OSMANLI'DA TÜRKLÜĞÜN YERİ.
Osmanlı'da Türk kelimesi hakaret sayılırdı. Sultanahmet'teki Başbakanlık Devlet Arşivleri binası; çok sayıda insanın, kendisine Türk denildiği için hakaret davası açıp kazandığının belgeleriyle doludur
Osmanlı'da Türk kelimesi hakaret sayılırdı. Sultanahmet'teki Başbakanlık Devlet Arşivleri binası; çok sayıda insanın, kendisine Türk denildiği için hakaret davası açıp kazandığının belgeleriyle doludur
.Anadolu Türklüğünün etnik orjini
olan Türkmenler; savaşlarda
"serdengeçti" olarak ön saflarda kırdırılmak dışında, Devlet
hizmetinde yer alamazlardı. Hatta, Osmanlı döneminde Türk(men)ler, İSTANBULA
BİLE GİREMEZLERDİ. Fatih'in ( resmi adıyla; KAYZER-İ RUM SULTAN MEHEMMET
HAN'ın) koyduğu bu yasak, yüzyıllarca uygulanmıştır. Daha sonra da Saray'a
girme yasağı şeklinde sürmüştür. Sultan Süleyman "BENİM HAS KULLARIMIN ARASINA TÜRKLERİ, ÇİNGENLERİ.... SAKIN ALMAYASIZ"
şeklinde ferman yayınlayarak; bu durumu KANUNİ hale sokmuştur.
Zavallı yörük-Türkmenler, her savaştan (ganimet sefer'inden) önce, obalarına baskın yapılarak SERDENGEÇTİ olarak toplanırdı. Serdengeçtinin görevi, ÖLMEK'di. Savaş başlayınca, ön saflarda kırdırılır; "belki canımı kurtarırım" diye canla-başla çarpışırken de, "düşman" yorulmuş olur; sonra da, (ağırlıklı olarak SIRP olan hristiyan halklardan devşirme) Yeniçerililer, yorgun "düşmanı"ı hallederek ZAFER kazanır; ganimet yağmalarlardı. Seferden sağ dönen serdençgeçtiye hiç rastlanmadığına göre, ganimetçilik yapmaları da mümkün olmazdı. Zaten, sağ kalsalar bile, her halde onları da Yeniçerili öldürürdü. (Çingenelerle birlikte en hakir görülen halk olan) TÜRKMENLERE GANİMET VERECEK DEĞİLLERDİ HER HALDE.
"Ecdadıma yapılan haksızlıkları çürütmeye çalıştım" diyen Prof.Halil İNALCIK ve Osmanlı hayranlığını her vesileyle ortaya koyan Murat Bardakçı dahi, "Osman Bey" diye birinin yaşamadığını ve Osmanlı dediğimiz devletin kurucusunun Orhan Bey olarak kabul edilmesi gerektiğini, kabul ederler.
Bu devletin "Fatih öncesi"
dönemde hangi isimle anıldığını ise kimse açıklamaz. 19.yy.'a kadar, ne
Osmanlı, ne Türk ve Türkiye isimleri hiç kullanılmamıştır. Peki nedir bu Osman
ve Osmanlı meselesi?.. Orhan Bey'in babasının adı, ATAMAN'dır. Kastamonu
beyliğinin emrinde ALP'dir. O dönem, Türkmenler Alp ünvanını
"şövalye" karşılığı kullanırlarmış. Tarih yazma geleneği olan Doğu
ROMA ( ki, Bizans ismi, bu devlet yok olduktan 300 yıl sonra kullanılmaya
başlanmıştır.) Ataman ismini, Hrıstiyan ismine uyarlıyıp, OTTOMAN olarak
kayıtlara geçmiştir. Avrupa, Doğu Romanın kullandığı bu kelimeyi,
"Osmanlı" dediğimiz devlet için kullanmıştır.
Avrupalılar ayni zamanda, "Asyalı barbarlar" anlamında (Türkmen kelimesinin kısaltması olsa gerek) Türk kelimesini kullanmışlardır. Osman adından bile habersiz olan Osmanlı ise, Ne Türklüğü, ne Ottoman'lığı kendisi için kullanmamıştır. Bizim Fatih olarak bildiğimiz sultan, Roma İmparatorluğunu ele geçirdiği anlayışıyla; Ülkeyi Roma imparatorluğu anlamında "Diyar-ı Rum", kendisini ise, Roma İmparatoru anlamında KAYZER-İ RUM olarak tanımlamıştır. Yüzyıllarca Anadolu halkı ve Araplar, ülkeye RUM ÜLKESİ, Padişaha Rum Padişahı demeye devam etmişlerdir.Resmi yazışmalarda "Devlet-i Aliyye" ismi kullanılmıştır. 19.yy.sonlarında, tüm Avrupayı milliyetçilik akımları sarıp, Devlet-i Aliyye tebaası olan milletler bağımsızlık istemeye başlayınca, Avrupadaki Osmanlı aydınları ve daha sonra İttihatçılar, milli kimlik arayışına girmiş; Avrupalıların kullandığı "Türk" kelimesinde karar kılmışlardır. Abdulhamit de kimlik arayışına girmiş, araştırmaları sonucu Karakeçili aşiretine mensup Türk oldukları sonucuna varmıştır. Daha önce Doğu Roma kayıtlarında ve Aşıkpaşazade tarihinde yer almış olan ve Avrupalıların kullandığı OTTOMAN adının, Osman olabileceği kanaatine vararak, Osmanlı ve "Türkiya" isimlerini resmen ilk kez kullanmaya başlamıştır. Devlet-i Aliyye'nin ilga edilişine kadar, İstanbul'un resmi adı KONSTANTİNİYYE olmuştur. Halk ise STANPOLİ'den bozma Istanbuli veya Istanbul ismini kullanıyordu.
Avrupalılar ayni zamanda, "Asyalı barbarlar" anlamında (Türkmen kelimesinin kısaltması olsa gerek) Türk kelimesini kullanmışlardır. Osman adından bile habersiz olan Osmanlı ise, Ne Türklüğü, ne Ottoman'lığı kendisi için kullanmamıştır. Bizim Fatih olarak bildiğimiz sultan, Roma İmparatorluğunu ele geçirdiği anlayışıyla; Ülkeyi Roma imparatorluğu anlamında "Diyar-ı Rum", kendisini ise, Roma İmparatoru anlamında KAYZER-İ RUM olarak tanımlamıştır. Yüzyıllarca Anadolu halkı ve Araplar, ülkeye RUM ÜLKESİ, Padişaha Rum Padişahı demeye devam etmişlerdir.Resmi yazışmalarda "Devlet-i Aliyye" ismi kullanılmıştır. 19.yy.sonlarında, tüm Avrupayı milliyetçilik akımları sarıp, Devlet-i Aliyye tebaası olan milletler bağımsızlık istemeye başlayınca, Avrupadaki Osmanlı aydınları ve daha sonra İttihatçılar, milli kimlik arayışına girmiş; Avrupalıların kullandığı "Türk" kelimesinde karar kılmışlardır. Abdulhamit de kimlik arayışına girmiş, araştırmaları sonucu Karakeçili aşiretine mensup Türk oldukları sonucuna varmıştır. Daha önce Doğu Roma kayıtlarında ve Aşıkpaşazade tarihinde yer almış olan ve Avrupalıların kullandığı OTTOMAN adının, Osman olabileceği kanaatine vararak, Osmanlı ve "Türkiya" isimlerini resmen ilk kez kullanmaya başlamıştır. Devlet-i Aliyye'nin ilga edilişine kadar, İstanbul'un resmi adı KONSTANTİNİYYE olmuştur. Halk ise STANPOLİ'den bozma Istanbuli veya Istanbul ismini kullanıyordu.