ÇANAKKALE DE BERABER GÖREV ALAN ALMAN SUBAYLARININ
HATIRALARINA GÖRE ÇANAKKALE’DE MUSTAFA KEMAL OLAĞAN ÜSTÜ BİR KİŞİLİKTİ
According to German Officer’s Memoirs Mustafa Kemal in
Gallipoli
Ergin AYAN
NOT: Biraz uzun ama bilgilenmek için Okumaya değer bir yazı
okumanızı tavsiye ederim ,yazı
Almancadan Türkçeye çeviri olduğu için
ğ,ş,i, gibi Almancada olmayan harfler yoktur yerine düz okunacaktır
.İYİKİ MUSTAFA KEMAL DURUMUN FARKINA VARMIŞ YOKSA HEPİMİZ YA YUNAN YA İNGİLİZ
OLACAKTIK.
Özet
Bu çalışmada Çanakkale Savaşları, bu savaşlarda bizzat
bulunmuş olan Alman subaylarının
hatıralarında yer alan bilgilere göre ele alınmıştır.
Çanakkale Savaşları’nın ekonomik, askeri, siyasal ve kültürel sebepleri de Alman subaylarının görüşleri
açısından değerlendirilmiştir. Bu savaşlarda Çanakkale ordularının başkomutanlıını Alman Mareşal Liman Von Sanders yapmaktadır.
Çalışmada hususen Arıburnu ve Anafartalar
savunmalarına komuta eden Mustafa Kemal’in faaliyetleri, Alman
subaylarının ağzından anlatılmıştır. Mustafa Kemal’le bizzat görüşmüş ve
birlikte görev yapmış olan Alman subaylarının, onun üstün komutanlık
özellikleri hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. O, bu özellikleri
dolayısıyla henüz yeni albay olmuşken, Liman Von Sanders tarafından kolordu
komutanlığına atamıştır.
GİRİŞ
Çanakkale Savaşları ile ilgili hazırladğımız bu çalışma
modern çağın başlangıcının tarih tasarımıdır. Tarihin bu kesitinin tasarımını
açıklayabilmek için önce Osmanlı-Alman askeri münasebetlerine ışık tutmak gerektiği kanaatindeyiz. Bu
bakımdan günümüz tarih severlerin ya da tam tersi tarih savarların zihninden
geçen sorulara bir yanıt olması umudundayız. Bu çalışmada geçmişteki
Osmanlı-Alman ittifakının yorumlanmasına çalıştık. Alman subaylarının
hatıralarından yola çıkarak, onların kendi bakış açılarından olması gerekenleri
nasıl gördüklerini tahlil etmeye çalıştık. Almanların Türkler hakkındaki
düşündüklerinin her zaman aynı olmadığını gördük. Çalışmamızda yararlandığımız
hatıraların kimi zaman tarih belgesi, kimi zamanda tarih belgesine benzer bir
şey olduğunu düşünüyorum.
OSMANLI ORDUSUNA
ALMAN MODERNLETİRMESİ
ıı. abdülhamid devrinin başlarından itibaren osmanlı
ordusunun modernizasyonunu gerçekletirmek üzere görev alan Alman askeri
heyetlerinin çalışmaları, modern askerlik egitimi adına Osmanlı ordusuna pek
bir şey kazandırmamıştı. Balkan Savaları'nda çok ey kaybeden Osmanlı ordusunun
hiç de iç açısı olmayan görüntüsü, reorganizasyon adına yapılan çalışmaların başarısızlıgının
en açık kanıtıdır. 19. Yüzyıldan itibaren hızla Almanlaşan Osmanlı ordusu,
gerçekte Prusya askeri tekniğini tam anlamıyla benimseyip uygulamak yerine,
sistemi yüzeyde taklit etmi ş görünüyor
1. Osmanlı hükümeti, bütün bu gerçeklere ve acı Balkan Savaşı
yenilgisine rağmen, Osmanlı ordusunun reorganizasyon çalışmalarını yürütecek
yeni Alman askeri heyetlerinin Türkiye'ye gönderilmesi için, 22 Mayıs 1913
tarihinde Alman hükümetine resmi bavuruda bulunmuştur.
2 . Osmanlı hükümetinin 22 Mayıs 1913 tarihli resmi
müracaatından sonra, Kayzer II. Wilhelm, Türkiye'ye gönderilecek askeri
heyetinbakanlığını 22. Prusya Tümen Komutanı Liman Von Sanders'e teklif etti.
Bu makama getirilecek generalin bütün askeri meselelerde çok geni yetki sahibi
olması düünülmektedir. General gerekli ıslahatların Osmanlı ordusunda
gerçekletirilmesinden sorumlu olacaktır. Teklifte vurgulanmıştır: Teklifi reddettiiniz takdirde Bâb-ı Ali’nin
ihtiyaç duyduğu ıslahatçıları başka devletlerden karşılanması tehlikesi vardır.
3 . Türkçe bilmeyen, Türkiye ve Türkler hakkında en ufak bir
bilgiye dahi sahip olmayan, Alman ordusunun en kıdemli, çok sert ve otoriter
oluşundan ötürü sevilmeyen tümen komutanının, öyle hassas ve diplomatik bir
görev için, Alman imparatoru tarafından seçilmesi ilginçtir. Daha da ilginç
olanı, Osmanlı imparatorluğu'nun, kendi
ülkesinde sevilmeyen, güvenilir ve başarılı bir komutan olarak görülmediği
için, Kolordu Komutanlıı görevi dahi verilmeyen bir subayı, istanbul'daki I.
Kolordu Komutanlığı ve Askeri şura
Üyelii görevine atamasıdır
4. Birinci Dünya Savaşı sırasında jeo-stratejik bakımdan her
iki müttefik bloğu için de hayati
ehemmiyeti mevzuubahis olan Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek
maksadıyla itilâf Devletleri’nin
teşebbüsleri daha Ağustos 1914’ten itibaren gündeme gelmiş,
fakat Osmanlı Devleti henüz bitaraf
durduğundan, bu mesele üzerinde fazla durulmamıştı. Osmanlı
Devleti’yle Almanya arasında 2 Austos
1914’te bir ittifâk antlaşması imzalanmış ve 4 Austos’ta
Osmanlı Devleti tarafsızlıını ilan etmiştir.
Ancak, Almanya’nın bu ittifak antlamasından bir süre önce Boğazlara
askeri personel gönderdiği
görülmektedir. Alman askeri personelinin görev faaliyeti
öncelikle Osmanlı ordusunun seferberliinde
bulunmaktı. imzalanan ittifak antlamasının Ek 1. Maddesi’ne
göre Alman Askeri Misyon üyelerinin her
birinin faaliyet alanları, adlarının yanında belirtilmitir.
Gerekli olan ihtiyaç maddeleri adı altında,
Osmanlı ordusunun çok kısa bir sürede alet ve edevatının
temin edilmesi öncelikler arasındadır
5. Birinci Balkan Savaı’nın bitiminden hemen sonra yani 8
Ekim 1913’den beri geçen sekiz aylık
sürede Alman Askeri Misyonu’nun faaliyetleri aslında geni
temeller üzerine ina edilmiti. Almanlar
Osmanlı ordusunun çeitli komuta kademelerinde görev aldılar.
Alman Askeri Misyon
şefi Süvari Korgenerali Otto Liman Von Sanders, aynı zamanda
Osmanlı imparatorluğu ordusunda mareşal idi
6. Osmanlı-Alman protokolüne göre her Alman subayı
Türkiye’de göreve balatıldıı zaman bir üst rütbeye yükseltiliyordu. O zamanlar
Osmanlı ordusunda orgenerallik rütbesi olmadıından ve Liman Von Sanders Osmanlı
ordusunda mareşal oldu.
1lber Ortaylı, Osmanlı mparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Kaynak
Yayıncılık, stanbul 1983, s. 73.
2 Yusuf Hikmet Bayur,Türk nkılâbıTarihi,II/3, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1983, s. 282.
3 Liman Von Sanders, Türkiye’de 5 Yıl, (çev. M. evki
Yazman), Burçak Yayınevi, stanbul 1968, s. 12 vd.; Kar. Carl Mühlman,
Çanakkale Savaşı Bir Alman Subayının Anıları, Tima
yayınları, stanbul 2006, s. 10.
4 Bayur, s. 283.
5 Hans Kannengiesser, Çanakkale’de Türklerle Beraber, (çev.
Mehmet Serez), Tima Yayınları, stanbul 2009, s. 20.
6 Kannengisesser, s. 21.Uluslararası Sosyal Aratırmalar
Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
94 de Almanya’dan
korgeneral olarak gelmi bulunduundan rütbesi bir üst rütbe olan mareallie
Yükseltilmitir
7.1914 yılının ilk yarısında ve harpten önce Alman askeri
heyetinin anlamaya göre subay
mevcudu kırk iki idi. Bu sayı vilayetlerdeki kıta ve kurmay
subay ihtiyacını karılamak üzere yetmie
yükseltildi. Bu sayı Osmanlı ordusu gibi büyük bir ordu için
yüksek sayılamaz. Fakat, harbin sonlarına
doru Türkiye’ye gelen subay, salık subayı ve memurların
toplamı sekiz yüze ulatı. Yine bu dönemde
merkezdeki ve kıtalardaki çalımaların dıında özellikle
stanbul’da Piyade ve Topçu okullarına ve
Ayazaa’daki Süvari Astsubay Okulu’na Alman yönetici ve
öretmenler tayin edildi ve bu okulların
öretim planları geniletildi. Bunlardan baka bir Süvari Subay
Okulu ve bir Nakliye Okulu kuruldu
8. Carl Mühlman’a göre sava yılları içerisinde Osmanlı
ordusundaki subaylar dahil Alman askeri sayısı on beş bine ulaşmıtır. Ayrıca iki Alman sava gemisi
Türk deniz filosuna dahil edilmitir. Yaklaık olarak
yüz bin vagon Alman savaş malzemesi stanbul’a gönderilmi,
bunun yanında mali yardımın miktarı üç
milyar markı bulmutur
9. Alman askeri heyeti, altı ay içerisinde, bakent ve
çevresindeki birliklerde bir hayli etkili olmu,
genel olarak disiplin, tekilat, teçhizat, atı ve eitim
konularında büyük ilerlemeler kaydedilmitir. Fakat,
gerçek bu deildi. 1914 yılı Temmuz sonlarında istanbul'da,
tilâf Devletleri temsilcileri önünde,
muazzam bir "Geçit Resmi" düzenlenmesine ramen, bu
göz boyamadan baka birey deildi. Gerçekte,
ülkenin eyaletlerindeki birliklerin durumu içler acısıydı.
Ordu, özlük haklarını aylardır alamıyor, askerin
iaesi çok zor temin ediliyordu. Askerlerin üzerine
giydirilecek üniforma ve ayakkabı dahi temin
edilemiyordu. Araç-gereç, teçhizat, silah, cephane, lojistik
ikmal maddeleri, disiplin, atı, talim, eitim
gibi konular içler acısıydı. Ordunun geneli, çok ilkel ve
kötü artlarda Birinci Dünya Savaı eiine
gelmiti
10 . Bu noktada tek teselli noktası; Alman askeri heyetinin
ordu hizmetlerinin her alanında
baardıı birçok ilerle, ordunun Balkan harbindeki durumuna
nazaran bir hayli ileri gittiidir
11. Açmazın Çözümü Savaş Mı? “Herkes Savaşta Osmanlı Dahil” Tarihin
bu dönüüm yılları boyunca, müttefiklerinin kazanımları ve gıdalarıyla Osmanlı ordusunun
nasıl ve ne derece modernletiini açıklamak için hatıralarda birçok örnekler
vardır. Osmanlı ordusu gerçekten de kendine yeni bir beden ina etmeye
çalımıtır. Fakat eitimsiz olmasına ramen Osmanlı ordusunun birçok bakımdan
Alman subaylarının hayranlıına mazhar olduunu da teslim etmek lazımdır. Bu kuak
Osmanlı askeri ve sivil yöneticilerinin güçlü ve zengin geleneklerin etkisinde
kalarak, genel savaın gerçekliklerini göremeden ıskaladıkları da sıklıkla
tesadüf edilen bir vakıadır. Ama ne mutlu ki, adeta her seferinde birkaç kiinin
daha hassas bir ekilde kendi zamanlarının yeni tarihsel olgularını algılamaya
yatkın oldukları da olmaktadır. Osmanlı yönetiminde Enver Paa harbiye nazırı
olduktan sonra erkân-ı harbiye reisliini de üzerine aldı. Kendi ifadesine göre
bu iki makam arasında daima mevcut olan anlamazlıklara bu suretle set çekmek
istiyordu. Enver Paa genelkurmayda kendisine birinci yardımcı olarak Alman Von
Bronsart’ı seçti
12 . 10 Austos 1914’de Goben ve Breslau’nun içeri
alınmasından
13 bir süre sonra Enver Paa, askeri
bir meclis topladı ve bu mecliste Süvey kanalına askeri bir
harekât yapmanın yararlı olup olmayacaı
tartııldı ve bu konuda karar olumlu çıktı. Osmanlı ordusunun
seferberlii, Balkan savalarının aksine 1914’de kolaylıkla ve pürüz çıkmadan
tamamlandı. Seferberlikte tekil olunan Osmanlı Genel Karargâhı daha Austos
ayında müteaddit orduların tekilini emretmiti. Karargâhı stanbul’da bulunan 1.
Ordu Komutanlıı’na Müşir Liman Von Sanders atanmıtır. Be kolordudan müteekkil
olan bu ordu aynı zamanda Çanakkale ve
7 Liman Von Sanders, s. 19 vd.8 Liman Von Sanders, s. 35
vd.9 Mühlman, s. 8.
10 Yavuz Özgüldür, “Yüzbaı Helmut Von Moltke'den Müir Liman
Von Sanders'e Osmanlı Ordusunda Alman Askeri Heyetleri”,OTAM, 1993, S. 4, s.
305 vd.11 Liman Von Sanders, s. 26.12 Liman Von Sanders, s. 34.
13 Bu sırada sadrâzâm olan Said Halim Paa devletin harbe
girmemesi için azami gayreti göstermekte olduundan Enver Paa
sadrâzâmın iznini almaya bile gerek duymamıtır. Ali Fuad
Türkgeldi, Görüp ittiklerim, Ankara 1987, s. 115.
14 Liman Von Sanders, s. 41.Uluslararası Sosyal Aratırmalar
Dergisi The Journal ofInternational Social Research Volume 3 / 11 Spring 2010
95 Bandırma civarının korunmasından da sorumludur
15 . Kannengiesser’e göre savunma stratejisi içerisinde Osmanlı
orduları u ekilde hazır tutulmaktaydı:
1. Ordu: Müir Liman Von Sanders’in komutası altında,
stanbul’un Batı ve Güneyi’nde
bulunan 5. Kolordu.
2. Ordu: istanbul’un Dousu’nda Bahriye nazırı Cemal Paa’nın
komutasında 2. Kolordu yer
almaktaydı.
3. Ordu: Erzurum civarında bulunan 3. Kolordu ve 2. Piyade
Tümeni Hasan zzet Paa’nın
komutasındaydı
16
.
Bunların dıında farklı tarihlerde baka Alman subay ,
astsubay, erba ve erleri ile teknik personel
Boazlar bölgesinde görev yapmak için görevlendirilmitir.
Fakat bu subayların geliinden itibaren
Boazlar bölgesinin savunmasında emir-komuta balantısı
kurulamadıından sevk ve idarede ortaya
çıkan otorite bolukları, Almanya ile Osmanlı Devleti
arasındaki politik anlamazlıklardan domutur. Bu
da Boazlar bölgesi için önemli bir tehlike arz etmektedir.
stanbul ve Çanakkale Boazları’nın deniz
kıyıları müstahkem mevkilerine Alman Koramirali Guido Von
Usedom komuta etmekteydi. Goben ve
Breslau’dan oluan filo tekil edilince General Usedom Alman
Koramirali Wilhelm Anton Theodor
Souchon’un emrine verildi. Ruslar Kars’tan Erzurum’a doru
taarruza geçince ilk kara muharebeleri
içerisine girilmi oldu. Ruslara karı Sarıkamı cephesinde
yapılan harekât tamamen baarısız oldu. Bu
felaket Ocak 1915 balarında 90.000 askerden geriye sadece
12. 400 askerin kalmasıyla sonuçlandı
17
. Bu
cephenin arkasında dümanla ibirlii etmek suretiyle olumsuz
davranıları görülen Ermeniler Suriye’ye
göç ettirildiler
18
.
9 Eylül 1914’de Amiral Souchon resmen Osmanlı donanmasının
komutanı oldu. Harbiye Nâzırı
Enver Paa bu emri Bahriye Nâzırı Cemal Paa’ya danımadan
vermiti. Almanlar Batı ve Dou
cephelerinde umdukları baarıları elde edemeyince Ekim’de
Osmanlı Devleti’nin savaa girmesi için
ısrarlı istekte bulundular. Osmanlı donanması Ruslara baskın
yapacak, sonra da Kafkasya ve Süvey’te
cephe açılacaktı. Enver Paa bunları kabul etti. Dahiliye
Nâzırı Talat Paa ve Cemal Paa da ona uydular.
29 ve 30 Ekim’de Sivastopol ve Odessa topa tutuldu. Bunun
sonucunda 2 Kasım’da Ruslarla ve 5
Kasım’da da
ngiltere ve Fransa ile I. Dünya Savaı Osmanlı Devleti açısından balamı oldu
19
.
Tarihe Sı
mayan Bu Yer
“Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattıı yerdir”
26 Kasım 1914’te
ngiltere’de Sava Komisyonu bir toplantı yaptı. Lloyd Gorge ve Churchill’in de
hazır bulunduu bu toplantıda en yüksek düzeyde karada ve
denizde sürdürülecek tüm operasyonlarla
Çanakkale Boazı’na karı hemen teebbüse geçilmesi
kararlatırıldı.
tilâf Devletleri
ngiltere’nin
güdümü altında onların sert ve katı yöntemlerine uygun
olarak ihtiyaç duydukları tüm maddeleriyle
Çanakkale Boazı’nın giriinde bulunan Bozcaada, Gökçeada ve
Limni adalarına tesisler kurup,
yerlemeye baladılar. O sırada bu adalarda Yunan bayrakları
dalgalanıyordu. Büyük sava için temeller
atıldı. Çıkartma köprüleri, barakalar ve uçak meydanları ina
edildi. Mavnalar, ilepler, dier gemi
materyalleri ve yiyecek maddeleri, Akdeniz limanlarından
satın alındı. Solmu ve ümitsizlie dümü
Levantenler ve Yunanlılar için bu durum yeni bir kazanç
kaynaıydı. Ocak 1915 balarında Çanakkale
Boazı sorunu Rus yardımının istenmesiyle yeni bir boyut kazandı.
Mükemmeliyetinden bahsedilen ve
15 Liman Von Sanders, s. 40.
16 Kannengiesser, s. 49.
17 Kannengiesser, s. 50; Bu cephedeki kayıplar hakkında
muhtelif rakamlar verilmektedir. Liman Von Sanders, resmî kayıtlara göre
90 bin kiilik ordudan sadece 12 bininin geri dönebildiini
yazmaktadır. Liman Von Sanders, s. 54-57; Sarıkamı cephesinde
Osmanlı ordusunun ilk taarruzu 22 Aralık 1914’de
gerçeklemitir. Bk. Ramazan Balcı, Tarihin Sarıkamı Duruması, Bilge
Matbaacılık,
stanbul(tarihsiz), s. 149.
18 Ermeni tehciri konusunda geni bilgi için bk. Talat Paa,
Hatıralarım ve Müdafaam, Kaynak Yayınları,
stanbul 2006.
19
1909-1918 Yılları arasında Türkiye'de görev yapmı bulunan
Avusturya-Macaristan
mparatorluu askerî ataesi General Joseph
Pamiankowiski, savatan sonra yazdıı hatıralarında “Enver,
Cemal ve Talat, batılılama konusunda Avrupa ile politik
münasebetlerde bulunmayıp sadece Almanların etkisi altında
kalarak körü körüne bu devletin zaferi kazanacaına inandılar.
yi
düünmeden Berlin Hükümetinin arzularına göre hareket ederek
neticede Türkiye'yi felakete sürüklediler.” notunu yazmıtır. Bk.
Joseph Pamiankowiski, Osmanlı mparatorlu
unun Çöküü 1914-1918 I. Dünya Savaı, çev. Kemal Turan,
stanbul, 1990, s.
32; Sina Akin,Türkiye’nin Yakın Tarihi-I-, Cumhuriyet
Gazetesi Yayını,
stanbul 1997, s. 111; Kannengiesser, s. 37.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
96
stanbul’u istilâ etmek için yalnızca donanmanın Çanakkale üzerine saldırmasının yeterli olacaı
kararlatırılan planın uygulaması için az bir zaman kalmıtı
20
.
“
u Boaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda ei?
En kesîf orduların yükleniyor dördü bei”
lk taarruz 19
ubat 1915’te top atılarıyla baladı ve 25
ubat’ta aynı manzara tekrarlandı. Fakat
asıl büyük sava Amiral De Robeck’in komutası altında öleden
önce saat 11.00’de altı zırhlı sava
gemisinin taarruzuyla baladı
21
. 18 Mart deniz zaferi Türk-Alman münasebetlerini de
etkiledi. Yenilmez
bilinen
ngiliz donanmasının, hep baarısızlıklar kaydeden Osmanlı tarafından malubiyete uratılması
Enver Paa'nın dahi Almanlara karı düüncelerini deitirmiti.
Kazanılan zaferle Almanların çıkarları
korunurken onların sadece bir miktar ödünç para ile birkaç
Alman subayı gönderdiklerini Enver Paa da
itiraf etmiti. Deniz savaının baarısızlıkla sonuçlanmasından
22
sonra
tilaf devletleri bir kara hareketi ile
kaybedilen moral ve prestiji yeniden kazanma planını
uygulamaya karar verdiler.
24 Mart günü Enver Paa Çanakkale’de tekiline karar verdii 5.
Ordu’nun komutanlıına Liman
Von Sanders’i tayin etti. Liman Paa, yeni görevi dolayısıyla
stanbul’dan Çanakkale’ye hareket ederken
1. Ordu kumandanlıını yine bir Alman olan Müir Von Der
Goltz’a devretti. Liman Von Sanders’in
yaverleri arasında Çanakkale ilgili hatıratı yayınlanmı olan
Süvari Yüzbaı Carl Mühlman da
bulunmaktaydı
23
.
Özetle Türk askerinin Çanakkale müstahkem mevkilerinden
verdii karılık sonucunda
tilâf
donanması birkaç zırhlısını ve pek çok askerini kaybedince
24
, yeniden taarruza geçerek güney kısımlardan
karaya asker çıkardılar. Bu durum çok çetin ve kanlı
muharebelere sahne oldu.
Sekiz buçuk ay sürecek olan ve iki taraftan 750.000 askerin
katıldıı Çanakkale muharebeleri ite
böylece balamı oldu. Liman Von Sanders’in 26 Mart’ta
Çanakkale cephesine intikalinden sonra,
ngilizler büyük çıkartmayı yapıncaya kadar Osmanlı ordusuna dört haftalık bir süre tanımı oldular.
Çanakkale Boazı’nın gerek Asya ve gerekse Avrupa yakalarında
birinci derecede çıkartma tehlikesine
maruz bölgeler, Boaz giriindeki sahil parçalarıydı.
Çanakkale Boazı’nın Avrupa yakasını tekil eden
dar Gelibolu Yarımadası derin Boazlar ve keskin yarlar ile
bölünmü sarp dalardan ibaretti. Osmanlı
ordusu üç tehlikeli bölgeye göre gruplandırılmıtı. Albay
Sodenstern komutasındaki 5. ve Albay Ali
Remzi (Alçıtepe) komutasındaki 7. Tümenler Saros ve Bolayır
bölgesine, Albay Halil Sami
komutasındaki 9. Tümen ile Yarbay Mustafa Kemal
komutasındaki 19. Tümen Gelibolu yarımadasının
Güney kesimine Eceabat (Maydos)’a
25
ve Albay Refet komutasındaki 11. ve Albay August Nikolai
komutasındaki 3. Tümen Anadolu yakasına yerletirilmilerdi
26
. Bu tümenler Tümgeneral Erich Paul
Weber’in komutasındaki 15. Kolordu’ya balıydı ve 25-27 Nisan
günlerinde Kumkale savalarına
katıldılar
27
.
25 Nisan sabahından itibaren dümanın çıkarması baladı.
Kabatepe’den Maydos (Eceabat)’a dar
bir geçitle ulaılabiliyordu.
ngilizlerin Anzak birlikleri Kabatepe’nin yaklaık bir mil kuzeyine çıkartma
yaptılar, ancak alacakaranlıkta sudaki iddetli akıntıyı fark
edemeden kuzeye doru sürüklenip, sabah
4.20’de karaya çıkabildiler. Burası Arıburnu idi. Yarım saat
sonra 4 bin, saat 7.30’da 8 bin, öleden sonra
saat 14.00’de 12 bin asker ve 2 dabataryasıyla çıkarmayı
tamamladılar. Onların karısında çok aır bir
durumla karılaan Yarbay Mustafa Kemal’in komutasındaki
Arıburnu kuvvetleri bulunmaktaydı. O gün
Mustafa Kemal
ngilizlere karı taarruza komuta etti. Olup bitenler hakkında gelen haberler belirsizdi ve
gecikmeli olarak ulaıyordu. Bununla birlikte Mustafa Kemal
tehlikeyi hissedip, ordu komutanının da
kendisiyle aynı fikirde olacaını düünerek, bir alayı ve bir
bataryayı kendi inisiyatifiyle Sarıbayır
istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de atın üzerinde
önceden hareket etmiti. Biraz sonra karıdan 9.
Tümen’in 27. Alayı’nın ileri karakol bataryası göründü ve
tekrar alıkonularak ileriye sevk edildi. Mermi
20 Kannengiesser, s. 67 vd.
21 Kannengiesser, s. 72.
22 Çanakkale deniz taarruzu için bk. Ahmet Halaçolu, “I.
Dünya Savaında Türk Donanması ve Çanakkale Deniz Operasyonları”,
TürkKültürü, XXVI/298,
ubat 1988, s. 3-19.
23 Liman Von Sanders, s. 77; Mühlman, s. 71; Kannengiesser,
s. 87.
24
Fehmi Nuza,“Sayın Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın 18 Mart 1915
Deniz Savaına Dair bir yazısı Hakkında” Türk Kültürü, XXV/290,
Haziran 1987, s. 47-54.
25 Mustafa Kemal’in bu göreve tayin edilmesi ile ilgili
rade-i Seniyye öyledir: Üçüncü Kolordu'da yeniden tekil olunan [19.]
Fırka Kumandanlıı'na Sofya Atasemiliteri Erkân-ı Harbiye
Kaymakamı Mustafa Kemal Bey memur edilmitir (20 Ocak 1915).
BOA,
. HB, 1333.Ra/3; Ayrıca bk. Osman Bircan,Belge ve Foto
raflarla Atatürk’ün Hayatı,
stanbul 1997, s. 32-40.
26 Liman Von Sanders, s. 79, 81.
27 Kannengiesser, s. 90.Uluslararası Sosyal Aratırmalar
Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
97
yamuru da giderek younlaıyordu. Türkler geni bir cephede
ileri atıldılar ve gruplar halinde ilerleyen
Anzakları geri püskürttüler. Mustafa Kemal bizzat bataryayı
mevziye soktu ve yava yava bütün
tümenini oraya getirdi. Ama Anzaklar da takviye aldılar.
Çıkarma bölgesi artık topçu atei altındaydı.
Büyük zayiata ramen, onu izleyen kademeler de karaya
çıktılar
28
. Kannengiesser daha sonra Mustafa
Kemal’in bu taarruzu kendisine “birdenbire askerleri baları
açık, silahsiz, heyecan ve tela içerisinde bir
iaretle nasıl yere yatırdıını” anlattıını ifade etmitır:
-Ne oldu?
-Geliyorlar, geliyorlar!
-Kim onlar?
-
ngilizler,
ngilizler!
Subaya sordum: Mermi yok mu?
-Var ama kıt.
Bu önemli noktayı mutlaka elde tutmak için, bir alayın marla
Kocaçimen Tepesi’ne gelmesini
emretti ve tümenin geri kalan kısmını da Kabatepe-Arıburnu
istikametine yerletirdi. Bu aır
karılamada Yarbay Mehmet
efik komutasındaki 27. Piyade alayının yardımı takdire ayan
görülmütür. Zira baarı elde edilmi, Kabatepe tekrar ele
geçirilmi ve Anzaklar Arıburnu’nun son
kayalık yerinde durdurulmulardır. Akam olduunda
ngilizlerin kritik bir durumda oldukları
görülüyordu.
ngiliz birlikleri tekrar gemilerine dönmekteydi. Arıburnu’nu kurtaran 19. Tümen aslında
hiçbir ekilde kıyı koruması için görevlendirilmemi olup,
Eceabat’ta ihtiyat kuvveti olarak
bulundurulmaktaydı. Burada Yarbay Mustafa Kemal doru bir
karar vermi ve baarısı bütün komutanlar
tarafından kanıksanmıtır
29
. Bu gerçekten de küçümsenmeyecek bir baarıydı ve eer burası
ngilizAnzak birliklerinin eline geçseydi Türk savunma sistemi çökecek ve daha savaın baında
tilaf Devletleri
lehine sonuç belli olacaktı. 25 Nisan çıkarmasında yaadıı
baarısızlıktan dolayı
tilaf Devletleri büyük
bir hayal kırıklıı yaadılar, ancak tekrar Gelibolu
harekatına devam kararı aldılar. Fakat, bu harekat için
Fransa her eyden önce Almanya karısında Avrupa’daki kendi
topraklarını savunma kaygısına dütüü
için
ngiltere’ye destek veremeyeceini açıkladı. Bu durumda ikinci Gelibolu çıkarması yalnız
ngiliz
çıkarması olacaktı. Bu nedenle
ngiltere Mayıs 1915’de General Hamilton’un komutasındaki kara
ordusunu güçlendirme kararı aldı ve harekat için 5 Tümen
yani 70.000 kii tahsis etti
30
.
Bu durumda Arıburnu-Anafartalar mavziinde bulunan 19.
Tümen’in de destee ihtiyacı vardı.
Belki de bir taaruzla buradaki sarp kayalara sıkııp kalan
Anzak kuvvetleri yerlerinden sökülüp, denize
dökülebilecekti. Bu düünce üzerine Liman Von Sanders, 5., 7.
ve 11. Tümenlerin Eceabat’a intikallerini
emretti
31
. 10 Mayıs’ta gayet iyi yetitirilmi 2. Tümen
stanbul’dan gelince Liman Von Sanders bu
kuvveti Arıburnu’nun gerisine sevk etti. Niyeti bu tümenle
dümanı hiç deilse bu sahilden
uzaklatırmaktı
32
. 9 Mayıs’a kadar devam eden Arıburnu’ndaki kara savaları
ngilizlere 683 subay ve
16.000 askere, Fransızlara ise 11 Mayıs’a kadar 246 subay ve
12.632 askere mal olmutur.
ki üç hafta
içinde kayıpları 29.561 idi
33
. Osmanlı belgelerinden anlaıldıına göre Arıburnu’ndaki
çarpımalar 15
Mayıs’a kadar sürmütür
34
. 18-19 Mayıs’taki Türk taarruzu sonucunda 2. Tümen’in
kayıpları ise 9 bin ölü
ve yaralıyı bulmutu.
ki tarafın da aır kayıplar vermesi üzerine
ngiliz generali ölülerin gömülebilmesi
için geçici bir atekes teklif etti. 23 Mayıs’ta anlamaya
varıldı ve Çanakkale muharebelerinde biricik
fasıla böylece meydana geldi
35
.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!”
28 Mühlman, s. 89; Kannengiesser, s. 103.
29 Kannengiesser, s. 103-105; Liman Von Sanders, s. 85, 88;
Mühlman, s. 84; Kar. Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa
Kemal, Hzl. Ulu
demir, Ankara 1990, s. 22; BOA, HR. SYS, 2323/1. Osmanlı belgelerinde 30 Nisan’a kadar bu cephedeki
dümanın denize döküldüü kaydedilmektedir; Fahrettin
Altay,“Çanakkale Savaı’nın ilk Günlerinde Mustafa Kemal (Atatürk)”,
Belleten, XX/80, 1956, s. 605-607.
30 E. Ziya Karal, OsmanlıTarihi,IX, TTK, Ankara 1999, s.
466.
31 Kannengiesser, s. 108.
32 Liman Von Sanders, s. 98.
33Kannengiesser, s. 116 vd.; Osmanlı belgelerinde 29 Nisan’a
kadar dümanın kayıplarının 10.000’i bulduu kayıtlıdır. BOA, HR.
SYS, 2323/1.
34 BOA, HR. MA, 1155/72.
35 Liman Von Sanders, s. 98; A. Rıza Özkul, “Kaymakam
Mustafa Kemal ve Arıburnu”, Belleten, XX/80, 1956, s. 659-699.Uluslararası
Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
98
Bu arada Albay Hans Kannengiesser,
stanbul’da Harbiye Nazırlıı’nda görevli iken Liman Von
Sanders’in Enver Paa’dan isteiyle Çanakkale’ye gönderilmi ve
30 Nisan’da cepheye intikal etmitir
36
.
Kannengiesser Yarbay Mustafa Kemal’le cephede ilk
karılamalarını ve üzerinde bıraktıı intibayı öyle
anlatıyor: “Yarbay Mustafa Kemal Bey’in adına atfen adı
konulan Kemalyeri’ne doru dik bayıra
tırmandım ve orada sürpriz bir durumla karılatım. Ben ona 5.
Tümen komutanı olarak kendimi takdim
edeceim ve bu konuda görülerimi de bildireceim sırada, bana
ait birlikleri de kendi zerine aldıını
bildirdi. “Bu konu kapanmıtır, 5. Tümen ile 19. Tümen
tamamen karımıtır ve ben yarın büyük bir
taarruza hazırlandım” dedi. Onun bana izah ettiine göre u
anda hiçbir deiiklik mümkün deildi. Bu
artlar altında o tüm cephenin komutanlıını sürdürecekti ve
ben de mümkün olan en uygun anda
birliklerimi üzerime almalıydım.
Yarbay Mustafa Kemal Bey, imdi Türkiye’nin cumhurbakanı
olarak tüm dünyada tanınmaktadır.
Ben o gün zaten ondan çok etkilenmitim. Açık fikirli, güçlü
ve ne istediini bilen sakin bir adamdı. O
dıarıdan herhangi bir koruma olmaksızın veya görüleri için
tasvip, izin ve icazet almaksızın bulunduu
yeri uyandırıyor ve diriltiyordu. Dolayısıyla az da konuur
ve sevimsiz de olmadan geriye çekilerek
kendisini muhafaza eder ve beklerdi. Vücut yapısı bana çok
mukavim görünmüyordu, fakat hırçındı.
Sırım gibi sert ve yedi canlı enerjisiyle kuvvetlendirilmi
vücudu, birliklerinde apaçık görünmekteydi.”
37
.
Kannengiesser bundan sonra 2 Mayıs taarruzunu anlatıyor.
Anzakların yalnız 800-1200 metre
küçük bir mesafeden denize doru geri çekilmelerini salamak
için Arıburnu kuvvetleri komutanı Yarbay
Mustafa Kemal tüm birliklere taarruz emrini verdi. Bir çok
yerde Türklerin dik bayırlardan tepelere doru
tırmandıkları görüldü. Saat 08.30’da SaKanat’ın dümanı
püskürttüü bildirildi. Saat 10.45’te kapana
kısılan
ngiliz Mareali Birdwood telsizle, filonun yardıma gelmesi ve Türk tepelerine doru ate yapması
çarısında bulunarak yardım istedi. Aynı zamanda Yarbay
Mustafa Kemal de taarruz emrini verdi. Saat
11.45’ta alınan habere göre
ngiliz filosu cevap verdi: “Hızla Kabatepe’ye geliyoruz”. Yarbay Mustafa
Kemal taarruz sırasında devamlı hareket halindeydi. Saat
16.30’da SaKanat’ta harekete geçti, ancak
yapılan tüm çabalar ve zahmetler boa gitti ve hiçbir sonuç
alınamadı.
ngilizlerin anormal bir ate
üstünlüü ve gemilerin de ate destei ile Türk taarruzları
önlendi ve baarısızlıkla sonuçlandı. Burada
taburların büyük bir kısmının altı günden beri savata olduu
mevcutlarının da sadece yarısının
bulunduu ve subaylarında da büyük bir eksik olduu dikkat
çekmekteydi
38
.
17 Mayıs 1915 tarihine kadar Grup komutanlıını Mustafa Kemal
yapmıtır. Ancak, bu tarihten
sonra Liman Paa’nın emriyle 5. Ordu dört grup olarak
düzenlendi. Arıburnu grubunun içinde bulunduu
Kuzey Grubu komutanlıına Esat Paa atandıından O, kendi 19.
Tümeninin baına geçmitir
39
. Bu arada
1 Haziran 1915’te Albaylıa yükseltilen Miralay Mustafa
Kemal, Harbiye Nezareti’nin emriyle 25
Temmuz 1915’te 15. Kolordu Kumandanlıı’na tayin edilmitir
40
.
Türk taarruzlarının durmasından sonra
ngilizler Kirte, Kerevizdere ve Zıındere’ye
yüklendiyseler de Türk mukavemeti sayesinde geri
püskürtüldüler. Ancak bu mevzilerde bir hayli ehit
verilmitir.
Anafartalar’da Söz Kılınçtan Keskindir:
“Top tüfekten daha sık, gülle yaan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!”
“Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı gösündeki kat kat îman?”
Tarihte Çanakkale Savaları’nın ei benzeri sanıldıı kadar çok
deildir. Ben ahsen aradım hiç
bulamadım. Çanakkale Savaları hayran olunacak boyutlardadır.
Bu savaın emsalsizlii kanımca
yalnızca geçmi tarihe özgü de kalmayacaktır. Bu tür bir
savunma savaının var olması için bir millette
yalnızca askerlik kültürünün yüksek dereceye varması
yetmiyor, aynı zamanda bu milletin devlet
idareciyle ve kumandanlarla bütünlemi olmaları gerekiyor.
Türk milletinin askerlik kültürü, bu tür
savalarla hemen tarihsel hafızada kayda geçirilmi ve onları
bize anımsatacak tutanaklara
dönütürülmütür.
36 Kannengiesser, s. 119.
37 Kannengiesser, s. 123 vd.
38 Kannengiesser, s. 125.
39
lhan Akit-Hayati Tezel, Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915, ZiraatBankası Kültür Yayınları,
stanbul 1982, s. 125.
40 BOA,
. HB, 1333. N/43; O. Bircan, s. 37.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
99
Temmuz’un ortasında
ngiliz ordu komutanı planlı saldırılarının ikici safhasının da akamete
uradıını kabul etmek zorunda kalmıtı. Osmanlı ordu
komutanının da gelecee bakıı ciddiyet arz
ediyordu. Kukusuz
ngilizlerin bütün büyük saldırılarının püskürtülmü olması ve her iki cephenin de
sarsılmaz olarak kalması sevindiriciydi, ama savunma bir kan
deryasına mal olmutu. Dünya savaının
bütün büyük savunmalarında olduu üzere, burada da
birliklerin tüketilmesi muazzam olmutu. Osmanlı
Devleti’nin seçkin askerlerinden oluan 14 tümen,
Çanakkale’de muharebeye sokulmak zorunda
kalınmıtı. Bu tümenler muharebe günlerinde mevcutlarının
yarısını ve stoklarının da çounu kaybettiler.
Temmuz ortasına kadar 5. Ordu’nun zayiat listesi 60 bin
kiiyle ürkütücü bir seviyeye ulamıtır
41
.
Albay Kannengiesser 12 Haziran’da 9. Tümen komutanlıına
atanmı ve 6 Austos’tan itibaren
düman tarafında bir hareketlilik görülmesi üzerine
birliklerini Kocaçimentepe-Conkbayırı mevzilerine
yerletirmitir. Bu sırada Kuzey Grubu Cephe Komutanı Esat
Paa, Anafartalar Bölge Komutanı da
Yarbay Willmer’dir. Suvla koyunda 10 nakliye ve 6 sava
gemisi ile 7 hastane gemisi görülmektedir.
Düman sahilin önünde karınca gibi kaynamakta olup, ilk
hedefi Conkbayırı hattını ele geçirmektir.
Sahile yıılan 37 bin askerden 16 bini iki kol halinde kuzeye
doru yürüyüe geçirildi. Sol kolu oluturan
4. Anzak Tugayı Aıldere’den, sakafileyi oluturan 29. Hint
Tugayı da Çaylakdere’den hareketle
Conkbayırı’na doru harekete geçirildi. Bu tepelerin gün
ıımadan ele geçirilmesi hedeflenmekteydi. O
sabah saat 8.00 civarında 9. Tümen komutanı Albay
Kannengiesser, tepeye tırmanmakta iken gösünden
bir kurunla yaranıp, cepheyi terk etmek zorunda kaldı
42
. Düman 7 Austos’ta öleden önce saat 9.00’a
doru Kocaçimen-Conkbayırı hattına genel bir taarruza
kalkıtı. Fakat 9. Tümen tarafından geri
püskürtüldü
43
. Mühlman buradaki savaları öyle tasvir ediyor: “Saatler
yava yava geçmekteydi.
Sonunda 7 Austos sabahı geldi. Yer ve gök yeniden düman
topçu atılarıyla sarsılıyordu. Sabahın erken
saatlerinde kuzey grubunun sakanadında savaan 19. Tümen
Kumandanı Mustafa Kemal, düman
kollarının Sarıbayır’a tırmanmakta olduu haberini aldı. Çok
ender olarak ortaya ıkan güç bir durum!
Çeitli mevkilerde saldırıya geçen, karısındaki dümanla
yerinde çivilenip kalmı olan Mustafa Kemal’in
sadece 1.5 taburu vardı. Bu taburlar tümenin kuzeyinde
bulunan daçizgisini igal etme emrini derhal
aldılar. Türkler koar adımlarla daın tepesine doru
giderlerken, karı bayırda
ngilizler de daa
tırmanmaktaydılar. Türkler oraya tam zamanında vardılar,
keskin niancıların ateiyle, nefret ettikleri
dümanı geri çekilmeye mecbur bıraktılar.”
44
.
Anafartalar muharebelerinde meydana gelen ilk buhran buydu.
Eer düman Kocaçimentepe’yi
elinde tutmu olsaydı bütün Arıburnu cephesinin geriye
çekilmesi gerekecekti. Çünkü bu yükseklik
çizgisi Kuzey’de Anafartalar derelerine hakim olduu gibi
Güney’de de Çanakkale Boazı’na kadar olan
alandaki topçu mevzilerine hakimdi. Buradan bütün bölge
tabak gibi görünüyordu
45
.
Bu savunmayı salt bir dü olmaktan çıkarıp, ona gerçeklik
salayan öe, savaın öngördüü
zorunlulukla, özgürlüe gidi arasındaki gerilimdir. Buna göre
insanlar barı ve özgürlük durumlarını,
yaamlarını sürdürebilmek gayesiyle savaarak
gerçekletireceklerdir. Gerçekten de Çanakkale’de insan,
savaın zorlayıcı gücünün insanlıı yeni dünya düzenine doru
zorunlu itiini fark ediyor.
Liman Von Sanders, 7 Austos gece saat 22.00’de kurulan
Anafartalar Grup Kumandanlıı’na,
16. Kolordu Kumandanı Albay Feyzi Bey
46
’i atamısa da harekat-strateji anlamazlıı dolayısıyla ertesi
gün onu görevden almı ve yerine bu göreve talip olan ve
yarbaylıktan albaylıa terfi etmi olan Mustafa
Kemal tayin etmitir. Albay Mustafa Kemal, 19. Tümen
komutanlıına vekil olarak
efik Beyi
bıraktıktan sonra Anafartalar Grup Kumandanlıını üzerine
aldı
47
. 10 Austos’ta yeniden taarruza geçen
41 Mühlman, s. 125.
42 Kannengiesser, s. 207; Liman Von Sanders (s. 107),
Kannengiesser’in o sırada yarbay olduunu yazıyor.
43 Kannengiesser, s. 211; Suvla çıkarması
ngilizlerin tarihine en kanlı savalardan biri olarak geçmitir. Bu bozgundan sonra
general Hamilton Fransızlardan bir daha yardım
isteyememitir.
ngilizlerin raporuna göre Gelibolu çıkarmasında 325.000
ngiliz ve
Fransız askeri ölmütü (Bunlar içerisine yaralananlar ve
kaybolanlar dahil deil.). Gelibolu çıkarmasında ölen
ngiliz askerleri
250.000 civarındaydı. Bu askerlerin yarıya yakını Suvla
çıkarmasında ölmütü. X. Torau-Bayle, “La Campagne des Dardanelles”,
Les Archive de la Guerre 1919-1924, Paris Mars 1919, 1/1, p.
713-714.
44 Mühlman, s. 131.
45 Liman Von Sanders, s. 107.
46 Albay Feyzi Bey, bundan çok geçmeden 20 Ocak 195’te
Harbiye Nezaretinin emriyle emekliye sevk olunmutur. BOA,
. HB,
1333. L/32.
47 Kannengiesser, s. 219; Albay Mustafa Kemal bu konuda
unları yazmıtır; “ Hareketimden önce 19. Tümene aaıdaki veda
emrini yayınladım. Anafartalar Grubu Komutanlıı’nı üzerime
almak üzere imdi hareket ediyorum. 27. Alay Komutanı
efik Bey
Tümen Komutanlık vekaletine atanmıtır. Bugüne kadar bana
çaba ve vefakarlıınızla kazandırdıınız baarıları, üzerime yeni
aldıım görevde de bana olan sevgi ve güvenle
bütünleyeceinize büyük bir inanç taıyor ve sizinle veda ediyorum.”. Bk. C.
Akçakayalıolu, Atatürk; Komutan, nkılapçı ve Devlet Adamı
Yönleriyle, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1988, s. 52; U.
demir, “Atatürk’ün Anafartalar Gurubu Komutanlıından
stifasına Dair BazıBelgeler, Belleten, XXXII/128, 1968, s. 473-478.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
100
ngilizler Yusufçuktepe ile
smailtepe’yi ele geçirdirler. Anafartalar Grup Kumandanı Albay Mustafa
Kemal, o gün sakanat zerine aır bir yük koydu.
Kocaçimentepe’deki hakim dayerlerinde açık bir
meydan oluturmak istiyordu. Yüksek yerin dar bir kısmı
sürekli
ngilizlerin elinde bulunduu için onlara
karı, 1.000 silahlıyı orada konaklatmak için de müstahkem ve
düz bir alan gerekmekteydi.
iddetli top
atılarıyla dövülen bu yüksek yerin dar kısmı sabah
saatlerinden itibaren
ngilizler tarafından ele
geçirilmiti. Mustafa Kemal, Albay Ali Rıza komutasındaki 8.
Tümen’i Anadolu yakasından getirterek
taarruz için buraya yerletirdi ve kendisi de bizzat silaha
sarıldı. Ancak gösüne isabet eden bir arapnel
parçası cep saatini parçaladı ve fakat Conkbayırı’nın
dümandan temizlenmesi de baarıldı. Ancak
ahintepe’yi almak mümkün olmadı. Sonuç memnuniyet vericiydi. Zira, 2
ngiliz alayı imha edilmiti.
Türkler tepe kenarları üzerinden inerek vadideki dümana
saldırdıklarında aynı akıbet Türkleri de tehdit
etmekteydi. Gerek denizden ve gerekse karadan yapılan top
atıları altında tepeler zaman zaman el
deitirerek muharebe devam edecektir
48
.
Anafartalar buhranının bu ikinci safhası da böylece
atlatılmı oldu. Anafartalar’da dümanın
ilerlemesi ancak son anda durdurulabildi. 15 Austos günü
öleden önce Kocaçimen tepesine ve
bitiiindeki Conkbayırı’na bizzat Mustafa Kemal’in tertip ve
idare ettii taarruz ile düman piyadesi bu
tepelerin Kuzey yamaçlarına doru hayli geri sürüldü. Bu
taarruza Güney Grubu’nun ihtiyatları da katıldı.
Bu taarruz sonunda duruma hakim olan bu tepelerin Türklerin
elinde kalması kesin olarak salandı
49
.
16 Austos akamına gelindiinde düman yüksek dasıralarının
ortalarına kadar geri
püskürtüldü ve böylece Anafartalar’da son üçüncü kritik
taarruz da baarıyla defedildi. Miralay Mustafa
Kemal Paa ise 17 Austos’ta 15. Kolordu kumandanlıından 16.
Kolordu Kumandanlıına tayin
edilmitir
50
. 15 ve 16 Austos’ta
ngilizler Kireçtepe’yi ele geçirebilselerdi, bütün 5. Ordu’yu kuatmı
olacaklardı. Bu kuatma sonunda kesin sonucu da kendi
lehlerine olarak salamaları mümkün olabilirdi.
Çünkü Kireçtepe sırtları Kuzey’den geni Anafartalar ovasına
hakimdi. Kireçtepe’nin Dou yamaçları da
o durumdaydı ki, buradan Akba’a uzayan bütün vadi boyunca,
Yarımadayı ikiye bölen bir saldırı
yapılabilirdi.
Bu hareketler sonunda ortaya çıkan durum uydu:
ngiliz kuvvetleri sahilden içerilere doru
nüfuz edememi ve bütün hakim tepeler Türklerin elinde
kalmıtı. Arıburnu cephesi ile Güney Grubu’nu
geri çekilmek zorunda bırakabilecek veya arkalarını
kuatabilecek yarma harekatı boa çıkarılmı ve
üstelik Arıburnu Cephesi Kuzey’e doru biraz daha uzamıtı.
ngilizlerin her bakımdan kuvvet
üstünlüüne sahip oldukları söz götürmez bir gerçekti.
ngilizler nereye çıkacaklarını bilip ona göre
hazırlık yaparken Türkler,
ngilizlerin planlarını uygulamaya geçilmezden önce bilmediklerinden ancak
ngilizler çıktıktan sonra harekete geçebiliyorlardı.
ngilizler ayrıca toplar sayesinde iddetlim
bombardımanlar yapabiliyorlardı. Türklerde ise aır menzilli
toplar yoktu. Elde az sayıda bulunanların ise
gereken yerlere sevk edilmeleri uzun zamana ihtiyaç
gösteriyordu
51
.
Bu nedenle yapılan muharebeler sonunda 22-26 Austos’ta deniz
yoluyla
stanbul’a götürülen
yaralı sayısı 26 bindi. Fakat
ngilizler de aynı tarihte 45 bin asker kaybetmilerdi. 21 Austos
kinci
Anafartalar Savaı
ngilizlerin son ve büyük taarruzu idi ve bundan sonra bütün cephelerde EylülAralık’ta birçok hatlarda Cephe Mevzi Sistemi denilen savalar aralıklı olarak devam etmitir
52
.
Talihin ve Tarihin Dönüm Noktası
“Dramın Son Perdesi”
ngiliz basını çok kızgındı. Özellikle
ngiliz Bahriye Nazırı Churchill’in Çanakkale Savaları’nda
mutlu sona yaklaıldıını ifade eden bir konumasına ramen
Daily News Gazetesi 24 Austos’ta sızlanıp
yakınmaktaydı: “Çanakkale’den hiçbir güvenli haber gelmiyor,
aksine devamlı asker kayıplarının arttıı
bilgileri alınıyor”.
Mevzi savalarının yorucu tekdüzelii içinde haftalar ve aylar
geçti. Fakat, Anafartalar Savaı
Osmanlı tarihinde bir kıvanç sayfası olarak kalacaktır
53
. Anafartalar çıkarması etraflı ekilde planlanmı
48 Kannengiesser, s. 223; Mühlman, s. 133.
49 Liman Von Sanders, s. 109 vd.
50 BOA,
. HB, 1333. L/19.
51 Liman Von Sanders, s. 111.
52 Kannengiesser, s. 227; Liman Von Sanders, s. 114;
Mühlman, s. 138.
53 Kannengiesser, s. 228; Liman Von Sanders, s. 101;
Mühlman, s. 145.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
101
bir tertipti. Maksat Çanakkale Boazı’nı karadan müttefiklere
açmak, öte yandan ise 5. Ordu’nun arkası
ile balantısını kesmekti.
ngilizler ayet Anafartalar’da taktik bakımdan istediklerini elde etmi olsalardı
Boaz’daki Türk bataryaları bir süre sonra susmak zorunda
kalacaklardı. Bir defa toplar aradan çıkınca,
denizdeki mayınları toplamak da zor olmayacaktı. O zaman
ngilizlerin kara ve deniz kuvvetleri birlikte
büyük bir zafer kazanıp, Çanakkale Boazı’nı geçer ve ve
stanbul’da muzafferane bir yürüyü
yapabilirdi. Türk-Bulgar Savaı’nda
stanbul’u kurtaran Çatalca hattı, iki yandan dümanın gemi
atılarına maruz kalacaı için pek önemsiz bir hale düerdi.
ngiliz ve Fransızların bu ilerlemesine Ruslar
da mutlaka yardım eder ve onlar da bir çıkarma yapardı.
Nitekim Atina ve Bükre üzerinden gelen pek
çok haber, bu günlerde Rus gemilerinin ve birliklerinin
Odessa limanında toplandıını bildiriyordu.
Böylece Rusya ile Batı devletleri arasında güvenli bir
balantı salanmı ve Türkiye, müttefiklerden
koparılmı olacaktı. Bu artlar altında Bulgaristan’ın
tarafsızlıktan ayrılması ve müttefiklerle ibirlii
yapması imkanı da kalmamı olacaktı. Sekiz buçuk ay süren
Çanakkale Savaları’nın ortalarına rastlayan
Anafartalar çıkarması ite bu sebeplerle bu muharebelerin
askeri ve siyasi bakımdan zirve noktasını tekil
etmitir
54
.
Eylül’ün sonunda dünyanın gözleri Balkanlara çevrilmiti.
Bulgaristan’ın seferberlik ilanı,
Alman ve Avusturya-Macaristan birliklerinin Tuna boyunca
yıınak yapması, uzun zamandır özlemle
beklenen Sırbistan’a karı harekatın sonunda balatılacaı
ümidini uyandırıyordu. Mackensen’in zafer
alayı ve Bulgaristan’ın hattı hareketi ile Sırp direncinin
yakında kırılacaı ve Çanakkale için belirlenen
Alman topçu ve cephane nakliyatı yolunun kısa bir süre sonra
açılacaı mantıksal sonucunu douruyordu.
Aylardan beri beklenen eyin imdi artık gerçekleecei umudu
domutu
55
.
Bulgaristan Eylül 1915’de mihver devletler safına geçince
stanbul-Almanya yolunun açılması
dolayısıyla Çanakkale cephesinde Alman askeri malzemesinden
ve özellikle de topçu cephanesinden
yararlanmak imkanları dodu. Ancak bu yardım yolunun
Sırbistan kısmının Almanya tarafından açılması
sonunda ve Kasım ayında gerçekleebildi. Yine Kasım ayının
balarında alınan istihbarata göre,
ngilizlerin Gelibolu Yarımadası’na yeni bir taarruza kalkıacakları bildiriliyordu. Dier taraftan uzun
süredir beklenen müttefik yardımı 15 Kasım’da Çanakkale’ye
ulatı. Bunlar 24’lük motorlu Avusturya
bataryası ile 15’lik obüs bataryası idiler ve Anafartalar’a
yerletirildiler. Cephede bulunan Alman er ve
erbalarının sayısı ise en fazla 500’e çıkmıtı. Fakat sonradan
açıklandı ki
ngilizler cepheyi iyice tetkik
ettikten sonra Kasım’dan itibaren Anafartalar’dan çekilmeye
karar vermilerdir. Zira düman bütün
cephelerde çok az ilerleyebilmi ve bu dahi kendilerine pek
pahalıya mal olmutu. Bütün stratejik hakim
noktalar hala Türklerin elindeydi.
u halde düman tarafından verilebilecek en uygun karar bu saldırıdan
vazgeçmekti. Nihayet 19-20 Aralık gecesi düman kalın bir sis
altında Arıburnu ve Anafartalar
cephesinden çekildi
56
. Seddülbahir’in 8-9 Ocak gecesinde tahliyesi ile de dramın
son perdesi kapanmı
oldu
57
.
Sonuç
Dalarda tek tek ateler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ııltılı, öyle ferahtılar ki
ayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
Evrensel tarih, ulusların ikincil önemde oldukları bir
ardaıklık içinde hareket eder. Ulusların
tarihi, insanlıın ortak kaderine etki ve katkılarının zaman
ve ölçüsüne göre, daha yüksek bir ardardalık
dizisine ilikin ve balı olarak önem kazanıp anlatılır.
ngiltere’de bu savalar hakkında kalın ciltler
halinde aratırmalar yapılmıtır. Bütün ciddi tarihçilerin
ilgi duydukları ve kavradıkları biçimde
Çanakkale Savaları evrensel boyutu olan bir tarih kesitidir.
Anlatmak istediimiz ey bakımından
Çanakkale Savaları, öyle çarpıcı örnekler sunmaktadır ki,
ısırganı avuçlamaktan çekinmek, korkaklık
olur. Söz konusu tarihe gelinceye kadar son 300 yıl
içerisinde
ngiliz sömürgecilii tarihte büyük bir yer
tutmaktadır, fakat bunu evrensel tarihin merkezi ve
yayılmacılıı da onun çevresi saymak kötü bir bakı
çarpıklııdır. Öncelikle evrensel deiim açısından bu
savaların bir balangıç noktası olarak ele alınması
54 Liman Von Sanders, s. 113.
55 Mühlman, s. 148.
56 Liman Von Sanders, s. 122 vd.; Mühlman, s. 149.
57 Mühlman, s. 149.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
102
bir sav olarak ele alınabilir.
imdi söz konusu deimeyi onunla ilgili olanların açısından deil, onun
dıında duran bir tarihçi olarak ele almak gereklidir.
Tarafsız bakı açısıyla bunun tarihsel bir ilerleme
olup olmadıına karar verebilecek durumda deiliz, ancak bir
deiim olduunda hemfikiriz. Ancak,
deimenin koul ve sonuçlarını hesaba katmalıdır. Kısaca iki
bütün olarak alınan iki farklı yeni dünya
düzeninin birbirlerini yargılama sürecine girmi olmaları bir
sonuçtur.
kisinin de yargılanması için her
yeni dünya düzeninin tarihsel süreç nesnesi olarak yaanması
gerekmitir. Dolayısıyla Çanakkale
Savaları’na nitelikli bir evrensel deer kazandıran ey, yeni
dünya düzenine uzak kalmaması ve onu
kendinde canlandırmasıdır. Dier bir durum genellikle
hükümdarlardan, devlet adamlarından,
milletlerden tarih tecrübesinden ders almaları istenir. Ama
tecrübi tarihin bize örettii udur ki, milletler
ve hükümetler hiçbir zaman tarihten alınabilecek derslere
göre hareket etmemilerdir. Her millet veya
devlet, her tarihsel dönemde öyle kendine özgün koullar
içinde olmu, öyle bireysel bir davranı durumu
göstermek zorunda kalmılardır ki, ancak o duruma göre karar
verilebilir. Olayların younluu içerisinde
genel bir prensip olarak, olayların tecrübesini hatırlamak
yetmez. Çünkü geçmiin giderek solmakta olan
bir kesiti, hal-i hazırın iddetli fırtınaları içerisinde
güçlü kalamaz. Baımsız yaanan hal-i hazır, geçmie
karı koyabilir ama geçmi imdiye karı koyamaz. Tarihi
oluturan tecrübeler, onun kazanımlarından
oldukça farklıdır. Ayrıca hiçbir imdiki vaziyet, geçmiin
koullarıyla aynı deildir.
KAYNAKÇA
AKÇAKAYALIOLU C., Atatürk; Komutan, nkılapçı ve Devlet Adamı
Yönleriyle, GenelkurmayBasımevi, Ankara 1988.
AK
N S.,Türkiye’nin YakınTarihi-I-,Cumhuriyet Gazetesi Yayını,
stanbul 1997.
AK
T-
.-TEZEL H., Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915, ZiraatBankası Kültür Yayınları,
stanbul 1982.
ALTAY F., “Çanakkale Savaı’nın ilk Günlerinde Mustafa
Kemal(Atatürk)”, Belleten, XX/80, 1956.
Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa Kemal, Hzl. Ulu
demir, Ankara 1990.
BALCIR.,Tarihin Sarıkamı Duruması,Bilge Matbaacılık,
stanbul(tarihsiz).
BAYUR Y. H.,Türk nkılâbıTarihi,II/3, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1983.
B
RCAN O.,Belge ve Foto
raflarla Atatürk’ün Hayatı,
stanbul 1997.
BOA, HR. MA, 1155/72.
BOA, HR. SYS, 2323/1.
BOA, HR. SYS, 2323/1.
BOA,
. HB, 1333. L/32.
BOA,
. HB, 1333. N/43.
BOA,
. HB, 1333.Ra/3.
HALAÇOLU A., “I. Dünya Savaında Türk Donanması ve Çanakkale
Deniz Operasyonları”, Türk Kültürü, XXVI/298,
ubat
1988.
DEM
R U., “Atatürk’ün Anafartalar Gurubu Komutanlıından
stifasına Dair BazıBelgeler, Belleten, XXXII/128, 1968.
KANNENG
ESSER, H., Çanakkale’deTürklerleBeraber, (çev. Mehmet Serez), Tima Yayınları,
stanbul 2009.
KARAL E. Z., OsmanlıTarihi,IX, TTK, Ankara 1999.
LIMAN VON SANDERS, Türkiye’de 5 Yıl, çev. M.
evki Yazman, Burçak Yayınevi,
stanbul 1968.
MÜHLMAN C., Çanakkale SavaıBir Alman Subayının Anıları, Tima
Yayınları,
stanbul 2006.
NUZA F., “Sayın Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın 18 Mart 1915 Deniz
Savaına Dair bir yazısı Hakkında” Türk Kültürü, XXV/290,
Haziran 1987.
ORTAYLI
., Osmanlı mparatorlu
u’nda Alman Nüfuzu, Kaynak Yayıncılık,
stanbul 1983.
ÖZGÜLDÜR Y., “Yüzbaı Helmut Von Moltke'den Müir Liman Von
Sanders'e Osmanlı Ordusunda Alman Askeri Heyetleri”,
OTAM, 1993, S 4.
ÖZKUL A.R., “Kaymakam Mustafa Kemal ve Arıburnu”, Belleten,
XX/80, 1956.
PAMIANKOWISKI J., Osmanlı mparatorlu
unun Çöküü 1914-1918 I. Dünya Savaı,(çev. Kemal Turan),
stanbul 1990.
TALAT PA
A, Hatıralarım ve Müdafaam, Kaynak Yayınları,
stanbul 2006.
TÜRKGELD
A. F., Görüp ittiklerim, Ankara 1987.
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.