HUBYAR SULTAN TARİHÇESİ , HAYATI VE YERLEŞKESİ
HUBYAR
SULTAN’IN HAYATI
Halk
arasında Hubyar, Hubyar Sultan, Hubyar Devletlü, Hızır Hubyar, Hubyar Baba,
Hubyar Derviş olarak adlandırılmaktadır Birleşik bir kelime olan
Hûbyâr’ın iki anlamı vardır. Hû: Allah anlamındadır. Hûb: güzel, hoş, iyi
demektir. Yâr: yârân, dost, sevgili, ahbab, mahbûb, muhibb ifade
etmektedir. Hûbyâr ise birincisi dünyevi anlamda “Güzel Dost”
demektir.Türkmence; Huday (Hudaay): Allah, Hüda. Hudayyolı (Hudayyoolı): Allah
için kesilen kurban. Demektir ki eski Orta-Asya Türkçesinde ve lehçelerinde
aynı anlamlara gelen benzer kelimeler vardır. İkincisi ise manevi
anlamda “Allah’ın sevgilisi”, “Allah’ın Güzel Dostu” ya da “Hakk Ereni”ni,
Allah yolunda başını (serini) kurban etmeye hazır, kamil insanı ifade eder ki;
Alevilerde bu manada “Hubyar Sultan”ı telakki
etmişlerdir.
Hünkâr
Hâce Bektaş-ı Veli (1209/10-1271/3) ile çağdaş olan Hubyar Sultan’ın
Türkistan’da evli olduğuna dair bir rivayete rastlamadık. Bu durum Alevilik’te
tek eşlilik anlayışından kaynaklanmış olabilirliğindendir. Ortak ittifak Hubyar
Sultan, Anadolu’ya gelip yerleştikten sonra evlendiğidir.
Karamanoğlu Mehmet
Bey (Ö.1277) yöreyi irşat amacıyla Yalıncak Sultan adlı bir zatı gönderir. Bu
zatta bugünkü Sivas’ın Hafik İlçesinin Yalıncak Köyü’ne yerleşerek dergahını kurar.
Hubyar Sultan’da Yalıncak Sultan (Ö. 1283 )’ın kızı Gönül Ana ile evlenir ve
soyu bu hatundan devam ederek bugünlere gelir. Bu evliktende anlaşılacağı gibi
Hubyar Sultan ile Karamanoğlu Mehmet Bey arasında sıkı bir siyasi
ilişki mevcuttur. Varolan bu ilişki bölgedeki halk hareketlerinede
yansımıştır.
Bugünkü
Kazakistan’ın Türkistan bölgesinden Oğuz-Beydili boyu oymakları ile Anadolu
(Rum)’a göçerek; Tokat bölgesine yerleşen Hubyar Sultan’da Hâce Ahmet Yesevi
halifelerindendir. Hubyar Köyü’nde tarihsel olarak Beydili Sıraç topluluklarına
ve Hubyar Dede Ocağı’na damgasını vuran Hubyar adında iki zat vardır. I.Hubyar
Sultan 13.yüzyılda, II.Hubyar Abdal 16.yüzyılda yaşamıştır. İki Hubyar’ın yaşam
öyküsü, rivayetleri, menkıbeleri, kerametleri, ozanların deyişleri birbirine
karışmıştır. I. Hubyar Sultan’ın konar – göçer bir şekilde zaman zaman
geldiği Ormanlık yöre kutsal kabul edilmektedir.Kendi adıyla anılan
bugünkü Hubyar Köyü’nü kuran II.Hubyar Abdal ise Horasan’dan gelen Hubyar Sultan’ın
torunlarındandır.
I.Hubyar
Diye de bildiğimiz ve 13.yy da yaşayan Hubyar Sultan’ ın tam
olarak ne zaman ve nerede öldüğü bilinmemektedir.
16.yy
da yaşayan Hubyar ‘ ın ise eldeki belgelere göre 1573 lü yıllarda öldüğü düşünülmektedir.
Hubyar Abdal diye de adlandırdığımız II.Hubyar ‘ ın Türbesi Tokat Almus Hubyar
Köyündedir. Bu türbenin nezdinde her iki Hubyar bir kabul edilmiş ve dua ve
kurbanlar buraya sunulmaktadır.
Hubyar
Abdal 1527 yılında Tokat Bölgesinde yapılan Celali İsyanlarından Zünnünoğlu
Halil ayaklanmasına katılmış hatta bu ayaklanmanın organizesini sağlamıştır. Bu
isyanın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra Bugünkü Hubyar Köyü sınırları
içerisinde bulunan Tekeli Dağı eteklerinde bulunan Gürgençukuru diye de bilinen
Ormanlık alana yerleşmiş ve Hayatını bu bölgede tamamlamıştır.
Hubyar
Abdal Hubyar Köyüne bir Tekke kurarak taliplerine ve gelip geçenlere aş imkanı
sağlamıştır. Buraya kurduğu Dergahta yetişen Dedeleriyle Kızılbaş Beydili Sıraç
Türkmenlerine hizmet etmiş onların birliğini ve dirliğini temin etmiştir.
Kaynak :
Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri - A.KENANOĞLU - İ.ONARLI
Hubyar Sultan Derneği Yayınları 1
http://hubyarvakfi.org.tr/sayfa.asp?sayfaID=2
HUBYAR OCAĞI
VE HUBYAR SULTAN DEDE
Hubyar Ocağı
adını Kurucusu olan, Hubyar Sultan Dede’den almıştır. Hubyar Sultan’ın 16,yy da
yaşadığı ve Celali isyanları dönemlerinde bugün türbesinin de bulunduğu
Tokat-Almus-Hubyar köyüne geldiği bilinmektedir.
Hubyar Ocağı
1500 lü yıllarda kurulmasına karşılık oldukça kalabalık bir kitleye sahiptir.
Bu Ocağın kuruluşu ve geçirdiği evreler ile ilgili evrak ve dökümanlar
tarafımdan toplanmakta ve derlenmektedir. Bunların sonuçlanmasıyla birlikte bu
belgeler bilim çevrelerinin incelemesine sunulacaktır.
Yörede
anlatılan rivayetlerde ise, Hubyar Sultan’ın Horasan pirlerinden olduğu ve Hacı
Bektaş Veli ile Anadolu’ya geldiği, ilk önce Antalya civarlarında konakladığı
daha sonra ise Tokat Erkilet köyüne yerleştiği yönündedir.
Hubyar
Dedelerinin diğer bir anlatımı ise Hubyar Sultan’ ın Hoca Ahmet Yesevi olduğu
yönündedir. Tabi buradaki anlatım gerçeği yansıtmasa ise de bu söylemin
Hubyarlılar tarafından Hubyar Sultan ile Hoca Ahmet Yesevi arasında bir bağın
kurulması gerçeğidir.
Celali
isyanlarını bastırmak için yapılan katliamlar ve bu katliamlardan kaçan
Kızılbaş Alevilerin Anadolu da bulunan yüksek dağların eteklerine sığındıkları
herkesin malumudur. İşte Hubyar da bu dönemde yani Celali isyanları sonrasında
Tokat - Sivas yöresinin en yüksek dağı olan Tekeli dağı eteklerine Ailesiyle
beraber çıkmış ve orada yaşayarak orada hakka yürümüştür.
Türbesi Adını taşıyan Tokat- Almus - Hubyar köyündedir. Hubyar Dervişin Köyündeki türbesine her yıl on binlerce insan gelmekte ziyaretlerini yapıp kurbanlarını keserek lokmalarını yemektedirler. Hubyar Dedelerinin hayırlı dualarını alarak ziyaretlerini sona erdirmektedirler.
Hubyar
Derviş ve torunlarının Osmanlının çeşitli dönemlerinde Tekkenin şeyhi unvanıyla
ferman aldıkları bilinmektedir. Bu fermanlarda Tekkenin gelip geçenlere yiyecek
vermesi ve bölgenin sükunetini koruması şartı ile verilmiştir. Bu fermanlarda
Hubyarlılara birçok ayrıcalıklar tanınmış, bu sayede yüzyıllarca Hubyarlılar
Askerlik yapmamışlar, Vergi vermemişler, birtakım imtiyazlardan
yararlanmışlardır.
Osmanlının
son zamanlarına yakın bir Derebeyinin şikayeti üzerine bu imtiyazlar kaldırılmış
ve Hubyarlılar Askere gitmeye , Vergi vermeye başlamışlardır.
Hubyar Ocağı
mensupları Başta Tokat olmak üzere Sivas-Amasya-Çorum-Yozgat-Samsun-
Aydın-İzmir-Manisa- İzmit-Erzurum-Erzincan- yörelerinde bulunmaktadır. Genelde
sıraç ismiyle de anılan Hubyar topluluklarında başta Beğdili aşireti olmak
üzere birçok Türkmen aşireti bulunmaktadır. Ayrıca daha evvelden Hubyar
Dedelerinin Rusya taraflarına Dedeliğe gittikleri anlatılmaktadır.
Anşa
Bacılılar veya Babacılar adıyla anılan sıraç toplulukları da Hubyar Ocağına
mensupturlar. Anşa bacı ve kocası Veli Baba 1800 lü yılların sonlarına doğru
Hubyar’ dan el aldıklarını belirterek Hubyar Dedelerinden ayrılmışlar ve
bölgede bulunan bazı Hubyar taliplerini de yanlarına çekmişlerdir. Bunlar Tokat
zile civarlarında ve Amasya yöresinde yoğunluktadırlar. Anşa Bacılılar bu
ayrılığa rağmen Hubyar’ a ziyaretlerini sürdürmekte ve kurbanlarını sunmaya
devam etmektedirler. Anşa Bacılılar ile Hubyar dedeleri arasında büyük bir
çekişme ve karşılıklı suçlamalar mevcuttur. Bu olay bir ocağın yaşadığı süreç
ve geçirdiği evreler hakkında ap ayrı bir araştırma konusudur. Bu yönde
inceleme ve çalışmalarım devam etmektedir.
Hubyar
Dervişi sadece Talipleri değil Alevi - Sünni tüm yöre halkı tarafından
bilinmekte sayılıp sevgi duyulmakta ve de ziyaret edilip kurbanlar
kesilmektedirler.
Yörede
bulunan Sünni insanlar özellikle hastalık , sakatlık tedavisi ve çocuk istemek
için Hubyar’a gelmekte dualarını edip kurbanlarını sunmaktalar. Hubyar köyünün
yakınında bulunan Sivas’ ın Doğanşar ilçesinde halk, Hubyar’ ın Cuma günleri
kendi ilçelerinde bulunan Ulu camiye geldiğine inanırlar ve Cuma namazlarını
özellikle bu cami de kılarlar. Caminin içine çeşitli bezler asarak Hubyar’dan
dilekte bulunurlar.
Hubyar
Dedelerinin eskilerden Hızır Üryan Ocağına bağlı oldukları ve bu ocağa
görüldükleri , tarikatlarını yürüttükleri anlatıla gelmektedir. Bu durum gerek
Hubyarlılar gerekse de Üryan Hızır dedelerinden bilinmektedir. Hatta Üryan
Hızır Ocağının dedeleri ecdatlarının Hubyar ile birlikte fırına girdiğini,
fırına girerken hırkasını çıkardığını ve böylelikle Üryan ismini aldığını
anlatmaktadırlar.
Belirli bir
zaman sonra Üryan Hızır dedelerinin Hubyar köyüne dedeliğe gelememesi sebebiyle
Hubyarlıların birbirlerine el verdikleri ve birbirlerini görerek sorarak
yollarını yürüttükleri anlatılmakta ve günümüzde de bu şekilde devam
etmektedir.
Fakat bazı
Hubyar dedeleri bunu kabul etmemekte ve Hızır Üryanın Hubyar Derviş’ den el
aldığını dolayısıyla Hızır Üryanlıların Hubyarlıların dedeleri olamayacağını
belirtmektedirler.
Hubyar
Sultan Dede’ nin kerametleri ;
Her Anadolu
Dervişi gibi Hubyar Sultan’ ın da bir çok keramet gösterdiği kendisini ispat
ettiği bu sebeple de fermanlar aldığı anlatılmaktadır.
- Hubyar
Sultan’ la ilgili anlatılan en ünlü keramet kızgın fırına atılıp belirli bir
süre sonra fırından sakalı buz tutmuş bir vaziyette yanında bir çocukla ve
çocuğun elinde de çiçekle çıkması
- Küçük bir
kazandan 40.000 orduyu doyurması
- Kendisini
almaya gelen askerlerin önceden farkına varması
- Bir sopa
darbesiyle topraktan su çıkarması
- Bir avuç
toprakla denizi kurutması
- Denizin
üzerinden yürüyerek geçmesi
- Zehir içip
parmaklarının ucundan geri çıkarması
- Bir kılıç
darbesiyle koca taşı ikiye bölmesi
- Atının
ayağını basarak taşa delik açması
- Hasta ve
sakat olan insanları iyileştirmesi
- Yedi
koyunu küçük bir yere(1 m2 ) sığdırması
- Koyunların
sütü ile değirmeni döndürüp un elde etmesi,
- Çocuğu
olmayanlara çocuk vermesi,
şeklindedir.
Hubyar
Sultan’ ın iki oğlu ve bunlardan olan Kenan Şeyh - Saçlı Ali Dede ve Hüseyin
Abdal isimlerindeki üç torunundan sülalesi çoğalmıştır bu sülaleden gelen
kişiler yüzyıllardır Hubyar Ocağının yolunu yürütmüş dedelik yapmışlardır.
Bugün başta Hubyar köyü olmak üzere Tokat-Sivas-Amasya-Çorum bölgelerinde
Hubyar dedeleri bulunmaktadır. Bunlar Hubyar köyünden göç etmek suretiyle
buralara yerleşmişlerdir.
Hubyar Ocağı
diğer ocaklar içerisinde aktifliğini sürdüren, güncelliğini koruyan ender
ocaklardan birisidir. Birçok Alevi ocağı günümüzde işlevini yitirmişken Hubyar
Ocağı halen Dedesiyle, Talibiyle ve Hubyar köyünde bulunan dergahıyla aktif
olarak faliyettedir. Yüzyıllardan günümüze aktarılan geleneksel kültürümüzü
devam ettirmede gerek Sivas-Tokat-Amasya-Çorum yörelerinde gerekse de göçler
yoluyla gelinen büyük şehirlerde Hubyar Ocağı mensupları gerekli hassasiyeti
göstermektedirler.
Hubyar
Sultan' ın kerametlerine ilişkin Derviş Ali ' nin söylemiş olduğu bir deyiş
Çıkıp arş
yüzünde nurda oturan
Meftesini meftesine
yetüren
Kuduret
yarılıp lokma getüren
Südünen
Ahmeri balı Hubyar
Ataşlar yok
iken çiğler pişiren
Dalga verip
kalp evini coşuran
Mukaned
köprüsün suyun şaşıran
Kurtarır
zulümden gamdan Hubyar
Bakmıyormu
başcı kayık haline
İsmi azam
dua geldi diline
Bir avuç kum
aldı hemen eline
Az kaldı
deryayı kessin Hubyar
Eşiğin
altına kitap sırınan
İki cihan
boyamıştır nurunan
Ali baba ile
girdi fırına
Estirdi kar
ile yeli Hubyar
Engin
ovalarda yurdun tutmadı
Zerrece
işine hile katmadı
Yabancının
bahçesine gitmedi
Kendi
güllerini derdi Hubyar
Allah ekber
dedi can aldı canını
Ih demeden
uyuşturdu kanını
Varsın ıssız
koysun münkür yurdunu
Sağ adamı
ölü kıldı Hubyar
Yedi günle
gece külhan yaktılar
Onu yansın
diye nara tıktılar
Yirmi dört
saat sonra açtılar baktılar
Sakalı buz
tutmuş geldi Hubyar
Sağ adamı
musallaya koydular
Buyur derviş
cenazeye dediler
Orda hazır
idi üçler yediler
Sağ adamı
ölü kıldı Hubyar
Bütün canlar
hep sıraya düzüldü
Kerâmeti
arşta,kürşte sezildi
Gürgen
çukuruna berat yazıldı
Baltasını
dala taktı Hubyar
Bağrıma kâr
etti düldülün sesi
Dinleyince
gerçek erin nefesi
Uzadında
neden bunun ötesi
DEVİŞ ALİ
etme kulun Hubyar
http://www.alevibektasi.eu/index.php?option=com_content&view=article&id=626:hubyar-oca-ve-hubyar-sultan-dede&catid=38:aratrmalar-kategori&Itemid=54