HER AÇIDAN ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ .,*?VE ZAVİYESİ
1-ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ TARİHÇESİ :
Çöreği
Büyük deyince üç isim mutlaka hatırlanmalıdır : bunlardan biri Çöreği Büyük
Köyü,diğeri köye adını veren Çöreği Büyük tekkesi ,bir diğeri ise muhtemelen bu
tekkenin bağlı olduğu Niksar’daki Çöreği Büyük Dergahı bunlar birbirine bağlı
konulardır.
KÖYÜN ADI:Köyün adının köyün yakınındaki Çöreği Büyük tekkesinden gelmektedir
bu tekke 1451 yılında Selçuklu’ların son zamanında
yapılmıştır ,işlevini ise daha çok Osmanlılar zamanında yerine
getirmiştir..tekke içinde Zübeyir oğullarından Pir Mehmet(Muhammet)
zübeyir ve ailesinin kabirleri vardır.
PİR MEHMET ZÜBEYR KİMDİR: Hakkında yazılı bir kaynağa ulaşılamamıştır
yalnız Çöreğibüyük zaviyesinde sorumlu olduğu bilinmektedir yani zaviye
görevlisi zavişendir.Halk arasında çeşitli rivayetler vardır bu rivetlerden en
çok konuşulanıda şöyledir : Bir çoban olan Pir Mehmet Zübeyr bir gün
koyunlarını kaybeder ve aramaya başlar,bu günki çöreğibüyük zaviyesinin yerine
gelince dinlenmek için oturur bir dilek tutar eğer koyunlarımı
bulabilirsem buraya bir zaviye yaptıracağım der ve uykuya dalar
,uyandığında birde ne görsün tüm koyunları yanıbaşındadır bunun üzerine tüm
sürüsünü satarak Tokat kadısına baş vurur ve zaviyesini buraya kurar Tokat
kadılığı buraya araziler vakf ederek faliyetine izin verir .Rivayetler
her zaman gerçeği yansıtmadığı için pek itibar edilmez .Tekke ve zaviyeler
Osmanlılarda ve Selçuklularda yarı resmi devlet kurumları gibidir. Zaviler en
alt birimlerdir zaviye tekke dergah hankah asitane şeklinde bir birine
zincirleme bağlıdırlar o bölgede tekke yoksa zaviye doğrudan dergaha bağlı
çalışır,bu zaviyede Niksar’daki Çöreğibüyük Dergahına bağlı görev yapmıştır.
Bazı yanlış bilgilendirmeleri düzeltmek için köyün ismi hiç bir zaman
değişmemiştir köy kurulunca direk çöreğibüyük köyü olarak kurulmuştur BAĞ
DERESİ ismini çevre köyler vermiştir bağların çok olasından dolayı.KÖYLERDE
İSİM DEĞİŞİKLİĞİ İSİMLERİN TÜRKÇE OLMAMASINDAN DOLAYIDIR Çöreğibüyük kelimesi
öztürkçe isimdir hiçbir zaman köy ismi değişmemiştir bunu Tokat’ın özel idare
kaynaklarındanda kontrol edebilirsiniz.İsim konusundaki bilgide ordan
alınmıştır zaten .
Çöreği
Büyük denmesinin nedeni bir rivayete göre bu zatın lakabıdır bir rivayete
görede kubbenin tam ortasında karşılıklı ön ayakları üzerine çömelmiş iki
ceylan resminin yuvarlak rölyef içinde olup çöreğe
benzetilmesidir.zamanla bakımsızlıktan define arayıcılar yüzünden
mezarların ve kubbedeki resimlerin hepsi yok olmuştur.köyün yazılı tarihi
olmamakla beraber eski tapu kayıtlarından yola çıkarak 1680 yıllarında kurulduğu
tahmin edilmektedir o zamanlar zulümlerden
korunmak için dere içine kurulmuş olup bol üzüm bağlarının bulunması nedeniyle
çevre köyler’cede Bağ Deresi denmektedir.
Köyün
ilk yerleşimcileri coşkun oğulları veya uysallar olduğu tahmin ediliyor sonra
söylencelere göre Erzurum’un Horasan ilçesinden Niksar’ın bir köyüne yerleşen
ordanda bu günki yere gelerek yerleşen Polat oğulları Almus
görümlü(Varzıl) köyünden gelen şahin oğulları(bir kısmı uçar soy
adlıdır, Dursunlar(sarhoş oğulları) Sivas Koyulhisar ilçesi bahçe
köyünden, yine Niksar’ın bir köyünden gelen Dündarlar en son
olarak ta yılmazlar(kara veli)gelmiştir. Diğer soylarda gelip
yerleşmişlerdir.Çöreği Büyük tekkesi aslında bir zaviyedir(zaviye tekkeden
kücük bir tarikat evidir).Selçuklular zamanında sefere gidenler için yoksullar
için yol üstlerinde zaviyeler tekkeler bulunur zaviye görevlilerine Zaviye’şin
tekke görevlilerine tekkeşin denirdi bunlar genelde gönüllü çalışan din
adamları idi. şikayet olursa ordan alınırdı tarikat canları burda buluşur
memleket haberlerini gelenden gidenden alır Orta Asya’ya ve yönetime bildirirdi.
Çöreği
Büyük Köyü Tokat İli'nin Merkez İlçesi'ne bağlı bir köydür. Köyün bulunduğu
ilçe 40.416664 enlemi ve 36.583332 boylamı koordinatlarında yer alır.
2-KÖYÜN BU GÜNKİ HALİ İLE KÖYDE OTURAN AİLELER :
1-polat
(polat oğulları)2-Engin(köseler) 3-uçar(yakub gil ler)4-güler(havalar)5-saka
6-şahin(şahin oğulları)7-dündar(sarılar)8-yılmaz(kara veliler)9-gün
doğdu(Musalar)10-coşkun(coşkun
oğulları)11-yıldız(topçular)12-doğan(çakırlar)13-atar(onbaşılar)14-dursun(sarhoşlar)15-uysal(tatar
oğulları)16-yıldırım( dat çılar)
17-şimşek(civcovlar)18-uğurlu(göcenler)19-çoban(dırga o ğulları)20-arlan
(ellezler)21-öz bek (com aliler)22-açık el(kidikler)köyümüz adını yakınındaki
çöreğibüyük tekkesinden almaktadır çoğu insanın merak ettiği gibi Çöreği Büyük
değildir bizim köyün çörekleride normal çörek büyüklüğündedir.tekke Selçuklu
eseridir.
Köy
tek bir aşirete bağlı olmayıp toplama bir köydür
Erzurumdan
gelen Polatlar
Tokat
Almus Çat köyünden gelen ugurlu (göcen aşurgil)
Tokat
Reşadiye Sazak köyünden gelen Karaveliler
Sivas
dan gelen Sarhoşlar
Niksardan
gelen Sarılar
Gevrek
köyünden gelen Köseler
Rus
tatar sürgünüile Osmanlıya gelen ve köye yerleşen Tataroğlları
Tokat
Görümlü köyünden gelen ŞahiN,Saka,Gündoğdu,,Güler,Özbek ve başka ailelerden
oluşur
KÖYÜMÜZDE İNANÇ YERLERİ
Çöreğibüyük
köyü tarihle iç içe bir köydür bu durum her köye nasip olmamıştır inançsal
bazda bir çok tekke vardır bunlar başta çöreğibüyük tekkesi,dede kayası tekkesi ,garip
tekkedir .Çöreğibüyük
tekkesi ile ilgili geniş bilgi daha önce verilmiştir .
garip tekke
ve dede kayası tekkesi ile bilgiler şöyledir : Selçuklularda
ve Osmanlılarda ordu sefere çıktığında çeşitli nedenlerle ölen
askerler yol güzargahındaki o yerede bir mezar yapılarak
gömülürdü daha sonraki seferlerde aynı güzergahlar takip edildiği
için o mezarlar ziyaret edilirdi onun içindirki Anadolunun her tarafında bu tip
meçhul asker mezarları vardır bu mezarların bazıları tahrip olmuş tamemen
kaybolmuş bazılarıda yöresel halklar tarafından sahiplenerek korunarak günümüze
kadar gelebilmiştir,işte garip tekke ve dede kayasıda bu meçhul asker
mezarlarıdır.
Tarihi yerler :
Günümüzdeki
adı tekke önü denen mevkide ve o yörede eski uygarlık kalıntıları çok sayıda
mevcuttur bu günki gümeneğin bulunduğu o yörede Dedeli köyü yöresinde Romalılar
ve Helenistik döneminde komana şehri bulunuyordu komana
şehri döneminde köyümüz mevki içindeki tekke önü önemli bir yerleşim bölgesidir
Şimdiki adı yeşil ırmak o zamanki adı iris nehri
boyunca çok sayıda yerleşim yeri oluşmuş tur komana şehri Anadoluda
Romalılar merkezi bu günki Nevşehir olan pontikaya bağlı idi daha
sonra komana merkez olmuş ve komana pontika adını almıştır. Günümüzde antik
Komana kazıları halen devam etmektedir.
Ölüleri
gömme şekli değişik bölgelere ve inanışlara göredir özellikle Türklerde ölü
gömme şekli iki türlüdür
OSMANLIDA ÖLÜ GÖMME ŞEKLİ
Cenaze
kabre konacağında, kabre inen bir kaç kişi cenazeyi alarak yüzü kıbleye karşı,
başı batıya gelmek üzere sağ yanına yatırırlar. Bu esnada: "Bismillahi ve
ala milleti Rasûlillahi" (Allah'ın adı ile ve Rasûlullah'ın milleti -dini-
üzere) derler. Kefenin bürgüsünün baş ve ayak tarafındaki bağları çözerler. Bu
ölü gömme sistemi halen devam etmektedir.
SELÇUKLULARIN ÇOĞU OYMAKLARINDA ÖLÜ GÖMME SİSTEMİ
Selçukluların
çoğu beylik ve oymaklarında şu inanç vardır güneşin doğuşu ve batışı
esas alınarak doğudan geldik batıya gidiyoruz diyerek
Cenaze
sol yanı üzerine yatırılır yüzü kıbleye gelecek şekilde ayaklar
batıda kafa tarafı doğuda olacak şekilde gömülür ,bu gün bu gömme
sistemi bazı bölgelerde halen uygulanmaktadır, bu gerçekleri
bilmeyen bazı kişiler bunlara ters mezar demektedirler.
3-KURTULUŞ SAVAŞINDA ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ
Kurtuluş
savaşında Çöreği Büyük Köyü’de büyük acılar çekmiştir erkeklerin çoğu askere
alındığından köyde kalan az sayıdaki kişiler köyü korumaya çalışmışlardır Yaylacık
dağına yerleşen ermeni ve rum çeteciler sık sık Türk köylerini basıp insanları
katletmişlerdir bundan dolayı çok köyler kendi güvenliğini sağlamak için silahlanmıştır
Çöreği büyük Köyü’nde Polat ali(Polat oğullarının dedesi),sarı
kahya(Dündarların dedesi)Yakup ağa(uçarların dedesi) köy savunmasında büyük
çaba sart etmişlerdir
özellikle
Koca Anastas çetesi ve kara yorgi çetesi köyün başına bela kesilmişler köyden
çok sayıda canlı hayvanı zorla alıp kaçmışlardır.Rumlar
yakaladıkları Türkleri kazığa vurmuş, ırmakta boğmuş
(Yeşilırmak), çam ağaçlarına bağlayıp
yakmışlardır. Yaktıkları kadınların göz yaşartan kokuları etrafı sardıkça
keyiften bağıra bağıra gülmüşler; “bu kadında amma da yağlıymış ha, ne güzelde
yandı bee” diye iğrenç naralar attıkları kulaklara adeta
çivilenmiştir. köy o dönemde çok maddi kayıp yaşamış fakat can kaybı
yaşamamıştır
Yaylacık Dağı Karanlık dere mevkiine yuvalanan ermeni ve rum çeteler
şunlardır
1- Kalaycı Oğullarından Lefteroğlu Yorgi Çetesi (Karayorgi lakaplı )2-Deli Girek’in
oğlu Dimitri Çetesi,3-Kara Lazarı Çetesi,4-Koca Anastas Çetesi
(En azılı çete gurubu bunlardı. Çok can yaktılar.),5-Kara Yorgi Çetesi.6-Deli Hacı Çeteleri,7-Arapoğlu Çetesi.8-İstil Çetesi.9-Mihail Çetesi.
4-KÖYDE YAŞANAN FELAKET YILLARI
1939
yılında yaşanan büyük depremde çok sayıda ev yıkılmış fakat can kaybı az
olmuştur can kaybının az olmasının nedeni ise köyün dere yakasına kurulması ve
zeminin sağlam olmasıdır
Zaman
zaman köyün içinden geçen derenin taşması ile köy ikiye bölünmüş çok sayıda
hayvan dere taşması sonucu telef olmuştur öyle zamanlar olmuşki iki yakayı
birleştirmek için tahta köprüler kullanılmıştır 1970 lerden sonra derenin
islahı ile bundan kurtulmuşlardır 1960-1968 yılları arasında köyde büyük çapta
kızamık,sıtma,boğmaca,hastalıkları salgınları yaşanmış özellikle kızamık
salgınlarında köyde çok sayıda erkek çocuk ölmüştür kız çocuklarda
ölüm oranı daha azdır daha sonraki yıllarda aşılamanın önemi anlaşılarak bu
hastalıklar bir daha görülmemiştir
5-ÇÖREĞİBÜYÜK ZAVİYESİ(tekkesi) :
XIV.
yüzyılda Anadolu, Anadolu Beylikleri adıyla, bölge bölge kurulan Türk
Beyliklerinin idaresi altındadır.Selçuklu Devletinin çöküşünden sonra türeyen,
her biri kendi başına buyruk, her biri bağımsız, büyüklü küçüklü bu beylikler,
tek bir devlet gücüne bağlanıncaya kadar, birbirleriyle sürekli olarak
çatışmışlardır. Aralarında birlik olmayınca, Anadolu'da dirlik de olmamış, halk
sürekli bir huzurun özlemini çekmiştir.
Hele iki beylik vardı ki, bunlar ötekilerinden daha büyük, daha güçlüydüler.
Biri Karamanoğulları, öteki Osmanlılardır Kayseri,Sivas Tokat yöresini ele
geçiren kadı Burhanettin buralarda egemenlik kurmuş bu yörelerde tekkeler
zaviyeler hanlar hamamlar yaptırmıştır . her ne kadar Tokat 1400 lü yılların
başında Osmanlılara katılsa’da Osmanlı beyliği burda tam otorite sağlayamadı
diğer Türk beylikleri arasında Tokat birkaç defa el değiştirdi . Anadolu’da
Türk birliğini sağlama çalışmaları Yıldırım Beyazıt’la başlamış Yavuz Selim’le
tamamlanmıştır.Bu dağınık durumda Anadolu’da yüzlerce beylik oluşmuş
beyliklerin bir kısmı Anadolu Selçuklu devletine bağlı bir kısmı bağımsız bir
kısmı Osmanlıya bağlı bir kısmı Karaman Oğul’larına bağlı kalmışlardır Osmanlıların Anadoluya
tam hakimiyetleri epey zaman almıştır Çöreği Büyük Zaviye’side işte bu dönem
aralığında yapılmıştır. Kitabesini Tokatlı araştırmacı tarihçi merhum Halis
Turgut Cinlioğlu 1901-1982)okumuş kitabesinde 1451 yapılış tarihi yazdığını yaptıranın
Pir Mehmet(Muhammet) Zübeyr olduğunu söylemiştir ,
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tokat için halkının tamamı doğuştan
zekidir soylu ve olgundur yedi adet tekkesi vardır en
meşhurları ÇÖREĞİBÜYÜK ve İlyas dede tekkeleridir der, Kitabesi
giriş kapısının hemen üstündedir kitabe yazısı Selçuklu Sülüs yazısı şeklinde
olup okunup çözülmesini çok az kişi yapabilmektedir.Çöreğibüyük zaviyesi
Anadolu Selçuklu devletinin dağıldığı bir dönemde yapılmış fakat işlevini daha
çok Osmanlı’lar zamanında yerine getirmiştir.
Selçuklu
eserleri Tokat listesinde bu tekke zaviye olarak geçer zaviye tekkeden küçük
tarikat evidir.Buranın yapılış amacı şöyledir:Selçuklular zamanında verimli
topraklar başlarına bu tip yerler yapılırdı,buraların genel ismi menzil
hanedir.Menzil hanelerin bazıları tekke,bazıları zaviye (zaviyeler tekkelere
bağlıdır)bazıları kervansaray, bazıları han şeklindeydi ulaşım
buralardan sağlanırdı.O zamanlarda devlet sistemi dine dayandığı için tekke ve
zaviyelerin önemi büyüktü tekke ve zaviyelere görevli devlet tarafından atanır
bu görevli dürüst çalıştığı zaman ölene kadar kalırdı.o yerlerden biride Çöreği
Büyük’tür.Tekke ve zaviyelere araziler vakfedilir işletilerek ordu sefere
çıktığında ihtiyaçlar buralardan karşılanırdı. Çöreği Büyük ismi bazı olasılıklara
dayanmaktadır:kubbenin tam ortasında karşılıklı düz üstü çömelmiş iki ceylan
resmi büyük yuvarlak rölyef şeklindedir bu rölyef çöreğe benzetilir bundan
kaynaklanmış olabilir bu rölyef zamanla bakımsızlıktan ,definecilerden dolayı
kaybolmuştur.diğer bir olasılıkta burayı işletenlerin lakabıdır yani zavişenin
lakabıdır(tekke görevlisine tekke şin zaviye görevlisine zavişin yada zaviyadar
denirdi) isim konusunda net bir durum yoktur.Aynı adla Tokat-Niksar
ilçesinde Çöreği Büyük cami vardır,burası önceleri dergah
olarak yapılmış sonradan camiye çevrilmiştir ,bazı kaynaklar
buranın İlhanlılar döneminde yapıldığını yazmaktadır kesin tarihi
belli değildir. ilhanlılar o zaman Selçuklulara bağlı beyliktir ,
Çöreği Büyük tekkesi ile Çöreği Büyük dergahı (camisi) aynı mimariye sahip aynı
dönemin eseridirler,kesin bir yazılı kaynak yok ama buralar menzil hane görevi
sağladığı için aynı kişiye bağlı olabilir.ilk yapılış amacı dergah olarak
zaviye niteliğindedir sonradan cami yapılmıştır. Gelir kaynakları olarak
vakfedilen araziler, halktan toplanan vergilerin bir kısmıdır.
Sakızlık
Ağaçları:birde burası yapıldıktan sonra sakızlık ağaçları
dikilmiştir bu sakızlık ağaçlarından elde edilen yağlar ordunun
koşumlarında Tokattaki Gök medresenin (şimdiki müze binası) Dar-ül şifa
(üniversite hastanesi)da ilaç olarak kullanılırdı. Bu sistem Selçuklular
yıkıldıktan sonra Osmanlılar zamanındada devam etmiş Osmanlının zayıflaması ile
buraların arazilerine beyler ve ağalar el koymuş tur.şu andaki Çöreği Büyük
tekkesi yıkılmak üzere köylüler birkaç kez onardılar ama buda tarihi özelliğine
uygun olmadığından esasen Kültür Bakanlığı restore etmelidir halk tarafından
yapılan restorasyon aslına uygun olmamaktadır.Tekkenin
içersinde kabirler vardır .Çöreği Büyük zaviyesini halk tekke olarak
bilir tekke olarak söyler ,Tokat' a 20 km mesafede Çöreği Büyük köyü sınırları
içinde ve Çöreği Büyük Mezarlığı içindedir
6- ZAVİYELERİN GÖREVLERİ :
ZAVİYE : Kelime anlamı ile Köşe, bucak, evin bir odası. Tarikat
faaliyetlerinin yürütüldüğü küçük yapıdır. Zaviyelerde görev yapan şeyhlere
zaviyedâr, buralarda oturan dervişlere de zaviyenişîn denirdi. Tarikatların
yayılmasına paralel olarak, tarikat üyelerinin toplandığı ve görevlerini yerine
getirdiği merkezî yapılar da yayıldı: Bu yapılar tekke, dergâh,
asitane, hankâh, zaviye gibi çeşitli isimlerle anıldı. Tarikatların
merkez tekkelerine genellikle asitane ya da hankâh deniyordu. Tekkelere
göre daha küçük olan tarikat yapılarına zaviye adı verildi. Zaviyeler,
büyük yerleşim alanları dışında, küçük köy ve kasabalarla yollar üzerinde
açılıyordu.
Selçuklu ve
Osmanlının taşrada dini ve SOSYOLOJİK HİZMET VEREN kuruluşları en küçüğünden büyüğüne şunlardır
Türbe
zaviye türbenin büyüğü
tekke zaviyenin büyüğü
dergâh,tekkenin
büyüğü
hangâh, dergahin büyüğü
ribat,
hangahın büyüğü
âsitane
ribatın büyüğüdür bu günki sisteme göre
en üst yönetim.
Çevredeki
dervişlerin toplanma yeri olmasının da ötesinde kimi görevleri vardı. Özellikle
Türk dünyasının çeşitli yerlerinden gelen derviş ve tâcirlerin yolculuklarını
rahat biçimde yapmalarını sağlamak, bu görevlerin başında geliyordu. Zaviyelere
gelen derviş ve yolcular, buralarda konaklıyor, dinlendikten sonra yoluna devam
ediyordu.
Anadolu'da açılan ilk zaviyelerden itibaren bu sosyal görev zaviye vakfiyelerinde
açıkça belirtiliyordu. Buna göre Türk dünyasından gelen misafirlerin yeme, içme
ve barınma gibi zaruri ihtiyaçları karşılıksız olarak üç gün boyunca
karşılanıyordu. Ayrıca, misafirlerin kimlikleri tesbit edilerek ilgili
makamlara bildirilecek, misafirler geldikleri yerler hakkında bilgi vererek,
onlar aracılığı ile de Anadolu'nun durumu Orta Asya'ya iletiliyordu.
Misafirlere gerektiği gibi hizmet etmeyen zaviye görevlileri, kadı'ya haber
verilerek görevlerinden alınıyordu. Yüzyıllar boyunca sosyal bir kurum olarak
önemli hizmetlerde bulunan zaviyeler de, 30 Kasım 1925 tarih ve 877 sayılı
kanunla tekkelerle birlikte kapatılarak tarihe karıştı.
İster
Selçuklu ister Osmanlı döneminde olsun, Anadolu’da zaviyelerin kuruluşları
incelendiği zaman şu manzara göze çarpmaktadır:
Her hangi bir tarikata bağlı bir şeyh, yanında belli sayıdaki müridiyle ya bir
şehir, kasaba ve köyde veya yol üzerinde uygun bir mevkide zaviyesini
açmaktadır. Bunun için gerekli yerler şeyh tarafından ya bizzat temin
edilmekte, yahutta o yerin hükümdarı, devlet adamı, zenginleri tarafından
bağışlanmaktadır. Ayrıca kurulan zaviyeye eğer şehirde ise masraflarını
karşılamak üzere belli bir miktarda arsa ve emlâkın geliri vakfedilmekte veya
devlet hazinesinden tahsisat ayrılmaktadır. Köylerde ve yol üzerinde olan
zaviyelerde ise durum daha başkadır. Buralarda kurulan zaviyeler masraflarını
kendi üretim güçleriyle karşılıyorlardı. Bu zaviyelerin etrafında târlalar,
bahçeler, bağlar ve değirmenler meydana geliyor, hayvan sürüleri besleniyordu.
Dervişler hem kendi ihtiyaçlarını, hem de gelip geçen yolcuların masraflarını
bizzat kendi emekleriyle karşılıyorlardı. Anadolu topraklarında zaviyeler
konusu Anadolu’nun iskânı Türkleşmesi ve Müslümanlaşması konusu ile paraleldir.
Bu ülkede zaviyeler ilk devirlerde bir iskan unsuru olmuşlar ve İslâmiyetin
yayılmasında en önemli rolü oynamışlardır. Anadolu’da ilk zaviyenin veya
zaviyelerin nerede ve ne zaman kurulduğu konusunda kesin bir şey söylemek
mümkün görünmemekle beraber bunların askeri fetihlerle birlikte batıya doğru
bir yayılış çizgisi tâkip ettikleri kolayca tahmin olunabilir.
Bu derviş ve şeyhlerin Anadolu’yu tercih etmelerinin sebepleri arasında, bu
ülkenin cihad ve gazaya elverişli olması kadar, Anadolu Selçuklu
hükümdarlarının müsait olmalarıdır Başlangıçta tekke ve zaviyeler, tarikat
şeyhleri tarafından seçilen yerlere inşa edilirken, Osmanlılar bir amaç
doğrultusunda tercihi değiştirdiler Amaç : emniyet ve
âsayişi temindi ,Bu yüzden yolculuk için tehlikeli olan yerlere tekke kurmaya
başladılar. Bu anlamda tekke ve zaviyeler, bir bakıma “karakol” işlevini de
üstlenmiş oldu. Bu süreçte ıssız dağ başları, tehlikeli boğaz ve geçitler tekke
ve zaviyelerle doldu. Bunlar hem yol emniyetini sağlamakta jandarma karakolu
işlevi görüyor, hem yolcuları ağırlıyor, hem ticareti kolaylaştırıyordu; bir
yandan da askeri sevk ve idarenin sağlanmasına katkıda bulunuyorlardı.
Tekkede kalan farklı inançlara ve milliyetlere mensup yolcuların getirdiği
haberler, Osmanlı Devleti’nin haber alma örgütüne mensup elemanları tarafından
derlenip rapor haline getirildikten sonra Başkente gönderiliyor, bu sayede
Başkent, fazla emek harcamadan çevrede olup bitenler konusunda bilgi sahibi
olabiliyordu.
7-ÇÖREĞİBÜYÜK DERGAHI :
Tokat
ili Niksar ilçe merkezinin doğusunda bulunan bu yapının kitabesi günümüze
gelemediğinden yapım tarihi bilinmemekle beraber İlhanlı’ lardan
kalan en önemli eserdir.Ebu Sait Bahadır Han zamanında Tekke ve Zaviye olarak
yapılmıştır
Giriş
portaline dayanılarak bu yapının XIV. yüzyılda yapıldığı ileri sürülmüştür.
Günümüzde cami olarak kullanılan bu dergâh 1857 yılında portal dışında tamamen
yenilenmiştir. Niksar’daki planı bilinen ilk zaviye olmasıyla da önem kazanan
bu yapı ortada bir avlu olmak üzere üç eyvan ve köşe odalarından meydana gelmiştir.
Bu plan şekli Gazneli Karahanlı ve Büyük Selçuklu devirlerinden beri uygulanan
bir yapı tipidir. Giriş portalı beden duvarı boyunca yükselmektedir. Portalın
üç yanını kuşatan dört bordürlü palmet motifli bir kuşak çevirmektedir. Bundan
sonraki giriş geçmeli taşlarla örülmüş basık kemerlidir. Kemerlerin köşelerine
birer tane altı köşeli yıldızlar yerleştirilmiştir. Günümüze gelemeyen
kitabenin yerinde ön ayaklarını kıvırarak oturmuş, başını geriye çevirmiş bir
geyik figürü işlenmiştir.Geyik ve ceylan figürleri Çöreğibüyük tekkesindede
mevcut idi.Yapımından sonra uzun süre dergâh olarak kullanılmıştır 1939 ve 1942
depremlerinde tamamen yıkılmış yalnızca portal kısmı ayakta kalabilmiştir Yıkılan bölümler
1957 yılında restore edilmiştir
KÜLTÜR :
Köyün
gelenek ve görenekleri şunlardır: köydeki ailelerde kadın ve erkek eşitliği
vardır. Evliliklerde zorlama yoktur. İki tarafın rızasına dayanır akraba
evlilikleri çoktur. Nüfus planlamasına uyulur. Yemekleri: baklalı dolma(sarma,
tarhana çorbası, fırın keşkeği, katmer, sarı burma, gömbe, tatar böreği, kurban
pilav, üzüm pekmezi gibi birçok yemek. köyde eğitime 1980 yıllardan sonra önem
verilmeye başlanmıştır. Dışarıya göç son yıllarda artmıştır.
8-ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ ADET VE GELENEKLERİ
1-kadın
erkeğin uğrunu keserse (önünden geçerse )günah sayılır,kadının kısmetinin
kesileceğine inanınılır
2-gece
karanlıkta önüne kara kedi çıkarsa cin çarpacağına ,işlerin ters gideceğine
inanılır.
3-bıçak
elden ele verilmez ,bıçağı başkası yere bırakır diğeri yerden alır
4-cuma
ve salı günü eskiden işe gidilmezdi özellikle salı günü işe gidenlerin işi
sallanır derler.
5-hamile
kadının uğru kesilmez
6-dilek
amaçlı çalılara çaput, bez bağlarlar
7-cuma
akşamları tekkelere gömbe ,çörek dağıtırlar mum yakarlar
8-cenaze
gömülüp gelince cenaze sahibi kurban keser yemek verir buna kazma kürek ekmeği
denir
9-cenazenin
gömüldüğü akşamı köylü her evden cenaze evine sofra hazırlar getirir ve orda
topluca yenir
10-cumalığı
(mevlidi) yapılır kurban kesilir yemek verilir kuran okutulur
11-ölümün
kırkıncı gününde kurban kesilir yemek verilir kırk gün okunmuş su mezara
dökülür buna kırk suyu denir
12-ölümün
elli ikinci günü yemek verilir kuran okutulur elli iki gün okunmuş su mezara
dökülür buna 52 si denir
13-ölü
gömüldükten ancak kırk gün sonra mezara gidilir daha önce gidilmesi günah
sayılır
14-ölen
kişi müsahipli ise darı çekilir
(günahlarının
affı için dua edilir)
15-gelin
attan indikten sonra gerdeğe kadar damadın gelini görmesi uğursuzluk sayılır
16-gelin
damat evine gelince selavat getirilerek damat gelinin başına elma atar
17-evin
evli erkek ve kızları babalarının yanında çocuklarını sevemezler
18-tarlada
son buğday hasadında kurban kesilir kuran okutulur buna bereket duası denir
Not
:bu inançların çoğu Türklerin İslamiyet’ten önceki din inancı olan Şamanizm den
gelmektedir daha sonraları inanç adı altında ve gelenek
haline gelmiştir .
EĞİTİM :
Köyde
İlkÖğretim Okulu bulunmaktadır. Taşımalı eğitim verilmektedir.Köy eğitime önem
vermekte kız erkek ayrımı kesinlikle köyümüzde yapılmaz beş parmağın beşide bir
ilkesi hakimdir köyde çok sayıda emekli memur ve işçi vardır ,çok sayıda
ünüversite mezunu ve ünüversite öğrencisi vardır emekli olanların bazıları köye
dönüp yerleşmekte iklim uygunluğu bağı koparmaya engeldir .Kuşak çatışmasından
dolayı bazı anlaşamazlık olmasına rağmen köyde önemli bir problem yoktur ,köy
genellikle kendi yağı ile kavrulan bir yapıdadır.
COĞRAFYA :
Tokat
merkezine 16 km uzaklıktadır.Yeşilırmak köyün kenarından geçmektedir.Yarı
düzlük yarı dağlık yapıya sahiptir . Pınarlı köyü ,Kızıl köy,Korucak
köyü,Döllük köyü,Kara kaya köyü,Almus ilçesine bağlı Mamu köyleri
ile komşudur
İKLİM :
Köyün
iklimi,Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir ama yarı bir
karadeniz iklimi görülür.
NÜFUS :
200
0 yılı nüfus sayımına göre 500 dür
EKONOMİ :
Köyün
ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. tarım ve hayvancılığın gelişmesine
önemli katkısı olan köyümüzün yetiştirdiği ziraat teknikeri Gazi POLAT'tır.
Meyvecilik konusunda verimsiz topraklaravişne dikimini teşvik etmiş köyde budama
ve aşılama kursları açtırarak teknik meyvecilik öğretilmiştir. Traktör ehliyet
kursları açtırmış ,hayvancılığı teşvik için silaj yapımı öğretilmiş,hiç ziraatı
yapılmayan şeftali ziraatı geliştirilmiş,çeşitli gece eğitimleri düzenlenerek
teknik tarım metodları öğretilmiştir. Köy şartlarında konserve yapım kursları
açılmıştır, arıcılık kursları düzenlenmiştir. üretimde çeşitlilik sağlanarak
verimsiz topraklar köy ekonomisine kazandırılmıştır. Köyün halkı çalışkan ve
hatırşinasdır. Köyde çoğunlukla sulu tarım yapılmakta olup en çok üretimi
yapılan sebzelerden :salatalık,soğan,domates,fasülye son zamanlarda
patlıcan,kabak meyvelerden :elma,armut,şeftali, kiraz,vişne üretimi
yapılmaktadır vişne üretimi daha çok sulak olmayan kıraç yerlerde yapılmaktadır.Köy
yeşil ırmak kenarında olması nedeni ile DSİ nin sulama kanalı vardır
kanallardan biri pompalama sistemi ile çalışmakta köyün içine kadar sulama
gelmektedir
ALT YAPI :
Köyde
İlk öğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem şebekesi
vardır.Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur.sağlık ocağı ve sağlık evi
yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit
telefon ve internet vardır.
9- SEÇİLDİKLERİ YILLARA GÖRE ÇÖREĞİBÜYÜK KÖYÜ MUHTARLARI VE
YAPTIKLARI HİZMETLER :
2009
- Kazım ENGİN : Himmet Sakadan cem evini inşaat halinde devir aldı halen
muhtarlığı devam ediyor.
2004 - Himmet SAKA :
Muhtarlığı döneminde cem evi inşaatına başlandı inşaat devam ediyor ,çeşitli
hizmetleri oldu.
1999 - Ahmet
DURSUN(Rahmetli)
1994 - Ahmet DURSUN :
Muhtarlığı döneminde köy terör kıskacında idi terörün bitirilmesi için büyük
gayret gösterdi çeşitli hizmetleri oldu Allah rahmet eylesin.
1989 - Durmuş GÜLER :
muhtarlığı döneminde köy yollarının yapımı köy korusunun korunması gibi çeşitli
hizmetleri olmuştur.köy kanalizasyonları yapıldı
1984 - Tahsin YILMAZ
:muhtarlığı döneminde evlere su getirme işlemine devam edildi
telefon çekilme işlemi devam etti .
1980
- Selim POLAT : muhtarlığı döneminde köye su getirildi evlere su dağıtıldı,çeşitli
hizmetleri oldu ,yine evlere telefon çekildi.
Ali
DOĞAN : muhtarlığı döneminde köye PTT acenteliği açıldı telefon etmek
isteyenler kontür karşılığı telefonla görüşebiliyordu yol yapımı çalışması
yapıldı
Şükrü
POLAT : muhtarlığı döneminde köye ilk defa ilk okul açılması için büyük çaba
gösterildi köyden Mahmut Dündar ve İsmail Dündar yer temini konusunda
fedakarlık yaptı ,okul konusunda Mehmet Güler,Veli Yılmaz,Mahmut Dündar ,İsmail
Dündar Muhtar Şükrü Polat’a büyük destek sağladılar tüm köy halkı fedakarlığını
esirgemedi 1962-1963 yılı öğretim döneminde açıldı ilk
öğretime okul musa gündoğdunun eski bir dam evinde başladı (şimdi yerinde oğlu
Ahmet Gündoğdu oturuyor) daha sonra Durmuş Polatın dam evine (şimdi Dursun
polatın evi var) taşındı en sonundada yeni okul yapıldı
oraya taşındı ,bende köyümüze açılan okulun 1968 yılı ilk
mezunlarındanım sebep olanların hepsi rahmetli oldu ruhları şad olsun .
Mehmet
POLAT : köye okul yaptırmak için ilk girişimleri yapanlardandır,köyün dereden
gelen suya köyün başına köy çeşmesini yaptıran kişidir hatta dikkat edilirse o
çeşmede yaptıran mehmet polat diye yakın zamana kadar yazıyordu bilmem şimdi
duruyormu.?
Musa
GÜNDOĞDU : Bir bilgiye ulaşılamadı
Veli
YILMAZ : Bir
bilgiye ulaşılamadı
Yakubun
MEHMET(uçar.ların dedeleri) Muhtarlığı döneminde genç cumhuriyetin bir köyü
olarak devletle irtibatı sağlamış çete baskınlarına karşı köylüyü devamlı
uyanık tutmuştur.
Sarı
kahya(Dündar.ların dedeleri .cumhuriyet rejiminin ilk köyümüz muhtarı) :
cumhuriyetin ilk yıllarında köy sık sık ermeni ve daha çok rum çetecilerin
baskınlarına uğramış bu konuda köyü korumak için edinilen bilgilere göre sarı
kahya(dündarların dedeleri) ,yakubun mehmet(uçarların dedeleri) ,polat
Ali(polatların dedeleri) büyük çaba göstermişlerdir ruhları şad olsun.
NOT:
Muhtarların görevleri döneminde yaptıkları işlerle ilgili bilgiler anlatıma
dayalıdır belki yapılan işlerle yapan kişiler karıştırılmış olabilir
noksanlıklar olabilir böyle bir durum olması durumunda bize bilgi verilirse
düzeltme yoluna gidilir .saygılarımla
KAYNAKLAR
Vikipedia,Evliya
Çelebi seyahatnamesi,Selçuklular döneminde Tokat,Osmanlıda ve Selcuklularda
mezar şekilleri,Osmanlıda ve Selçuklularda tekke,zaviye hankah asitane
işlevleri,kişisel anlatımlar ,kurtuluş savaşında Tokatta’ki Ermeni ve Rum
çeteler,Türk Tarih kurumu kütüphanesi,TBMM kütüphanesi
ÇÖREĞİ
BÜYÜK KÖYÜ İÇİN ŞİİR : KÖYÜMÜZDE BÖYLE CANLAR VAR İDİ
KÖY
İÇİN YAZILMIŞ DÖNEMİNİN İNSANLARINI ANLATAN GÜZEL BİR ŞİİR
ŞİİRDE İSİMLERİ GEÇİP ÖLENLERİ
RAHMETLE ANIYORUM.
UMARIM
SONRADAN GELEN NESİLLER KÖY HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLURLAR
Köyümüz dede kayası eteği
Adelİde giyerdi sarı eteği
Gurtloğun bozda gohulunun otağı
Köyümüzde böyle canlar var idi
Köyümüzün önünde kanal yolları
Esma ana dokur idi ala çulları
Gönül ananın tatlı dilleri
Köyümüzde böyle canlar var idi
Sivrilide gezer idi Havza köyünü
Ziyaret ederdi talibini soyunu
Çokda severdi dıngılının uzun boyunu
Köyümüzde böyle canlar varidi
Sarhoşun cumuya tarih yazardı
Katıkçi sali at üstünde gezerdi
Eminde gamsüzü bazen üzerdi
Köyümüzde böyle canlar varidi
Ali kösenin uzundur boyu
Havanın memetde kul himmet soyu
Ederdi sohbet ,severdi köyü
Köyümüzde böyle canlar varidi
Köyümüzde ekilir mısır darısı
Üflükçüde sarıların yarısı
Karasudanda akardı suyun durusu
Köyümüzde böyle canlar varidi
Köyümüzden geçer sel deresi
Çokda içerdi dırga çetesi
Erken ayrıldı aramızdan Hamza ile ali rızası
Köyümüzde böyle canlar varidi
Topçunun aşurda biner idi sarı atına
Sürer giderdi kaşın ardına
Derdi duranım derman derdime
Köyümüzde böyle canlar varidi
Ali
baba yüksekde yatardı
Albay anada mekik atardı
Yar yarda koyun alıp keçi satardı
Köyümüzde böyle canlar varidi
Yemenin evi yakın idi setene
Kösenin Halil çift koşardı kötene
Civcovun alide görevini yaptı vatana
Köyümüzde böyle canlar var idi
Çakırın alinin şerif sanki bir hacı
Halil dedeside ona hep duacı
Oğulları bacanak gelinleri bacı
Köyümüzde böyle canlr varidi
Kel sali gezerdi dağı taşı
Hep yanında idi ekmeği aşı
Onunda var idi iki gardaşı
Köyümüzde böyle canlar var idi
KAYNAK:Aşık
Sabri Yılmaz 1978
Araştırma :Gazi Polat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.