuklanmalarına” ifadelerine yer verildi.
14 Ocak’dan bu yana tutuklanan sanıkların avukatların itirazları, delillerin toplanmamış olması ve tutuklamaya ilişkin gerekçeler nedeni ile reddedildi. Müvekkilleri Musa Arif Kaya için itirazda bulunan Avukatlar Zahid Emre Yıldırım ve Alpkan Demirkan, olay ile ilgili tek delilin POS makinesi olduğunu, müvekkillerinin sabit adresi olduğu olay ile ilgisinin olmadığı gerekçesi ile itirazda bulundu, ancak diğer avukatların sunduğu itirazda olduğu gibi Mahkemece red kararı çıktı. Hürriyet
Yumurta üretim ve toptan satışını yapan Adem Menga, bakkal ve marketlere yumurta satan Musa Arif Kaya, Fulya’da bakkal dükkânı işleten Bülent Sarıboğa ve Sarıboğa’nın arkadaşı İhsan Sarmaca’ya aynı sonu yaşatan olayın başında POS makenisinde çekilen bin 400 liralık bir ödeme yer alıyor.
Aslında onların hepsi günlük hayatta kendi işleri ile uğraşan ve ailelerinin geçimini sağlamaya çalışan 4 isim. Kimisi toptancı kimisi perakendeci kimisi de bakkal. Ancak bir POS makinası yüzünden şu anda hepsi hapiste...
Geçtiğimiz 13 Ocak’ta polisin yaptığı tahkikat sonrası tek-tek gözaltına alınan ve en fazla iki kişinin birbirini tanıdığı şüpheliler 14 Ocak’ta kendilerini Mahkeme huzurunda buldu, aynı günün gecesi ise Metris Cezaevi’ne konuldular. Tutuklu sanıkların tahliyelerine yönelik talepte bulunan avukatların itirazlarına ise Mahkeme aynı yanıtı verdi: “Tutukluluk hallerinin devamına…”
HER ŞEY BİR POS MAKİNASI İLE BAŞLADI
Jet hızı ile yürütülen soruşturma süreci sonrası tutuklanan kişilerin aynı sonu yaşamalarına yol açan sürecin başında bir adet POS makinesi yer alıyor.
Gostivar (Makedonya) doğumlu Adem Menga (43) yumurta üretim çiftliği yanı sıra toptan yumurta ticareti yapıyor. İstanbul doğumlu Musa Arif Kaya (39) ise Menga’nın onlarca müşterisinden biri. Menga’nın şirketinden satın aldığı yumurtaları bakkal ve marketlere satıyor. Erzincan doğumlu Bülent Sarıboğa (42) ise Fulya’da bakkal dükkânı işletiyor. Zincirin son halkasında yer alan Şanlıurfalı İhsan Sarmaca (31) ise bakkal dükkanı işleten Sarıboğa’nın arkadaşı.
BİRBİRİNİ TANIMAYAN 'ÇETE ÜYELERİ'
Aynı suç kapsamında tutuklanan kişiler arasındaki bağı kuran tek delil bir adet POS makinesi. Aynı sonu yaşayan 4 kişiden en fazla 2 kişi birbirini tanıyor. Zira, Adem Menga, müşterisi Musa Arif Kaya dışındaki kişileri tanımazken, Kaya ise Bülent Sarıboğa’yı tanıyor ancak arkadaşı Sarmaca’yı tanımıyor. Sarıboğa’nın arkadaşı Sarmaca ise, ne Adem Menga’yı ne de Musa Arif Kaya’yı tanıdığı yönünde ifade veriyor.Söz konusu 4 kişi arasında bir tekinin bile sabıkası yok.
NE OLDUYSA O GECE OLDU
Bu bulmaca gibi olayda 4 kişinin tutuklanmasına yol açan olay ise şöyle gelişti:
3 Ocak gecesi saat 01.00 dolayında Bülent Sarıboğa’nın bakkalına getirilen Alman turist Michael Sigmund’un kartından alınan içki ve sigaraların ödemesine karşılık 570 euroluk (1.400 lira) bir çekim yapıldı. Alman turist olaydan 4 gün sonra hesabını kontrol ettiğinde 25 lira yerine 570 euronun çekildiğini fark ettiğinde soluğu karakolda aldı. Turistin şikâyeti sonrası süreç polisin tahkikatı ile hız kazandı.
ÖRGÜT ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ ÇÖZÜLDÜ!
Beyoğlu İlçe Emniyet’i 13 Ocak’ta bir ekibi konu ile ilgili görevlendirdi. 15.30 gibi tahkikata başlayan ekip öncelikle POS cihazının kime ait olduğunu belirledi.
Adresi ilk tespit edilen isim Adem Menga’ydı. Zira POS cihazı Menga’nın şirketi üzerine kayıtlıydı. Söz konusu POS cihazını, müşterisi Musa Arif Kaya’ya, kendilerine olan borcun tahsilâtı için verdiklerini söyleyen Menga’nın anlatımları sonrası olay çorap söküğü gibi çözüldü. Zira her gidilen isim bir diğer ismi ve adresi tarif edip yola devam ediliyordu.
Adem Menga, Musa Arif Kaya ve Bülent Sarıboğa’yı aynı adreste toplayan Polis en son İhsan Sarmaca’yı telefonla aradı ve Sarıboğa’nın, bakkal dükkanına gelmesini istedi. 23.55 gibi taksi ile söylenen adrese gelen Sarmaca gördüğü manzaraya ilk başta anlam veremedi. Zira bakkal dükkânın önünde bir polis ekibi aracı ve ekip arabasında arkadaşı Sarıboğa’nın yanı sıra tanımadığı iki kişi daha olduğunu gördü.
JET HIZI İLE MAHKEME
Dört kişinin karakoldaki işlemleri tamamlandı ve konu nöbetçi savcıya iletildi. Savcının talimatı, İhsan Sarmaca’nın gözaltına alınması diğer kişilerin serbest bırakılması; tüm şüphelilerin ertesi gün Adliye’ye getirilmesi yönündeydi. 14 Ocak günü saat 15.00 dolayında Savcı huzuruna çıkarılan kişilerin 4’ü için de tutuklama istemi çıktı. Nöbetçi 34. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gece yarısı çıkarılan şüphelilerin tamamı için tutuklama kararı çıktı.
İTİRAZLARA MAHKEMEDEN RET
Mahkeme tutuklama gerekçesinde, “Şüpheliler hakkında isnat edilen dolandırıcılık başkasına ait kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama fiillerine ilişkin kuvvetli olgunun bulunması, suçun işleniş şekli, şüphelilerin 3. kişileri etkileme olasılıkları, delillerin toplanmamış olması dikkate alınarak ayrı ayrı CMK 100 maddesi gereğince tutuklanmalarına” ifadelerine yer verildi.
14 Ocak’dan bu yana tutuklanan sanıkların avukatların itirazları, delillerin toplanmamış olması ve tutuklamaya ilişkin gerekçeler nedeni ile reddedildi. Müvekkilleri Musa Arif Kaya için itirazda bulunan Avukatlar Zahid Emre Yıldırım ve Alpkan Demirkan, olay ile ilgili tek delilin POS makinesi olduğunu, müvekkillerinin sabit adresi olduğu olay ile ilgisinin olmadığı gerekçesi ile itirazda bulundu, ancak diğer avukatların sunduğu itirazda olduğu gibi Mahkemece red kararı çıktı. Hürriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.