30 Ekim 2013 Çarşamba

ALMAN SUBAYLARIN HATIRALARINDA ÇANAKKALEDE MUSTAFA KEMAL OLAĞANÜSTÜ BİR KİŞİLİKTİ

ÇANAKKALE DE BERABER GÖREV ALAN ALMAN SUBAYLARININ HATIRALARINA GÖRE ÇANAKKALE’DE MUSTAFA KEMAL OLAĞAN ÜSTÜ BİR KİŞİLİKTİ
According to German Officer’s Memoirs Mustafa Kemal in Gallipoli
Ergin AYAN
NOT: Biraz uzun ama bilgilenmek için Okumaya değer bir yazı okumanızı tavsiye ederim ,yazı  Almancadan Türkçeye çeviri olduğu için  ğ,ş,i, gibi Almancada olmayan harfler yoktur yerine düz okunacaktır .İYİKİ MUSTAFA KEMAL DURUMUN FARKINA VARMIŞ YOKSA HEPİMİZ YA YUNAN YA İNGİLİZ OLACAKTIK.
Özet
Bu çalışmada Çanakkale Savaşları, bu savaşlarda bizzat bulunmuş olan Alman subaylarının
hatıralarında yer alan bilgilere göre ele alınmıştır. Çanakkale Savaşları’nın ekonomik, askeri, siyasal ve kültürel  sebepleri de Alman subaylarının görüşleri açısından değerlendirilmiştir. Bu savaşlarda Çanakkale ordularının  başkomutanlıını  Alman Mareşal Liman Von Sanders yapmaktadır. Çalışmada hususen Arıburnu ve Anafartalar  savunmalarına komuta eden Mustafa Kemal’in faaliyetleri, Alman subaylarının ağzından anlatılmıştır. Mustafa Kemal’le bizzat görüşmüş ve birlikte görev yapmış olan Alman subaylarının, onun üstün komutanlık özellikleri hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. O, bu özellikleri dolayısıyla henüz yeni albay olmuşken, Liman Von Sanders tarafından kolordu komutanlığına atamıştır.
GİRİŞ
Çanakkale Savaşları ile ilgili hazırladğımız bu çalışma modern çağın başlangıcının tarih tasarımıdır. Tarihin bu kesitinin tasarımını açıklayabilmek için önce Osmanlı-Alman askeri münasebetlerine  ışık tutmak gerektiği kanaatindeyiz. Bu bakımdan günümüz tarih severlerin ya da tam tersi tarih savarların zihninden geçen sorulara bir yanıt olması umudundayız. Bu çalışmada geçmişteki Osmanlı-Alman ittifakının yorumlanmasına çalıştık. Alman subaylarının hatıralarından yola çıkarak, onların kendi bakış açılarından olması gerekenleri nasıl gördüklerini tahlil etmeye çalıştık. Almanların Türkler hakkındaki düşündüklerinin her zaman aynı olmadığını gördük. Çalışmamızda yararlandığımız hatıraların kimi zaman tarih belgesi, kimi zamanda tarih belgesine benzer bir şey olduğunu düşünüyorum.
OSMANLI ORDUSUNA ALMAN MODERNLETİRMESİ
ıı. abdülhamid devrinin başlarından itibaren osmanlı ordusunun modernizasyonunu gerçekletirmek üzere görev alan Alman askeri heyetlerinin çalışmaları, modern askerlik egitimi adına Osmanlı ordusuna pek bir şey kazandırmamıştı. Balkan Savaları'nda çok ey kaybeden Osmanlı ordusunun hiç de iç açısı olmayan görüntüsü, reorganizasyon adına yapılan çalışmaların başarısızlıgının en açık kanıtıdır. 19. Yüzyıldan itibaren hızla Almanlaşan Osmanlı ordusu, gerçekte Prusya askeri tekniğini tam anlamıyla benimseyip uygulamak yerine, sistemi yüzeyde taklit etmi ş görünüyor
1. Osmanlı hükümeti, bütün bu gerçeklere ve acı Balkan Savaşı yenilgisine rağmen, Osmanlı ordusunun reorganizasyon çalışmalarını yürütecek yeni Alman askeri heyetlerinin Türkiye'ye gönderilmesi için, 22 Mayıs 1913 tarihinde Alman hükümetine resmi bavuruda bulunmuştur.
2 . Osmanlı hükümetinin 22 Mayıs 1913 tarihli resmi müracaatından sonra, Kayzer II. Wilhelm, Türkiye'ye gönderilecek askeri heyetinbakanlığını 22. Prusya Tümen Komutanı Liman Von Sanders'e teklif etti. Bu makama getirilecek generalin bütün askeri meselelerde çok geni yetki sahibi olması düünülmektedir. General gerekli ıslahatların Osmanlı ordusunda gerçekletirilmesinden sorumlu olacaktır. Teklifte  vurgulanmıştır:   Teklifi reddettiiniz takdirde Bâb-ı Ali’nin ihtiyaç duyduğu ıslahatçıları başka devletlerden karşılanması tehlikesi vardır.
3 . Türkçe bilmeyen, Türkiye ve Türkler hakkında en ufak bir bilgiye dahi sahip olmayan, Alman ordusunun en kıdemli, çok sert ve otoriter oluşundan ötürü sevilmeyen tümen komutanının, öyle hassas ve diplomatik bir görev için, Alman imparatoru tarafından seçilmesi ilginçtir. Daha da ilginç olanı, Osmanlı  imparatorluğu'nun, kendi ülkesinde sevilmeyen, güvenilir ve başarılı bir komutan olarak görülmediği için, Kolordu Komutanlıı görevi dahi verilmeyen bir subayı, istanbul'daki I. Kolordu Komutanlığı ve Askeri  şura Üyelii görevine atamasıdır
4. Birinci Dünya Savaşı sırasında jeo-stratejik bakımdan her iki müttefik bloğu için de hayati
ehemmiyeti mevzuubahis olan Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek maksadıyla  itilâf Devletleri’nin
teşebbüsleri daha Ağustos 1914’ten itibaren gündeme gelmiş, fakat Osmanlı Devleti henüz bitaraf
durduğundan, bu mesele üzerinde fazla durulmamıştı. Osmanlı Devleti’yle Almanya arasında 2 Austos
1914’te bir ittifâk antlaşması imzalanmış ve 4 Austos’ta Osmanlı Devleti tarafsızlıını ilan etmiştir.
Ancak, Almanya’nın bu ittifak antlamasından bir süre önce Boğazlara askeri personel gönderdiği
görülmektedir. Alman askeri personelinin görev faaliyeti öncelikle Osmanlı ordusunun seferberliinde
bulunmaktı. imzalanan ittifak antlamasının Ek 1. Maddesi’ne göre Alman Askeri Misyon üyelerinin her
birinin faaliyet alanları, adlarının yanında belirtilmitir. Gerekli olan ihtiyaç maddeleri adı altında,
Osmanlı ordusunun çok kısa bir sürede alet ve edevatının temin edilmesi öncelikler arasındadır
5. Birinci Balkan Savaı’nın bitiminden hemen sonra yani 8 Ekim 1913’den beri geçen sekiz aylık
sürede Alman Askeri Misyonu’nun faaliyetleri aslında geni temeller üzerine ina edilmiti. Almanlar
Osmanlı ordusunun çeitli komuta kademelerinde görev aldılar. Alman Askeri Misyon
şefi Süvari Korgenerali Otto Liman Von Sanders, aynı zamanda Osmanlı imparatorluğu ordusunda mareşal idi
6. Osmanlı-Alman protokolüne göre her Alman subayı Türkiye’de göreve balatıldıı zaman bir üst rütbeye yükseltiliyordu. O zamanlar Osmanlı ordusunda orgenerallik rütbesi olmadıından ve Liman Von Sanders Osmanlı ordusunda mareşal oldu.
1lber Ortaylı, Osmanlı mparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Kaynak Yayıncılık, stanbul 1983, s. 73.
2 Yusuf Hikmet Bayur,Türk nkılâbıTarihi,II/3, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1983, s. 282.
3 Liman Von Sanders, Türkiye’de 5 Yıl, (çev. M. evki Yazman), Burçak Yayınevi, stanbul 1968, s. 12 vd.; Kar. Carl Mühlman,
Çanakkale Savaşı Bir Alman Subayının Anıları, Tima yayınları, stanbul 2006, s. 10.
4 Bayur, s. 283.
5 Hans Kannengiesser, Çanakkale’de Türklerle Beraber, (çev. Mehmet Serez), Tima Yayınları, stanbul 2009, s. 20.
6 Kannengisesser, s. 21.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
94  de Almanya’dan korgeneral olarak gelmi bulunduundan rütbesi bir üst rütbe olan mareallie
Yükseltilmitir
7.1914 yılının ilk yarısında ve harpten önce Alman askeri heyetinin anlamaya göre subay
mevcudu kırk iki idi. Bu sayı vilayetlerdeki kıta ve kurmay subay ihtiyacını karılamak üzere yetmie
yükseltildi. Bu sayı Osmanlı ordusu gibi büyük bir ordu için yüksek sayılamaz. Fakat, harbin sonlarına
doru Türkiye’ye gelen subay, salık subayı ve memurların toplamı sekiz yüze ulatı. Yine bu dönemde
merkezdeki ve kıtalardaki çalımaların dıında özellikle stanbul’da Piyade ve Topçu okullarına ve
Ayazaa’daki Süvari Astsubay Okulu’na Alman yönetici ve öretmenler tayin edildi ve bu okulların
öretim planları geniletildi. Bunlardan baka bir Süvari Subay Okulu ve bir Nakliye Okulu kuruldu
8. Carl Mühlman’a göre sava yılları içerisinde Osmanlı ordusundaki subaylar dahil Alman askeri sayısı on beş  bine ulaşmıtır. Ayrıca iki Alman sava gemisi Türk deniz filosuna dahil edilmitir. Yaklaık olarak
yüz bin vagon Alman savaş malzemesi stanbul’a gönderilmi, bunun yanında mali yardımın miktarı üç
milyar markı bulmutur
9. Alman askeri heyeti, altı ay içerisinde, bakent ve çevresindeki birliklerde bir hayli etkili olmu,
genel olarak disiplin, tekilat, teçhizat, atı ve eitim konularında büyük ilerlemeler kaydedilmitir. Fakat,
gerçek bu deildi. 1914 yılı Temmuz sonlarında istanbul'da, tilâf Devletleri temsilcileri önünde,
muazzam bir "Geçit Resmi" düzenlenmesine ramen, bu göz boyamadan baka birey deildi. Gerçekte,
ülkenin eyaletlerindeki birliklerin durumu içler acısıydı. Ordu, özlük haklarını aylardır alamıyor, askerin
iaesi çok zor temin ediliyordu. Askerlerin üzerine giydirilecek üniforma ve ayakkabı dahi temin
edilemiyordu. Araç-gereç, teçhizat, silah, cephane, lojistik ikmal maddeleri, disiplin, atı, talim, eitim
gibi konular içler acısıydı. Ordunun geneli, çok ilkel ve kötü artlarda Birinci Dünya Savaı eiine
gelmiti
10 . Bu noktada tek teselli noktası; Alman askeri heyetinin ordu hizmetlerinin her alanında
baardıı birçok ilerle, ordunun Balkan harbindeki durumuna nazaran bir hayli ileri gittiidir
11. Açmazın Çözümü Savaş Mı? “Herkes Savaşta Osmanlı Dahil” Tarihin bu dönüüm yılları boyunca, müttefiklerinin kazanımları ve gıdalarıyla Osmanlı ordusunun nasıl ve ne derece modernletiini açıklamak için hatıralarda birçok örnekler vardır. Osmanlı ordusu gerçekten de kendine yeni bir beden ina etmeye çalımıtır. Fakat eitimsiz olmasına ramen Osmanlı ordusunun birçok bakımdan Alman subaylarının hayranlıına mazhar olduunu da teslim etmek lazımdır. Bu kuak Osmanlı askeri ve sivil yöneticilerinin güçlü ve zengin geleneklerin etkisinde kalarak, genel savaın gerçekliklerini göremeden ıskaladıkları da sıklıkla tesadüf edilen bir vakıadır. Ama ne mutlu ki, adeta her seferinde birkaç kiinin daha hassas bir ekilde kendi zamanlarının yeni tarihsel olgularını algılamaya yatkın oldukları da olmaktadır. Osmanlı yönetiminde Enver Paa harbiye nazırı olduktan sonra erkân-ı harbiye reisliini de üzerine aldı. Kendi ifadesine göre bu iki makam arasında daima mevcut olan anlamazlıklara bu suretle set çekmek istiyordu. Enver Paa genelkurmayda kendisine birinci yardımcı olarak Alman Von Bronsart’ı seçti
12 . 10 Austos 1914’de Goben ve Breslau’nun içeri alınmasından
13 bir süre sonra Enver Paa, askeri
bir meclis topladı ve bu mecliste Süvey kanalına askeri bir harekât yapmanın yararlı olup olmayacaı
tartııldı ve bu konuda karar olumlu çıktı. Osmanlı ordusunun seferberlii, Balkan savalarının aksine 1914’de kolaylıkla ve pürüz çıkmadan tamamlandı. Seferberlikte tekil olunan Osmanlı Genel Karargâhı daha Austos ayında müteaddit orduların tekilini emretmiti. Karargâhı stanbul’da bulunan 1. Ordu Komutanlıı’na Müşir Liman Von Sanders atanmıtır. Be kolordudan müteekkil olan bu ordu aynı zamanda Çanakkale ve
7 Liman Von Sanders, s. 19 vd.8 Liman Von Sanders, s. 35 vd.9 Mühlman, s. 8.
10 Yavuz Özgüldür, “Yüzbaı Helmut Von Moltke'den Müir Liman Von Sanders'e Osmanlı Ordusunda Alman Askeri Heyetleri”,OTAM, 1993, S. 4, s. 305 vd.11 Liman Von Sanders, s. 26.12 Liman Von Sanders, s. 34.
13 Bu sırada sadrâzâm olan Said Halim Paa devletin harbe girmemesi için azami gayreti göstermekte olduundan Enver Paa
sadrâzâmın iznini almaya bile gerek duymamıtır. Ali Fuad Türkgeldi, Görüp ittiklerim, Ankara 1987, s. 115.
14 Liman Von Sanders, s. 41.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal ofInternational Social Research Volume 3 / 11 Spring 2010
95 Bandırma civarının korunmasından da sorumludur
15 . Kannengiesser’e göre savunma stratejisi içerisinde Osmanlı orduları u ekilde hazır tutulmaktaydı:
1. Ordu: Müir Liman Von Sanders’in komutası altında, stanbul’un Batı ve Güneyi’nde
bulunan 5. Kolordu.
2. Ordu: istanbul’un Dousu’nda Bahriye nazırı Cemal Paa’nın komutasında 2. Kolordu yer
almaktaydı.
3. Ordu: Erzurum civarında bulunan 3. Kolordu ve 2. Piyade Tümeni Hasan zzet Paa’nın
komutasındaydı
16
.
Bunların dıında farklı tarihlerde baka Alman subay , astsubay, erba ve erleri ile teknik personel
Boazlar bölgesinde görev yapmak için görevlendirilmitir. Fakat bu subayların geliinden itibaren
Boazlar bölgesinin savunmasında emir-komuta balantısı kurulamadıından sevk ve idarede ortaya
çıkan otorite bolukları, Almanya ile Osmanlı Devleti arasındaki politik anlamazlıklardan domutur. Bu
da Boazlar bölgesi için önemli bir tehlike arz etmektedir. stanbul ve Çanakkale Boazları’nın deniz
kıyıları müstahkem mevkilerine Alman Koramirali Guido Von Usedom komuta etmekteydi. Goben ve
Breslau’dan oluan filo tekil edilince General Usedom Alman Koramirali Wilhelm Anton Theodor
Souchon’un emrine verildi. Ruslar Kars’tan Erzurum’a doru taarruza geçince ilk kara muharebeleri
içerisine girilmi oldu. Ruslara karı Sarıkamı cephesinde yapılan harekât tamamen baarısız oldu. Bu
felaket Ocak 1915 balarında 90.000 askerden geriye sadece 12. 400 askerin kalmasıyla sonuçlandı
17
. Bu
cephenin arkasında dümanla ibirlii etmek suretiyle olumsuz davranıları görülen Ermeniler Suriye’ye
göç ettirildiler
18
.
9 Eylül 1914’de Amiral Souchon resmen Osmanlı donanmasının komutanı oldu. Harbiye Nâzırı
Enver Paa bu emri Bahriye Nâzırı Cemal Paa’ya danımadan vermiti. Almanlar Batı ve Dou
cephelerinde umdukları baarıları elde edemeyince Ekim’de Osmanlı Devleti’nin savaa girmesi için
ısrarlı istekte bulundular. Osmanlı donanması Ruslara baskın yapacak, sonra da Kafkasya ve Süvey’te
cephe açılacaktı. Enver Paa bunları kabul etti. Dahiliye Nâzırı Talat Paa ve Cemal Paa da ona uydular.
29 ve 30 Ekim’de Sivastopol ve Odessa topa tutuldu. Bunun sonucunda 2 Kasım’da Ruslarla ve 5
Kasım’da da

ngiltere ve Fransa ile I. Dünya Savaı Osmanlı Devleti açısından balamı oldu

19
.
Tarihe Sı

mayan Bu Yer

“Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattıı yerdir”
26 Kasım 1914’te

ngiltere’de Sava Komisyonu bir toplantı yaptı. Lloyd Gorge ve Churchill’in de

hazır bulunduu bu toplantıda en yüksek düzeyde karada ve denizde sürdürülecek tüm operasyonlarla
Çanakkale Boazı’na karı hemen teebbüse geçilmesi kararlatırıldı.

tilâf Devletleri

ngiltere’nin

güdümü altında onların sert ve katı yöntemlerine uygun olarak ihtiyaç duydukları tüm maddeleriyle
Çanakkale Boazı’nın giriinde bulunan Bozcaada, Gökçeada ve Limni adalarına tesisler kurup,
yerlemeye baladılar. O sırada bu adalarda Yunan bayrakları dalgalanıyordu. Büyük sava için temeller
atıldı. Çıkartma köprüleri, barakalar ve uçak meydanları ina edildi. Mavnalar, ilepler, dier gemi
materyalleri ve yiyecek maddeleri, Akdeniz limanlarından satın alındı. Solmu ve ümitsizlie dümü
Levantenler ve Yunanlılar için bu durum yeni bir kazanç kaynaıydı. Ocak 1915 balarında Çanakkale
Boazı sorunu Rus yardımının istenmesiyle yeni bir boyut kazandı. Mükemmeliyetinden bahsedilen ve
15 Liman Von Sanders, s. 40.
16 Kannengiesser, s. 49.
17 Kannengiesser, s. 50; Bu cephedeki kayıplar hakkında muhtelif rakamlar verilmektedir. Liman Von Sanders, resmî kayıtlara göre
90 bin kiilik ordudan sadece 12 bininin geri dönebildiini yazmaktadır. Liman Von Sanders, s. 54-57; Sarıkamı cephesinde
Osmanlı ordusunun ilk taarruzu 22 Aralık 1914’de gerçeklemitir. Bk. Ramazan Balcı, Tarihin Sarıkamı Duruması, Bilge
Matbaacılık,

stanbul(tarihsiz), s. 149.

18 Ermeni tehciri konusunda geni bilgi için bk. Talat Paa, Hatıralarım ve Müdafaam, Kaynak Yayınları,

stanbul 2006.

19
1909-1918 Yılları arasında Türkiye'de görev yapmı bulunan Avusturya-Macaristan

mparatorluu askerî ataesi General Joseph

Pamiankowiski, savatan sonra yazdıı hatıralarında “Enver, Cemal ve Talat, batılılama konusunda Avrupa ile politik
münasebetlerde bulunmayıp sadece Almanların etkisi altında kalarak körü körüne bu devletin zaferi kazanacaına inandılar.

yi

düünmeden Berlin Hükümetinin arzularına göre hareket ederek neticede Türkiye'yi felakete sürüklediler.” notunu yazmıtır. Bk.
Joseph Pamiankowiski, Osmanlı mparatorlu

unun Çöküü 1914-1918 I. Dünya Savaı, çev. Kemal Turan,

stanbul, 1990, s.

32; Sina Akin,Türkiye’nin Yakın Tarihi-I-, Cumhuriyet Gazetesi Yayını,

stanbul 1997, s. 111; Kannengiesser, s. 37.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
96

stanbul’u istilâ etmek için yalnızca donanmanın Çanakkale üzerine saldırmasının yeterli olacaı

kararlatırılan planın uygulaması için az bir zaman kalmıtı
20
.

u Boaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda ei?

En kesîf orduların yükleniyor dördü bei”

lk taarruz 19

ubat 1915’te top atılarıyla baladı ve 25

ubat’ta aynı manzara tekrarlandı. Fakat

asıl büyük sava Amiral De Robeck’in komutası altında öleden önce saat 11.00’de altı zırhlı sava
gemisinin taarruzuyla baladı
21
. 18 Mart deniz zaferi Türk-Alman münasebetlerini de etkiledi. Yenilmez
bilinen

ngiliz donanmasının, hep baarısızlıklar kaydeden Osmanlı tarafından malubiyete uratılması

Enver Paa'nın dahi Almanlara karı düüncelerini deitirmiti. Kazanılan zaferle Almanların çıkarları
korunurken onların sadece bir miktar ödünç para ile birkaç Alman subayı gönderdiklerini Enver Paa da
itiraf etmiti. Deniz savaının baarısızlıkla sonuçlanmasından
22
sonra

tilaf devletleri bir kara hareketi ile

kaybedilen moral ve prestiji yeniden kazanma planını uygulamaya karar verdiler.
24 Mart günü Enver Paa Çanakkale’de tekiline karar verdii 5. Ordu’nun komutanlıına Liman
Von Sanders’i tayin etti. Liman Paa, yeni görevi dolayısıyla

stanbul’dan Çanakkale’ye hareket ederken

1. Ordu kumandanlıını yine bir Alman olan Müir Von Der Goltz’a devretti. Liman Von Sanders’in
yaverleri arasında Çanakkale ilgili hatıratı yayınlanmı olan Süvari Yüzbaı Carl Mühlman da
bulunmaktaydı
23
.
Özetle Türk askerinin Çanakkale müstahkem mevkilerinden verdii karılık sonucunda

tilâf

donanması birkaç zırhlısını ve pek çok askerini kaybedince
24
, yeniden taarruza geçerek güney kısımlardan
karaya asker çıkardılar. Bu durum çok çetin ve kanlı muharebelere sahne oldu.
Sekiz buçuk ay sürecek olan ve iki taraftan 750.000 askerin katıldıı Çanakkale muharebeleri ite
böylece balamı oldu. Liman Von Sanders’in 26 Mart’ta Çanakkale cephesine intikalinden sonra,

ngilizler büyük çıkartmayı yapıncaya kadar Osmanlı ordusuna dört haftalık bir süre tanımı oldular.

Çanakkale Boazı’nın gerek Asya ve gerekse Avrupa yakalarında birinci derecede çıkartma tehlikesine
maruz bölgeler, Boaz giriindeki sahil parçalarıydı. Çanakkale Boazı’nın Avrupa yakasını tekil eden
dar Gelibolu Yarımadası derin Boazlar ve keskin yarlar ile bölünmü sarp dalardan ibaretti. Osmanlı
ordusu üç tehlikeli bölgeye göre gruplandırılmıtı. Albay Sodenstern komutasındaki 5. ve Albay Ali
Remzi (Alçıtepe) komutasındaki 7. Tümenler Saros ve Bolayır bölgesine, Albay Halil Sami
komutasındaki 9. Tümen ile Yarbay Mustafa Kemal komutasındaki 19. Tümen Gelibolu yarımadasının
Güney kesimine Eceabat (Maydos)’a
25
ve Albay Refet komutasındaki 11. ve Albay August Nikolai
komutasındaki 3. Tümen Anadolu yakasına yerletirilmilerdi
26
. Bu tümenler Tümgeneral Erich Paul
Weber’in komutasındaki 15. Kolordu’ya balıydı ve 25-27 Nisan günlerinde Kumkale savalarına
katıldılar
27
.
25 Nisan sabahından itibaren dümanın çıkarması baladı. Kabatepe’den Maydos (Eceabat)’a dar
bir geçitle ulaılabiliyordu.

ngilizlerin Anzak birlikleri Kabatepe’nin yaklaık bir mil kuzeyine çıkartma

yaptılar, ancak alacakaranlıkta sudaki iddetli akıntıyı fark edemeden kuzeye doru sürüklenip, sabah
4.20’de karaya çıkabildiler. Burası Arıburnu idi. Yarım saat sonra 4 bin, saat 7.30’da 8 bin, öleden sonra
saat 14.00’de 12 bin asker ve 2 dabataryasıyla çıkarmayı tamamladılar. Onların karısında çok aır bir
durumla karılaan Yarbay Mustafa Kemal’in komutasındaki Arıburnu kuvvetleri bulunmaktaydı. O gün
Mustafa Kemal

ngilizlere karı taarruza komuta etti. Olup bitenler hakkında gelen haberler belirsizdi ve

gecikmeli olarak ulaıyordu. Bununla birlikte Mustafa Kemal tehlikeyi hissedip, ordu komutanının da
kendisiyle aynı fikirde olacaını düünerek, bir alayı ve bir bataryayı kendi inisiyatifiyle Sarıbayır
istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de atın üzerinde önceden hareket etmiti. Biraz sonra karıdan 9.
Tümen’in 27. Alayı’nın ileri karakol bataryası göründü ve tekrar alıkonularak ileriye sevk edildi. Mermi
20 Kannengiesser, s. 67 vd.
21 Kannengiesser, s. 72.
22 Çanakkale deniz taarruzu için bk. Ahmet Halaçolu, “I. Dünya Savaında Türk Donanması ve Çanakkale Deniz Operasyonları”,
TürkKültürü, XXVI/298,

ubat 1988, s. 3-19.

23 Liman Von Sanders, s. 77; Mühlman, s. 71; Kannengiesser, s. 87.
24
Fehmi Nuza,“Sayın Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın 18 Mart 1915 Deniz Savaına Dair bir yazısı Hakkında” Türk Kültürü, XXV/290,
Haziran 1987, s. 47-54.
25 Mustafa Kemal’in bu göreve tayin edilmesi ile ilgili

rade-i Seniyye öyledir: Üçüncü Kolordu'da yeniden tekil olunan [19.]

Fırka Kumandanlıı'na Sofya Atasemiliteri Erkân-ı Harbiye Kaymakamı Mustafa Kemal Bey memur edilmitir (20 Ocak 1915).
BOA,

. HB, 1333.Ra/3; Ayrıca bk. Osman Bircan,Belge ve Foto

raflarla Atatürk’ün Hayatı,

stanbul 1997, s. 32-40.

26 Liman Von Sanders, s. 79, 81.
27 Kannengiesser, s. 90.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
97
yamuru da giderek younlaıyordu. Türkler geni bir cephede ileri atıldılar ve gruplar halinde ilerleyen
Anzakları geri püskürttüler. Mustafa Kemal bizzat bataryayı mevziye soktu ve yava yava bütün
tümenini oraya getirdi. Ama Anzaklar da takviye aldılar. Çıkarma bölgesi artık topçu atei altındaydı.
Büyük zayiata ramen, onu izleyen kademeler de karaya çıktılar
28
. Kannengiesser daha sonra Mustafa
Kemal’in bu taarruzu kendisine “birdenbire askerleri baları açık, silahsiz, heyecan ve tela içerisinde bir
iaretle nasıl yere yatırdıını” anlattıını ifade etmitır:
-Ne oldu?
-Geliyorlar, geliyorlar!
-Kim onlar?
-

ngilizler,

ngilizler!

Subaya sordum: Mermi yok mu?
-Var ama kıt.
Bu önemli noktayı mutlaka elde tutmak için, bir alayın marla Kocaçimen Tepesi’ne gelmesini
emretti ve tümenin geri kalan kısmını da Kabatepe-Arıburnu istikametine yerletirdi. Bu aır
karılamada Yarbay Mehmet

efik komutasındaki 27. Piyade alayının yardımı takdire ayan

görülmütür. Zira baarı elde edilmi, Kabatepe tekrar ele geçirilmi ve Anzaklar Arıburnu’nun son
kayalık yerinde durdurulmulardır. Akam olduunda

ngilizlerin kritik bir durumda oldukları

görülüyordu.

ngiliz birlikleri tekrar gemilerine dönmekteydi. Arıburnu’nu kurtaran 19. Tümen aslında

hiçbir ekilde kıyı koruması için görevlendirilmemi olup, Eceabat’ta ihtiyat kuvveti olarak
bulundurulmaktaydı. Burada Yarbay Mustafa Kemal doru bir karar vermi ve baarısı bütün komutanlar
tarafından kanıksanmıtır
29
. Bu gerçekten de küçümsenmeyecek bir baarıydı ve eer burası

ngilizAnzak birliklerinin eline geçseydi Türk savunma sistemi çökecek ve daha savaın baında

tilaf Devletleri

lehine sonuç belli olacaktı. 25 Nisan çıkarmasında yaadıı baarısızlıktan dolayı

tilaf Devletleri büyük

bir hayal kırıklıı yaadılar, ancak tekrar Gelibolu harekatına devam kararı aldılar. Fakat, bu harekat için
Fransa her eyden önce Almanya karısında Avrupa’daki kendi topraklarını savunma kaygısına dütüü
için

ngiltere’ye destek veremeyeceini açıkladı. Bu durumda ikinci Gelibolu çıkarması yalnız

ngiliz

çıkarması olacaktı. Bu nedenle

ngiltere Mayıs 1915’de General Hamilton’un komutasındaki kara

ordusunu güçlendirme kararı aldı ve harekat için 5 Tümen yani 70.000 kii tahsis etti
30
.
Bu durumda Arıburnu-Anafartalar mavziinde bulunan 19. Tümen’in de destee ihtiyacı vardı.
Belki de bir taaruzla buradaki sarp kayalara sıkııp kalan Anzak kuvvetleri yerlerinden sökülüp, denize
dökülebilecekti. Bu düünce üzerine Liman Von Sanders, 5., 7. ve 11. Tümenlerin Eceabat’a intikallerini
emretti
31
. 10 Mayıs’ta gayet iyi yetitirilmi 2. Tümen

stanbul’dan gelince Liman Von Sanders bu

kuvveti Arıburnu’nun gerisine sevk etti. Niyeti bu tümenle dümanı hiç deilse bu sahilden
uzaklatırmaktı
32
. 9 Mayıs’a kadar devam eden Arıburnu’ndaki kara savaları

ngilizlere 683 subay ve

16.000 askere, Fransızlara ise 11 Mayıs’a kadar 246 subay ve 12.632 askere mal olmutur.

ki üç hafta

içinde kayıpları 29.561 idi
33
. Osmanlı belgelerinden anlaıldıına göre Arıburnu’ndaki çarpımalar 15
Mayıs’a kadar sürmütür
34
. 18-19 Mayıs’taki Türk taarruzu sonucunda 2. Tümen’in kayıpları ise 9 bin ölü
ve yaralıyı bulmutu.

ki tarafın da aır kayıplar vermesi üzerine

ngiliz generali ölülerin gömülebilmesi

için geçici bir atekes teklif etti. 23 Mayıs’ta anlamaya varıldı ve Çanakkale muharebelerinde biricik
fasıla böylece meydana geldi
35
.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!”
28 Mühlman, s. 89; Kannengiesser, s. 103.
29 Kannengiesser, s. 103-105; Liman Von Sanders, s. 85, 88; Mühlman, s. 84; Kar. Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa
Kemal, Hzl. Ulu

demir, Ankara 1990, s. 22; BOA, HR. SYS, 2323/1. Osmanlı belgelerinde 30 Nisan’a kadar bu cephedeki

dümanın denize döküldüü kaydedilmektedir; Fahrettin Altay,“Çanakkale Savaı’nın ilk Günlerinde Mustafa Kemal (Atatürk)”,
Belleten, XX/80, 1956, s. 605-607.
30 E. Ziya Karal, OsmanlıTarihi,IX, TTK, Ankara 1999, s. 466.
31 Kannengiesser, s. 108.
32 Liman Von Sanders, s. 98.
33Kannengiesser, s. 116 vd.; Osmanlı belgelerinde 29 Nisan’a kadar dümanın kayıplarının 10.000’i bulduu kayıtlıdır. BOA, HR.
SYS, 2323/1.
34 BOA, HR. MA, 1155/72.
35 Liman Von Sanders, s. 98; A. Rıza Özkul, “Kaymakam Mustafa Kemal ve Arıburnu”, Belleten, XX/80, 1956, s. 659-699.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
98
Bu arada Albay Hans Kannengiesser,

stanbul’da Harbiye Nazırlıı’nda görevli iken Liman Von

Sanders’in Enver Paa’dan isteiyle Çanakkale’ye gönderilmi ve 30 Nisan’da cepheye intikal etmitir
36
.
Kannengiesser Yarbay Mustafa Kemal’le cephede ilk karılamalarını ve üzerinde bıraktıı intibayı öyle
anlatıyor: “Yarbay Mustafa Kemal Bey’in adına atfen adı konulan Kemalyeri’ne doru dik bayıra
tırmandım ve orada sürpriz bir durumla karılatım. Ben ona 5. Tümen komutanı olarak kendimi takdim
edeceim ve bu konuda görülerimi de bildireceim sırada, bana ait birlikleri de kendi zerine aldıını
bildirdi. “Bu konu kapanmıtır, 5. Tümen ile 19. Tümen tamamen karımıtır ve ben yarın büyük bir
taarruza hazırlandım” dedi. Onun bana izah ettiine göre u anda hiçbir deiiklik mümkün deildi. Bu
artlar altında o tüm cephenin komutanlıını sürdürecekti ve ben de mümkün olan en uygun anda
birliklerimi üzerime almalıydım.
Yarbay Mustafa Kemal Bey, imdi Türkiye’nin cumhurbakanı olarak tüm dünyada tanınmaktadır.
Ben o gün zaten ondan çok etkilenmitim. Açık fikirli, güçlü ve ne istediini bilen sakin bir adamdı. O
dıarıdan herhangi bir koruma olmaksızın veya görüleri için tasvip, izin ve icazet almaksızın bulunduu
yeri uyandırıyor ve diriltiyordu. Dolayısıyla az da konuur ve sevimsiz de olmadan geriye çekilerek
kendisini muhafaza eder ve beklerdi. Vücut yapısı bana çok mukavim görünmüyordu, fakat hırçındı.
Sırım gibi sert ve yedi canlı enerjisiyle kuvvetlendirilmi vücudu, birliklerinde apaçık görünmekteydi.”
37
.
Kannengiesser bundan sonra 2 Mayıs taarruzunu anlatıyor. Anzakların yalnız 800-1200 metre
küçük bir mesafeden denize doru geri çekilmelerini salamak için Arıburnu kuvvetleri komutanı Yarbay
Mustafa Kemal tüm birliklere taarruz emrini verdi. Bir çok yerde Türklerin dik bayırlardan tepelere doru
tırmandıkları görüldü. Saat 08.30’da SaKanat’ın dümanı püskürttüü bildirildi. Saat 10.45’te kapana
kısılan

ngiliz Mareali Birdwood telsizle, filonun yardıma gelmesi ve Türk tepelerine doru ate yapması

çarısında bulunarak yardım istedi. Aynı zamanda Yarbay Mustafa Kemal de taarruz emrini verdi. Saat
11.45’ta alınan habere göre

ngiliz filosu cevap verdi: “Hızla Kabatepe’ye geliyoruz”. Yarbay Mustafa

Kemal taarruz sırasında devamlı hareket halindeydi. Saat 16.30’da SaKanat’ta harekete geçti, ancak
yapılan tüm çabalar ve zahmetler boa gitti ve hiçbir sonuç alınamadı.

ngilizlerin anormal bir ate

üstünlüü ve gemilerin de ate destei ile Türk taarruzları önlendi ve baarısızlıkla sonuçlandı. Burada
taburların büyük bir kısmının altı günden beri savata olduu mevcutlarının da sadece yarısının
bulunduu ve subaylarında da büyük bir eksik olduu dikkat çekmekteydi
38
.
17 Mayıs 1915 tarihine kadar Grup komutanlıını Mustafa Kemal yapmıtır. Ancak, bu tarihten
sonra Liman Paa’nın emriyle 5. Ordu dört grup olarak düzenlendi. Arıburnu grubunun içinde bulunduu
Kuzey Grubu komutanlıına Esat Paa atandıından O, kendi 19. Tümeninin baına geçmitir
39
. Bu arada
1 Haziran 1915’te Albaylıa yükseltilen Miralay Mustafa Kemal, Harbiye Nezareti’nin emriyle 25
Temmuz 1915’te 15. Kolordu Kumandanlıı’na tayin edilmitir
40
.
Türk taarruzlarının durmasından sonra

ngilizler Kirte, Kerevizdere ve Zıındere’ye

yüklendiyseler de Türk mukavemeti sayesinde geri püskürtüldüler. Ancak bu mevzilerde bir hayli ehit
verilmitir.
Anafartalar’da Söz Kılınçtan Keskindir:
“Top tüfekten daha sık, gülle yaan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!”
“Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı gösündeki kat kat îman?”
Tarihte Çanakkale Savaları’nın ei benzeri sanıldıı kadar çok deildir. Ben ahsen aradım hiç
bulamadım. Çanakkale Savaları hayran olunacak boyutlardadır. Bu savaın emsalsizlii kanımca
yalnızca geçmi tarihe özgü de kalmayacaktır. Bu tür bir savunma savaının var olması için bir millette
yalnızca askerlik kültürünün yüksek dereceye varması yetmiyor, aynı zamanda bu milletin devlet
idareciyle ve kumandanlarla bütünlemi olmaları gerekiyor. Türk milletinin askerlik kültürü, bu tür
savalarla hemen tarihsel hafızada kayda geçirilmi ve onları bize anımsatacak tutanaklara
dönütürülmütür.
36 Kannengiesser, s. 119.
37 Kannengiesser, s. 123 vd.
38 Kannengiesser, s. 125.
39

lhan Akit-Hayati Tezel, Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915, ZiraatBankası Kültür Yayınları,

stanbul 1982, s. 125.

40 BOA,

. HB, 1333. N/43; O. Bircan, s. 37.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
99
Temmuz’un ortasında

ngiliz ordu komutanı planlı saldırılarının ikici safhasının da akamete

uradıını kabul etmek zorunda kalmıtı. Osmanlı ordu komutanının da gelecee bakıı ciddiyet arz
ediyordu. Kukusuz

ngilizlerin bütün büyük saldırılarının püskürtülmü olması ve her iki cephenin de

sarsılmaz olarak kalması sevindiriciydi, ama savunma bir kan deryasına mal olmutu. Dünya savaının
bütün büyük savunmalarında olduu üzere, burada da birliklerin tüketilmesi muazzam olmutu. Osmanlı
Devleti’nin seçkin askerlerinden oluan 14 tümen, Çanakkale’de muharebeye sokulmak zorunda
kalınmıtı. Bu tümenler muharebe günlerinde mevcutlarının yarısını ve stoklarının da çounu kaybettiler.
Temmuz ortasına kadar 5. Ordu’nun zayiat listesi 60 bin kiiyle ürkütücü bir seviyeye ulamıtır
41
.
Albay Kannengiesser 12 Haziran’da 9. Tümen komutanlıına atanmı ve 6 Austos’tan itibaren
düman tarafında bir hareketlilik görülmesi üzerine birliklerini Kocaçimentepe-Conkbayırı mevzilerine
yerletirmitir. Bu sırada Kuzey Grubu Cephe Komutanı Esat Paa, Anafartalar Bölge Komutanı da
Yarbay Willmer’dir. Suvla koyunda 10 nakliye ve 6 sava gemisi ile 7 hastane gemisi görülmektedir.
Düman sahilin önünde karınca gibi kaynamakta olup, ilk hedefi Conkbayırı hattını ele geçirmektir.
Sahile yıılan 37 bin askerden 16 bini iki kol halinde kuzeye doru yürüyüe geçirildi. Sol kolu oluturan
4. Anzak Tugayı Aıldere’den, sakafileyi oluturan 29. Hint Tugayı da Çaylakdere’den hareketle
Conkbayırı’na doru harekete geçirildi. Bu tepelerin gün ıımadan ele geçirilmesi hedeflenmekteydi. O
sabah saat 8.00 civarında 9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser, tepeye tırmanmakta iken gösünden
bir kurunla yaranıp, cepheyi terk etmek zorunda kaldı
42
. Düman 7 Austos’ta öleden önce saat 9.00’a
doru Kocaçimen-Conkbayırı hattına genel bir taarruza kalkıtı. Fakat 9. Tümen tarafından geri
püskürtüldü
43
. Mühlman buradaki savaları öyle tasvir ediyor: “Saatler yava yava geçmekteydi.
Sonunda 7 Austos sabahı geldi. Yer ve gök yeniden düman topçu atılarıyla sarsılıyordu. Sabahın erken
saatlerinde kuzey grubunun sakanadında savaan 19. Tümen Kumandanı Mustafa Kemal, düman
kollarının Sarıbayır’a tırmanmakta olduu haberini aldı. Çok ender olarak ortaya ıkan güç bir durum!
Çeitli mevkilerde saldırıya geçen, karısındaki dümanla yerinde çivilenip kalmı olan Mustafa Kemal’in
sadece 1.5 taburu vardı. Bu taburlar tümenin kuzeyinde bulunan daçizgisini igal etme emrini derhal
aldılar. Türkler koar adımlarla daın tepesine doru giderlerken, karı bayırda

ngilizler de daa

tırmanmaktaydılar. Türkler oraya tam zamanında vardılar, keskin niancıların ateiyle, nefret ettikleri
dümanı geri çekilmeye mecbur bıraktılar.”
44
.
Anafartalar muharebelerinde meydana gelen ilk buhran buydu. Eer düman Kocaçimentepe’yi
elinde tutmu olsaydı bütün Arıburnu cephesinin geriye çekilmesi gerekecekti. Çünkü bu yükseklik
çizgisi Kuzey’de Anafartalar derelerine hakim olduu gibi Güney’de de Çanakkale Boazı’na kadar olan
alandaki topçu mevzilerine hakimdi. Buradan bütün bölge tabak gibi görünüyordu
45
.
Bu savunmayı salt bir dü olmaktan çıkarıp, ona gerçeklik salayan öe, savaın öngördüü
zorunlulukla, özgürlüe gidi arasındaki gerilimdir. Buna göre insanlar barı ve özgürlük durumlarını,
yaamlarını sürdürebilmek gayesiyle savaarak gerçekletireceklerdir. Gerçekten de Çanakkale’de insan,
savaın zorlayıcı gücünün insanlıı yeni dünya düzenine doru zorunlu itiini fark ediyor.
Liman Von Sanders, 7 Austos gece saat 22.00’de kurulan Anafartalar Grup Kumandanlıı’na,
16. Kolordu Kumandanı Albay Feyzi Bey
46
’i atamısa da harekat-strateji anlamazlıı dolayısıyla ertesi
gün onu görevden almı ve yerine bu göreve talip olan ve yarbaylıktan albaylıa terfi etmi olan Mustafa
Kemal tayin etmitir. Albay Mustafa Kemal, 19. Tümen komutanlıına vekil olarak

efik Beyi

bıraktıktan sonra Anafartalar Grup Kumandanlıını üzerine aldı
47
. 10 Austos’ta yeniden taarruza geçen
41 Mühlman, s. 125.
42 Kannengiesser, s. 207; Liman Von Sanders (s. 107), Kannengiesser’in o sırada yarbay olduunu yazıyor.
43 Kannengiesser, s. 211; Suvla çıkarması

ngilizlerin tarihine en kanlı savalardan biri olarak geçmitir. Bu bozgundan sonra

general Hamilton Fransızlardan bir daha yardım isteyememitir.

ngilizlerin raporuna göre Gelibolu çıkarmasında 325.000

ngiliz ve

Fransız askeri ölmütü (Bunlar içerisine yaralananlar ve kaybolanlar dahil deil.). Gelibolu çıkarmasında ölen

ngiliz askerleri

250.000 civarındaydı. Bu askerlerin yarıya yakını Suvla çıkarmasında ölmütü. X. Torau-Bayle, “La Campagne des Dardanelles”,
Les Archive de la Guerre 1919-1924, Paris Mars 1919, 1/1, p. 713-714.
44 Mühlman, s. 131.
45 Liman Von Sanders, s. 107.
46 Albay Feyzi Bey, bundan çok geçmeden 20 Ocak 195’te Harbiye Nezaretinin emriyle emekliye sevk olunmutur. BOA,

. HB,

1333. L/32.
47 Kannengiesser, s. 219; Albay Mustafa Kemal bu konuda unları yazmıtır; “ Hareketimden önce 19. Tümene aaıdaki veda
emrini yayınladım. Anafartalar Grubu Komutanlıı’nı üzerime almak üzere imdi hareket ediyorum. 27. Alay Komutanı

efik Bey

Tümen Komutanlık vekaletine atanmıtır. Bugüne kadar bana çaba ve vefakarlıınızla kazandırdıınız baarıları, üzerime yeni
aldıım görevde de bana olan sevgi ve güvenle bütünleyeceinize büyük bir inanç taıyor ve sizinle veda ediyorum.”. Bk. C.
Akçakayalıolu, Atatürk; Komutan, nkılapçı ve Devlet Adamı Yönleriyle, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1988, s. 52; U.

demir, “Atatürk’ün Anafartalar Gurubu Komutanlıından

stifasına Dair BazıBelgeler, Belleten, XXXII/128, 1968, s. 473-478.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi

The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
100

ngilizler Yusufçuktepe ile

smailtepe’yi ele geçirdirler. Anafartalar Grup Kumandanı Albay Mustafa

Kemal, o gün sakanat zerine aır bir yük koydu. Kocaçimentepe’deki hakim dayerlerinde açık bir
meydan oluturmak istiyordu. Yüksek yerin dar bir kısmı sürekli

ngilizlerin elinde bulunduu için onlara

karı, 1.000 silahlıyı orada konaklatmak için de müstahkem ve düz bir alan gerekmekteydi.

iddetli top

atılarıyla dövülen bu yüksek yerin dar kısmı sabah saatlerinden itibaren

ngilizler tarafından ele

geçirilmiti. Mustafa Kemal, Albay Ali Rıza komutasındaki 8. Tümen’i Anadolu yakasından getirterek
taarruz için buraya yerletirdi ve kendisi de bizzat silaha sarıldı. Ancak gösüne isabet eden bir arapnel
parçası cep saatini parçaladı ve fakat Conkbayırı’nın dümandan temizlenmesi de baarıldı. Ancak

ahintepe’yi almak mümkün olmadı. Sonuç memnuniyet vericiydi. Zira, 2

ngiliz alayı imha edilmiti.

Türkler tepe kenarları üzerinden inerek vadideki dümana saldırdıklarında aynı akıbet Türkleri de tehdit
etmekteydi. Gerek denizden ve gerekse karadan yapılan top atıları altında tepeler zaman zaman el
deitirerek muharebe devam edecektir
48
.
Anafartalar buhranının bu ikinci safhası da böylece atlatılmı oldu. Anafartalar’da dümanın
ilerlemesi ancak son anda durdurulabildi. 15 Austos günü öleden önce Kocaçimen tepesine ve
bitiiindeki Conkbayırı’na bizzat Mustafa Kemal’in tertip ve idare ettii taarruz ile düman piyadesi bu
tepelerin Kuzey yamaçlarına doru hayli geri sürüldü. Bu taarruza Güney Grubu’nun ihtiyatları da katıldı.
Bu taarruz sonunda duruma hakim olan bu tepelerin Türklerin elinde kalması kesin olarak salandı
49
.
16 Austos akamına gelindiinde düman yüksek dasıralarının ortalarına kadar geri
püskürtüldü ve böylece Anafartalar’da son üçüncü kritik taarruz da baarıyla defedildi. Miralay Mustafa
Kemal Paa ise 17 Austos’ta 15. Kolordu kumandanlıından 16. Kolordu Kumandanlıına tayin
edilmitir
50
. 15 ve 16 Austos’ta

ngilizler Kireçtepe’yi ele geçirebilselerdi, bütün 5. Ordu’yu kuatmı

olacaklardı. Bu kuatma sonunda kesin sonucu da kendi lehlerine olarak salamaları mümkün olabilirdi.
Çünkü Kireçtepe sırtları Kuzey’den geni Anafartalar ovasına hakimdi. Kireçtepe’nin Dou yamaçları da
o durumdaydı ki, buradan Akba’a uzayan bütün vadi boyunca, Yarımadayı ikiye bölen bir saldırı
yapılabilirdi.
Bu hareketler sonunda ortaya çıkan durum uydu:

ngiliz kuvvetleri sahilden içerilere doru

nüfuz edememi ve bütün hakim tepeler Türklerin elinde kalmıtı. Arıburnu cephesi ile Güney Grubu’nu
geri çekilmek zorunda bırakabilecek veya arkalarını kuatabilecek yarma harekatı boa çıkarılmı ve
üstelik Arıburnu Cephesi Kuzey’e doru biraz daha uzamıtı.

ngilizlerin her bakımdan kuvvet

üstünlüüne sahip oldukları söz götürmez bir gerçekti.

ngilizler nereye çıkacaklarını bilip ona göre

hazırlık yaparken Türkler,

ngilizlerin planlarını uygulamaya geçilmezden önce bilmediklerinden ancak


ngilizler çıktıktan sonra harekete geçebiliyorlardı.

ngilizler ayrıca toplar sayesinde iddetlim

bombardımanlar yapabiliyorlardı. Türklerde ise aır menzilli toplar yoktu. Elde az sayıda bulunanların ise
gereken yerlere sevk edilmeleri uzun zamana ihtiyaç gösteriyordu
51
.
Bu nedenle yapılan muharebeler sonunda 22-26 Austos’ta deniz yoluyla

stanbul’a götürülen

yaralı sayısı 26 bindi. Fakat

ngilizler de aynı tarihte 45 bin asker kaybetmilerdi. 21 Austos

kinci

Anafartalar Savaı

ngilizlerin son ve büyük taarruzu idi ve bundan sonra bütün cephelerde EylülAralık’ta birçok hatlarda Cephe Mevzi Sistemi denilen savalar aralıklı olarak devam etmitir

52
.
Talihin ve Tarihin Dönüm Noktası
“Dramın Son Perdesi”

ngiliz basını çok kızgındı. Özellikle

ngiliz Bahriye Nazırı Churchill’in Çanakkale Savaları’nda

mutlu sona yaklaıldıını ifade eden bir konumasına ramen Daily News Gazetesi 24 Austos’ta sızlanıp
yakınmaktaydı: “Çanakkale’den hiçbir güvenli haber gelmiyor, aksine devamlı asker kayıplarının arttıı
bilgileri alınıyor”.
Mevzi savalarının yorucu tekdüzelii içinde haftalar ve aylar geçti. Fakat, Anafartalar Savaı
Osmanlı tarihinde bir kıvanç sayfası olarak kalacaktır
53
. Anafartalar çıkarması etraflı ekilde planlanmı
48 Kannengiesser, s. 223; Mühlman, s. 133.
49 Liman Von Sanders, s. 109 vd.
50 BOA,

. HB, 1333. L/19.

51 Liman Von Sanders, s. 111.
52 Kannengiesser, s. 227; Liman Von Sanders, s. 114; Mühlman, s. 138.
53 Kannengiesser, s. 228; Liman Von Sanders, s. 101; Mühlman, s. 145.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
101
bir tertipti. Maksat Çanakkale Boazı’nı karadan müttefiklere açmak, öte yandan ise 5. Ordu’nun arkası
ile balantısını kesmekti.

ngilizler ayet Anafartalar’da taktik bakımdan istediklerini elde etmi olsalardı

Boaz’daki Türk bataryaları bir süre sonra susmak zorunda kalacaklardı. Bir defa toplar aradan çıkınca,
denizdeki mayınları toplamak da zor olmayacaktı. O zaman

ngilizlerin kara ve deniz kuvvetleri birlikte

büyük bir zafer kazanıp, Çanakkale Boazı’nı geçer ve ve

stanbul’da muzafferane bir yürüyü

yapabilirdi. Türk-Bulgar Savaı’nda

stanbul’u kurtaran Çatalca hattı, iki yandan dümanın gemi

atılarına maruz kalacaı için pek önemsiz bir hale düerdi.

ngiliz ve Fransızların bu ilerlemesine Ruslar

da mutlaka yardım eder ve onlar da bir çıkarma yapardı. Nitekim Atina ve Bükre üzerinden gelen pek
çok haber, bu günlerde Rus gemilerinin ve birliklerinin Odessa limanında toplandıını bildiriyordu.
Böylece Rusya ile Batı devletleri arasında güvenli bir balantı salanmı ve Türkiye, müttefiklerden
koparılmı olacaktı. Bu artlar altında Bulgaristan’ın tarafsızlıktan ayrılması ve müttefiklerle ibirlii
yapması imkanı da kalmamı olacaktı. Sekiz buçuk ay süren Çanakkale Savaları’nın ortalarına rastlayan
Anafartalar çıkarması ite bu sebeplerle bu muharebelerin askeri ve siyasi bakımdan zirve noktasını tekil
etmitir
54
.
Eylül’ün sonunda dünyanın gözleri Balkanlara çevrilmiti. Bulgaristan’ın seferberlik ilanı,
Alman ve Avusturya-Macaristan birliklerinin Tuna boyunca yıınak yapması, uzun zamandır özlemle
beklenen Sırbistan’a karı harekatın sonunda balatılacaı ümidini uyandırıyordu. Mackensen’in zafer
alayı ve Bulgaristan’ın hattı hareketi ile Sırp direncinin yakında kırılacaı ve Çanakkale için belirlenen
Alman topçu ve cephane nakliyatı yolunun kısa bir süre sonra açılacaı mantıksal sonucunu douruyordu.
Aylardan beri beklenen eyin imdi artık gerçekleecei umudu domutu
55
.
Bulgaristan Eylül 1915’de mihver devletler safına geçince

stanbul-Almanya yolunun açılması

dolayısıyla Çanakkale cephesinde Alman askeri malzemesinden ve özellikle de topçu cephanesinden
yararlanmak imkanları dodu. Ancak bu yardım yolunun Sırbistan kısmının Almanya tarafından açılması
sonunda ve Kasım ayında gerçekleebildi. Yine Kasım ayının balarında alınan istihbarata göre,

ngilizlerin Gelibolu Yarımadası’na yeni bir taarruza kalkıacakları bildiriliyordu. Dier taraftan uzun

süredir beklenen müttefik yardımı 15 Kasım’da Çanakkale’ye ulatı. Bunlar 24’lük motorlu Avusturya
bataryası ile 15’lik obüs bataryası idiler ve Anafartalar’a yerletirildiler. Cephede bulunan Alman er ve
erbalarının sayısı ise en fazla 500’e çıkmıtı. Fakat sonradan açıklandı ki

ngilizler cepheyi iyice tetkik

ettikten sonra Kasım’dan itibaren Anafartalar’dan çekilmeye karar vermilerdir. Zira düman bütün
cephelerde çok az ilerleyebilmi ve bu dahi kendilerine pek pahalıya mal olmutu. Bütün stratejik hakim
noktalar hala Türklerin elindeydi.

u halde düman tarafından verilebilecek en uygun karar bu saldırıdan

vazgeçmekti. Nihayet 19-20 Aralık gecesi düman kalın bir sis altında Arıburnu ve Anafartalar
cephesinden çekildi
56
. Seddülbahir’in 8-9 Ocak gecesinde tahliyesi ile de dramın son perdesi kapanmı
oldu
57
.
Sonuç
Dalarda tek tek ateler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ııltılı, öyle ferahtılar ki
ayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
Evrensel tarih, ulusların ikincil önemde oldukları bir ardaıklık içinde hareket eder. Ulusların
tarihi, insanlıın ortak kaderine etki ve katkılarının zaman ve ölçüsüne göre, daha yüksek bir ardardalık
dizisine ilikin ve balı olarak önem kazanıp anlatılır.

ngiltere’de bu savalar hakkında kalın ciltler

halinde aratırmalar yapılmıtır. Bütün ciddi tarihçilerin ilgi duydukları ve kavradıkları biçimde
Çanakkale Savaları evrensel boyutu olan bir tarih kesitidir. Anlatmak istediimiz ey bakımından
Çanakkale Savaları, öyle çarpıcı örnekler sunmaktadır ki, ısırganı avuçlamaktan çekinmek, korkaklık
olur. Söz konusu tarihe gelinceye kadar son 300 yıl içerisinde

ngiliz sömürgecilii tarihte büyük bir yer

tutmaktadır, fakat bunu evrensel tarihin merkezi ve yayılmacılıı da onun çevresi saymak kötü bir bakı
çarpıklııdır. Öncelikle evrensel deiim açısından bu savaların bir balangıç noktası olarak ele alınması
54 Liman Von Sanders, s. 113.
55 Mühlman, s. 148.
56 Liman Von Sanders, s. 122 vd.; Mühlman, s. 149.
57 Mühlman, s. 149.Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal ofInternational Social Research
Volume 3 / 11 Spring 2010
102
bir sav olarak ele alınabilir.

imdi söz konusu deimeyi onunla ilgili olanların açısından deil, onun

dıında duran bir tarihçi olarak ele almak gereklidir. Tarafsız bakı açısıyla bunun tarihsel bir ilerleme
olup olmadıına karar verebilecek durumda deiliz, ancak bir deiim olduunda hemfikiriz. Ancak,
deimenin koul ve sonuçlarını hesaba katmalıdır. Kısaca iki bütün olarak alınan iki farklı yeni dünya
düzeninin birbirlerini yargılama sürecine girmi olmaları bir sonuçtur.

kisinin de yargılanması için her

yeni dünya düzeninin tarihsel süreç nesnesi olarak yaanması gerekmitir. Dolayısıyla Çanakkale
Savaları’na nitelikli bir evrensel deer kazandıran ey, yeni dünya düzenine uzak kalmaması ve onu
kendinde canlandırmasıdır. Dier bir durum genellikle hükümdarlardan, devlet adamlarından,
milletlerden tarih tecrübesinden ders almaları istenir. Ama tecrübi tarihin bize örettii udur ki, milletler
ve hükümetler hiçbir zaman tarihten alınabilecek derslere göre hareket etmemilerdir. Her millet veya
devlet, her tarihsel dönemde öyle kendine özgün koullar içinde olmu, öyle bireysel bir davranı durumu
göstermek zorunda kalmılardır ki, ancak o duruma göre karar verilebilir. Olayların younluu içerisinde
genel bir prensip olarak, olayların tecrübesini hatırlamak yetmez. Çünkü geçmiin giderek solmakta olan
bir kesiti, hal-i hazırın iddetli fırtınaları içerisinde güçlü kalamaz. Baımsız yaanan hal-i hazır, geçmie
karı koyabilir ama geçmi imdiye karı koyamaz. Tarihi oluturan tecrübeler, onun kazanımlarından
oldukça farklıdır. Ayrıca hiçbir imdiki vaziyet, geçmiin koullarıyla aynı deildir.
KAYNAKÇA
AKÇAKAYALIOLU C., Atatürk; Komutan, nkılapçı ve Devlet Adamı Yönleriyle, GenelkurmayBasımevi, Ankara 1988.
AK


N S.,Türkiye’nin YakınTarihi-I-,Cumhuriyet Gazetesi Yayını,

stanbul 1997.

AK


T-

.-TEZEL H., Mustafa Kemal ve Çanakkale 1915, ZiraatBankası Kültür Yayınları,

stanbul 1982.

ALTAY F., “Çanakkale Savaı’nın ilk Günlerinde Mustafa Kemal(Atatürk)”, Belleten, XX/80, 1956.
Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa Kemal, Hzl. Ulu

demir, Ankara 1990.

BALCIR.,Tarihin Sarıkamı Duruması,Bilge Matbaacılık,

stanbul(tarihsiz).

BAYUR Y. H.,Türk nkılâbıTarihi,II/3, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1983.
B

RCAN O.,Belge ve Foto

raflarla Atatürk’ün Hayatı,

stanbul 1997.

BOA, HR. MA, 1155/72.
BOA, HR. SYS, 2323/1.
BOA, HR. SYS, 2323/1.
BOA,

. HB, 1333. L/32.

BOA,

. HB, 1333. N/43.

BOA,

. HB, 1333.Ra/3.

HALAÇOLU A., “I. Dünya Savaında Türk Donanması ve Çanakkale Deniz Operasyonları”, Türk Kültürü, XXVI/298,

ubat

1988.

DEM

R U., “Atatürk’ün Anafartalar Gurubu Komutanlıından

stifasına Dair BazıBelgeler, Belleten, XXXII/128, 1968.

KANNENG

ESSER, H., Çanakkale’deTürklerleBeraber, (çev. Mehmet Serez), Tima Yayınları,

stanbul 2009.

KARAL E. Z., OsmanlıTarihi,IX, TTK, Ankara 1999.
LIMAN VON SANDERS, Türkiye’de 5 Yıl, çev. M.

evki Yazman, Burçak Yayınevi,

stanbul 1968.

MÜHLMAN C., Çanakkale SavaıBir Alman Subayının Anıları, Tima Yayınları,

stanbul 2006.

NUZA F., “Sayın Tarihçi Yılmaz Öztuna’nın 18 Mart 1915 Deniz Savaına Dair bir yazısı Hakkında” Türk Kültürü, XXV/290,
Haziran 1987.
ORTAYLI

., Osmanlı mparatorlu

u’nda Alman Nüfuzu, Kaynak Yayıncılık,

stanbul 1983.

ÖZGÜLDÜR Y., “Yüzbaı Helmut Von Moltke'den Müir Liman Von Sanders'e Osmanlı Ordusunda Alman Askeri Heyetleri”,
OTAM, 1993, S 4.
ÖZKUL A.R., “Kaymakam Mustafa Kemal ve Arıburnu”, Belleten, XX/80, 1956.
PAMIANKOWISKI J., Osmanlı mparatorlu

unun Çöküü 1914-1918 I. Dünya Savaı,(çev. Kemal Turan),

stanbul 1990.

TALAT PA

A, Hatıralarım ve Müdafaam, Kaynak Yayınları,

stanbul 2006.

TÜRKGELD

 A. F., Görüp ittiklerim, Ankara 1987.

Hiç yorum yok: